Sert bir şekilde orada ne aradığını bilmediğim bir cekyatın üstüne düştüm ve cekyattan fırlayarak tepetaklak yere çakıldım.
"Ahh!!!!"
Kalçamı tutarken bir yandan da nerede olduğumu öğrenmeye çalışıyordum.
Sahi,ben neredeydim?
Biraz ilerimdeki masayı görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. O masa buradaydı. Masaya doğru sendeleyerek ilerlerken üstünde hiç bir şey olmadığını farkettim.
Saat yoktu?
Her neyse. Benim şimdi düşünmem gereken tek şey nerede olduğumu. Hem ben buraya nasıl gelmiştim?
Tamam, aniden her yer bulanıklaşmaya başlamıştı ve zemin yok olmuştu. Sonra da kendimi İstanbul'un tepesinde buldum .
Çekyata bakınca paramparça olduğunu gördüm . Ee, metrelerce yukardan düşmüştüm ne de olsa.
Az sonra duyduğum poşet sesleriyle arkamı döndüm. Genç bir kadın, elinde poşetlerle yolda ilerliyordu .
Gözleri beni bulunca önce bir kaç dakika bana baktı ve sonra gözleri yanımdaki masaya ve sonra da paramparça olmuş çekyatı buldu.
"Dur bir dakika? Burada ne oldu böyle?"
Elim enseme gitmişti . "Hangi zamandayız?"
Ne! Hangi zamanda mıyız?! Bu ne biçim soru! Moron muyum ben!
Kadın beni biraz süzdükten sonra, "23 Haziran 2021 neden?"
Biraz durdum. Evet, 2021 yılını söylüyor doğru. Hmmmmm. 23 Haziran 2021. 23 Haziran 202......
Hah! Doğru ya. Bizim şu anda 24 Haziran'da olmamız gerekirken neden 23 Haziran?
Yani dün.
Kadın, "benim gitmem gerek. İyi günler. Ve sende buralarda fazla dolaşma."
Dedi ve gitti. Gitmeden önce bana öyle bir bakış atmıştı ki bunun benim sarhoş olduğumu sanmasından dolayı olduğunu bilmiyordum.
Bir anda mideme sanki bir kramp girmişçesine midem ağırmaya başladı.
"Galiba kusacağım."
Evet, midem ağzıma gelmişti.
Koşarak bir duvarın arkasına geçtim ve içimde ne var ne yok boşalttım.
Derin bir nefes aldığımda damağımda tarifi zor bir tat kalmıştı ve bu berbat bir histi.
Az sonra duyduğum genç sesleri ile başımı kaldırdım. Acaba yöne o kadın mıydı?
Yani arkadaşları ile geri mi dönmüştü?
Yine ben ne saçmalıyordum?!
Gelen kişileri görünce aniden kaskatı kesildim. Bu kişileri tanıyordum.
Lanet olsun ki tanıyordum.
Bunlar o vampir grubuydu. Tamam, tamam. Biraz sakinleşmeye ihtiyacım vardı ve ben bunun tam tersini yapıyordum.
Kendimi saklayacağım bir şekilde eğildim ve onları izlemeye koyuldum.
Aralarından bir kız, elini öbür çocuğun omzuna atarak söze girdi, "eğer bugün de avlanamazsam o zaman hareket etmeye takatim kalmaz. Bak görün? Yarım sabah yanmış cesetimi güneşin altında bulmazsanız bana da Gül demezsinler!"
Gül mü?
Türk vampir. Demekki vampirin Türkü de varmış. Garip .
O çocuk, "gece gece o malozlar çıkmıyor ki biz ne yapalım yani? Her Allah'ın günü kan mı içiyoruz?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviye Son/ Ruh Düğümü Ejderin Ruhu
Viễn tưởngYAŞAMAK İSTİYORSAN, LANETİN SENDE GİZLİ OLDUĞUNU ÖĞRENMELERİNİ ENGELLE! *** Bölümler düzenlenerek yayınlanmaktadır.