Sınav (1)

225 20 1
                                    

Fern yüzüğe bakakalmışken kutuyu veren hizmetçi konuşmaya başladı. "Genç efendi ayrıca Klan Lideri Uragis, yüzüğe kanınızı damlatmanızı söyledi."

Fern nefes verip yüzüğün etkisinden çıktıktan sonra elini ısırdı. Kanı yüzüğe damlattı ve beklemeye başladı, ne olacağını fazlasıyla merak ediyordu. Birkaç saniye sonra Fern'in zihnine yüzüğün detayları doluşuyordu. Detaylar ise sadece yüzüğün içindeki boyuttu. İçinde altından dağlar ve bazı ekipmanlar vardı. Bunların hepsi servet değerindeydi fakat Uragis An gözünü bile kırpmadan bunları Fern'e vermişti.

Fern yüzüğün boyutunun ne kadar büyük olduğunu düşünürken yüzük bir anda parlamaya başladı. Bu yüzüğün diğer özelliği ise kullanan kişinin ruhuna göre şekil almasıydı. Siyah yüzük parlamaya devam ederken gökyüzü bir anda kükreme ile doldu.

Aydınlık olan hava bir anda kapanmış ve kara bulutlar toplanmıştı. Kara bulutlar hızla bir araya geldiğinde sarı bir şimşek bulutlar arasından süzüldü. Büyük bir hızla Fern'e doğru ilerlerken aralarında birkaç metre kala şimşek olduğu yerde durdu.

Herkes şok içinde bu sahneyi izliyordu buna uzaklardaki An klanı ve Uragis An da dahildi. Sarı renkli şimşek durmuş ve birkaç saniye içinde devasa bir ejderha formu almıştı. Sarı renkli derisinin aksine kan kırmızısı olan gözleri ile Fern'e yaklaştı. Neredeyse aralarında hiç mesafe kalmamış, burun buruna gelmişlerdi.

Devasa ejderha gözlerini Fern'e dikmişken Fern sağ elini kaldırıp ejderhanın yüzüne uzattı. Tedirgin olsa da hiç çekinmeden ejderhanın yüzünde elini gezdirdi. Ona karşı şefkat hissediyordu sanki ilk andan beri beraberlermiş gibi bir his vardı içinde.

Ejderhanın çıkışı ile bölgeye birçok gizli uzman toplanmış çok uzak mesafelerden izlerken görenlerin gözlerinin içinde inançsızlık ve korku vardı. Bu kadar kudretli bir canavarın küçük bir çocuğa yaklaşması ve çocuğun onu evcil hayvan gibi sevmesi akıl almaz bir sahneydi.

Ejderha biraz daha kendini sevdirdikten sonra devasa yüzünde bariz bir gülümseme ile yeniden doğruldu. Fern sakinlik ile bu sahneyi izliyordu. Sanki kendi yazdığı gösteriyi izleyen bir şovmen gibiydi.

Ejderha gökyüzünde ağzını açıp kulakları sağır edecek şekilde kükredi ve tekrardan şimşeğe dönüşüp Fern'in yüzüğüne doğru ilerledi. Yüzük ile çarpıştığında, yüzükte ki parlama yok olmuştu.

Fern yüzüğe çevirdiğinde gözleri şaşkınlık ve hayranlık ile dolmuştu. Mat ama bir o kadar da parlak yüzüğün etrafında ejderhanın figürü sürekli olarak dönüyordu. Boyutu yüzükten bile daha küçüktü fakat yarattığı etki gökyüzünü bile aşıyordu.

"Bu yaşadığım da neydi Li amca?" diye sordu Fern. Zihni karmakarışıktı. O anda sakindi fakat kendisi de nasıl o kadar sakin kalabildiğine inanmıyordu. Tekrar gözlerini yüzüğe çevirdiğinde hayranlık ile bakıyordu. Altın ejderha figürü sürekli olarak '8' yaparak yüzüğün takılı olduğu işaret parmağının etrafında dönüyordu.

"Bilmiyorum." diye geçiştirdi Li Nua. Fern için bu cevap aslında "Biliyorum ama öğrenmen için henüz erken." demekti. O yüzden de daha fazla üstlemek yerine son bir kez yüzüğe baktı ve büyük konağın girişine doğru ilerledi.

"Efendim o da neydi öyle?" diye sordu karanlıklar içindeki bir adam Uragis'e. Diğerleri gibi onların da yüzünde büyük bir şaşkınlık ve korku vardı. Fakat Uragis ve adamının korkusu ejder yerine Fern'eydi.

"Ona verdiğim yüzük... Kanını damlattığın zaman ruhuna göre şekil alıyordu... Aynı yüzük bende de var fakat ben sadece Kadim Yılan çağırabilmiştim. Fern ise Efsanevi İmparator Ejderhasını çağırdı. Aslında potansiyeli bu yaşta bu kadar büyük. Üstelik yetiştirici dünyasına adım atalı bir yıl oldu. Bu çocuk kesinlikle ilerde bir canavar olacak ve imparatorluklar onun için savaşacak." dedi ve derin bir nefes aldı.

ŞEYTANİ EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin