Merkez Çember Üyesiyle Düello (2)

207 19 1
                                    

Bütün gün boyunca Fern, Yuna ile vakit geçirmişti. Eskisi kadar tedbirli değildi ona karşı fakat yine de elden bırakmıyordu. İnsanların bakışları altında bir gün geçirmişti. Ölüm düelloları Arkeda Akademisinde en çok ilgi gören şeydi. Bunun sebebi de bahislerin açık olmasından dolayıydı. Arkeda Akademisi ayrıca seyirciler için koltukları belirli miktar altın karşılığında verirken bazı zenginler loca bile kiralayabiliyordu. Genellikle loca kiralayanlar bazı birlik liderleri oluyordu.

Fern'in düellosu ise oldukça ilgi görüyordu. Çünkü bir tarafta merkez çemberin bir üyesi diğer tarafta ise daha akademiye ilk adımını attığında 'Şeytan' ismini almış birisi vardı. Bu düello ilgi çekmeyecek de ne çekecekti? Herkesin zihninde bu soru varken ayrıca kime bahis oynayacaklarını da düşünüyorlardı. Akademinin birçoğu Choi Yoon'un kazanacağını düşünüyordu sadece birkaç on kişi Fern'in kazanacağını düşünüyordu.

Güçlerin eşit olduğu yerde tecrübe ve teknikler kazananı belirliyordu. Akademide ise Fern'in savaşma stilini bilen pek fazla kişi yoktu. Bu da bahsin daha da belirsizleşmesini sağlıyordu.

Ertesi gün geldiğinde ise akademide tam gün tatil ilan edilmişti. Akademinin bu düelloya verdiği önem ise buradan anlaşılıyordu. Tabii ki maddiyat amaçlı bir önemden başka bir şey değildi.

"Bu düellodan emin misin? Her ne kadar yeteneğin bariz olsa da karşındaki bir merkez çember üyesi." dedi Eris. Yüzünde sakin bir ifade vardı, Fern'in ölüme yürüyor olması onun için herhangi bir şey ifade etmiyordu. Düşüncesine göre yıldızlar doğar ve ölürdü. Kimisi erken kimisi geç kimisi de ölmesi gereken zamanda ölürdü. O yüzden de Fern'in bu durumu onu endişelendirmiyordu.

"Daha önce gücümün sınırlarını tam olarak ölçmek için fırsatım olmamıştı. Şimdiyse o fırsat ayağıma geldi sence geri adım atar mıyım?" dedi Fern ve ardından altın ejderha işlemeli mistik siyah cübbesini omuzlarına attı ve odadan çıktı.

Loş ışıklı uzun koridorda ilerlerken biraz ilerde bir siluet belirdi.

"Sen de mi uyarmak için geldin?" dedi Fern sakin bir şekilde.

"Hayır. Ne kadar uğraşırsam bundan vazgeçmeyeceksin, biliyorum. En azından ölmeden geri dön." Yuna'nın endişeli sesi koridorda yankılanırken Fern yüzüne bir tebessüm yerleştirerek cevap verdi. İtiraf etmeliydi ki içten içe o da heyecanlıydı çünkü karşısında kendisini sonuna kadar zorlayacak bir rakip vardı. Bu da zaten Fern'in heycanlanması için yeter de artardı.

Yuna, önündeki korkusuz figürün arkasında endişeli endişeli bakıyordu. Daha ilk gördüğü andan Fern'e yıldırım aşkı ile vurulmuştu fakat kendine itiraf etmekten korkuyordu. Onun için endişelenip onun için üzülüyordu. İlk defa yaşadığı bu duyguyu kendine tarif etmekte zorlanıyordu.

Fern loş ışıklı koridordan ayrılıp günışığına çıktı. Gözlerini kapatıp ellerini yanlara doğru açtı, burnundan derin bir nefes aldı. Kulaklarına doluşan ıslık, tezahürat ve alkışlar adeta ruhunu okşuyormuş gibi görünüyordu. Tabii ki olay görünenin tam tersiydi, insanların yaptıkları tezahüratların hiçbiri Fern'in kalbine ulaşamamıştı.

"Oldukça özgüvenlisin... Fakat o özgüvenin burda paramparça olacak!" dedi Choi Yoon. Fern'den uzakta konuşurken yüzünde küçümseme dolu bir ifade vardı. Elinde tuttuğu kılıç adeta kibirle parlıyordu.

Fern cevap vermek yerine sadece gülümsedi, o sırada da arenanın üstünde bir hakem belirdi. Hakem sadece göstermek amaçlıydı, bu düelloda hiçbir kural yoktu. İki şey vardı onlar da düellonun başlaması ve bitmesi.

ŞEYTANİ EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin