Şeytanın Ta Kendisi

150 12 0
                                    

Fern'in bayılmasının üzerinden iki hafta kadar zaman geçmişti. Fern ve Li Nua, zihin denizinde çalışırken Lejyonerler de Korku Bataklığını geçmiş, Antik Şehirden uzakta gizleniyorlardı. Fern olmadan kimse oraya girmek istemiyordu o yüzden yakınlarda buldukları şelalenin etrafında eğitim yapıyolardı.

Bu sırada zihin denizinde Li Nua ve Fern saf güçleri ile çarpışıyorlardı. Fern zihin denizine girdiğinde Li Nua ile ilk karşılaşmasında oldukça şaşırmıştı. Kendisinin biraz daha yaşlanmış haline benziyordu.

"Kılıcın ile bir bütün aynı zamanda bir o kadar da ayrı olmalısın." dedi Li Nua, kısa bir duraksamadan sonra derin bir nefes aldı. "Benim tekniklerim yıkım üzerinedir. Ben bir şeytanım. Estetikten, güzellikten, edebiyattan, doğadan anlamam. Ben kan dolu bir yolda büyüdüm. Ben sadece savaşırım, yıkarım ve yok ederim! Eğer benim tekniklerimi en iyi şekilde kullanmak istiyorsan sadece güçlenmen yetmez. Tekniklerimi anlayacaksın, aydınlanacak ve derin bir anlayışa sahip olacaksın! Savaşta erdem diye bir şey yoktur, öldüysen kimse arkandan 'erdemli bir şekilde öldü' demez. Zayıftı derler ve dalga geçerler. Savaşta merhamet olmaz eğer merhamet edersen yarın o merhametin yüzünden ölürsün. Savaşırken her türlü numarayı kullanmalısın, korkak mı diyecekler? Bırak desinler. Hâlâ hayatta olan sensen gerisinin hiçbir önemi yok!"

Li Nua'nın konuşması Fern'i oldukça derinden etkilemiş ve kılıç üzerinde yeni bir anlayışa doğru götürmüştü. Li Nua kılıcını çekti ve beklemeden Fern'e doğru atıldı. Güç seviyesini her ne kadar Fern'in seviyesine çekmiş olsa da hâlâ aradaki bariz fark hissediliyordu.

Fern, söylenen her şeyi anlamış ve uygulamak için sabırsızlanıyordu. Li Nua'nın kılıcı adeta ölüm getiriyor gibi Fern'e doğru ilerlerken Fern ise engellemek için kılıcını kaldırdı ve yatay bir şey şekilde Li Nua'ya doğru savurdu.

"En iyi savunma saldırıdır! Kendini savunurken bile saldırmayı ihmal etmemelisin!" dedi geriye doğru çekilirken fakat vücudu ile ters orantılı bir şekilde kılıcını ileriye doğru savurdu ve Fern'in başını vücudundan ayırdı.

İki haftalık çalışma neredeyse altı aylık çalışmaya eşitti ve Fern bu sırada birçok kez Li Nua'nın elinde can vermişti. İlk zamanlarda bundan korksa da sonradan alışmıştı.

"Bu kadarı yeter. Fazlası sana ve mental sağlığına zarar verecektir." Li Nua elini salladı ve zihin denizi kırılmaya başlayıp bir zaman sonra yok oldu. Fern yeniden gerçekliğe döndüğünde gözlerini yavaşça açtı. Etrafa bakarken Lejyoner'lerin nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Olduğu konum şelalenin hemen yanıydı.

Kılıçların çarpışma sesi kulaklarına doluştuğunda olduğu yerden kalkıp seslerin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Sesler daha da yakından gelirken Fern adımlarını hızlandırdı.

Algısını etrafa yaydığı sırada hemen üstünde dört kişinin varlığını sezdi. Uzun ağaçların üstüne pusmuş dört kişi onu takip ediyordu. Fern hızını bozmadan sabit bir şekilde devam ederken bir anda dört kişinin de görüşünden kayboldu. Ağacın üstünde pusan kişilerin gözleri şaşkınlıkla açılmışken Fern'in nerede olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

ŞEYTANİ EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin