Lejyoner Birliği

215 21 1
                                    

Fern adımlarını durduğu anda başının hemen üstünden hızla geçen kılıç bir adım önüne düşmüştü. Sanki bu hamleyi bekliyormuş gibi bir ifade vardı yüzünde. Başını sakinlikle kılıcın geldiği yöne doğru çevirdi. Binanın çatısında simsiyah bir şekilde görünen adam olduğu yerden bir anda kayboldu. Fern gözlerini tam karşısında çevirdiğinde adam da orada ortaya çıkmıştı.

Adamın yüzünde rahatsız edici şekilde büyük bir gülümseme vardı. Siyah saçlarının yan kısımları tıraşlanmış üst kısımları ise dağınık şekilde arkaya doğru yatırılmıştı. Oldukça yakışıklı bir yüzü vardı. Elinde tuttuğu beyaz mızrak adeta çevresine tehdit saçıyordu.

"Fern Qi sen misin?" dedi adam gülüşünü bozmadan. Çoktan çevrede bulunan insanlar dedikodusunu yapmaya başlamıştı. Bu adam aslında iç çemberde oldukça ünlü birisiydi.

"Sen kimsin?" diye sakinlikle sordu Fern. Gözleri durgun bir göl kadar sakin bakıyordu. Az önce işlediği cinayet ile alakası yokmuş gibiydi.

"Taşaklı adamsın, sevdim seni!" adamın garip sokak ağzı Fern'in oldukça dikkatini çekmişti. Yetiştirici olmadığı dönemde bile klanın konutunda büyümüştü bu yüzden sokak ağzına dair bir bilgisi yoktu.

Adam elini elini tokalaşmak için uzattı ve "Zephyr Grey. Lejyonerlere katıl." dedi.

Fern bir süre adamı süzerken etrafta konuşulanları dinliyordu. Dedikoducu insanlar onun gözünde çöpten farklı değildi fakat arada işe de yarıyorlardı.

"Lejyoner mi dedi o? En son sekiz yıl önce üye almamışlar mıydı? Demek yeni çocuk bu kadar yetenekli!" dedi birisi şaşkınlıkla.

"Lejyonerler deli değil mi? En son batı surlarını korumak için göreve gitmişlerdi fakat bütün surları kendi aralarında oyun oynarken yıkmışlar diye duydum..."

"Çok güçlü olmalarının yanı sıra bir de oldukça umursamazlar!"

Fern bütün konuşmaları dikkatle dinledi. "Yarın başka yerde konuşalım. İç çemberdeyim beni bulmaya gelirsin!" dedi. Zephyr'in elini sıktı ve cevap şansı tanımadan Yuna ile ortamdan ayrıldı.

"Bu çocuk... Az önce beni ayağına mı çağırdı?" dedi Zephyr kendi kendine. Ardından elini yüzüne götürdü ve kahkaha atmaya başladı. O kadar yüksek sesle kahkaha atıyordu ki birkaç sokak ötede duran insanlar bile duymuştu. Fakat içlerinden kimse çıkıp da bir şey demeye cesaret edemiyordu. Bunun sebebi ise Lejyoner Bildiğinde kıdemli bir üyeydi. Kıdemli olmasa bile Lejyoner Bildiğinde olması yeterli bir sebepti.

Arkeda Akademisinde birlikler seviyelere ayrılırdı. F, E, D, C, B, A, S ve SS olarak sıralanıyordu. SS seviye birlikler en güçlüyken F seviye birlikler en güçsüzler olarak biliniyordu. Fakat Lejyoner Birliği bu sıralamanın dışında bir birlikti. Onlar için sıralama, statü, arka plan gibi şeylerin önemi yoktu. Bir prensi aralarında oynarken öldürebilirlerdi veya herhangi bir krallığın başkentini oyun alanına çevirebilirlerdi. Kimse çıkıp hesap bile soramıyordu çünkü güçlülerdi.

Onlar için akademide ki dış, iç ve merkez sıralamasının bir önemi yoktu. Az sayıda üyeleri vardı fakat SS seviye birlikleri yok edecek kadar güçlülerdi. Güçlü olsalar da karşı koyamadıkları kişiler elbette vardı, ki bunlardan birisi Arkeda Akademisinin müdürüydü. Gizemli kişiliği yüzünden kimse hakkında pek bir şey bilmese de gücünün ölçülemez seviyede olduğu yerel halka kadar ulaşmıştı.

Yetiştirici evreni basitti. Adalet veya hukuk gibi şeyler yetiştirici evreninde bulunmazdı. Güçlü olan her şeyi alırdı. Kıl payı kaybetmek ile mutlak bir şekilde kaybetmenin arasında hiçbir fark yoktu. İki kişinin arasındaki düelloda birisi hile yapıp rakibini öldürdüğünde kimse çıkıp ona neden hile yaptığını soramazdı. Sorarsa da cevabı da hazırdı "Yapabiliyordum ve yaptım." diyecektir.

ŞEYTANİ EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin