Merkez Çember Üyesiyle Düello (3)

167 18 8
                                    

Fern olduğu yerde derin nefesler alırken gözleri öfke ve şaşkınlık ile karışık bir şekilde Choi Yoon'un üzerindeydi. Birkaç saniye arayla değişen güç farkını çok net bir şekilde fark etmişti. Bu durum ise onu korkutmak yerine daha çok öfkelendirmiş ve motive etmişti.

"Güzel..." dedi Fern kısık bir sesle fakat ortamda bulunan herkes çok net bir şekilde bunu duymuştu.

Eris ve Yuna uzaklardan endişeli bir şekilde bu karşılaşmayı izliyordu. Başta Fern ve Choi'nin güçleri eşit olduğundan pek endişeli değillerdi fakat Choi'nin kullandığı teknik yüzünden içlerini huzursuzluk kaplamıştı. Aslında arenada bulanan herkesin içini huzursuzluk kaplamıştı. Choi'nin dışarıya yaydığı aura insanlara korku salıyordu adeta.

"Yüce göklerin üstünde tek başına oturan yüce Li Usta! Bana biraz gücünden bahşeder misin?" dedi Fern. Li Nua ile geçirdiği zamanda öğrendiği bir şey vardı. O da Li Nua'nın gönlünü ne kadar hoş tutarsan o kadar bonkör olmasıydı.

Li Nua biraz homurdandıktan sonra Fern'in bedeninden güç yükselmeye başlamıştı. Li Nua ve Fern'in yaptığı ekimler farklı olsa da Li Nua gibi birisi için enerjisi başka bir forma sokmak nefes almak kadar bir işlemdi.

Arenada sessizlik hakimken Choi Yoon öfkeli bir şekilde kükredi ve rakibine doğru atıldı. Elinde beliren beyaz kılıcı sıkıca tutuyordu.

Fern gözlerini kapatırken derin bir nefes aldı ve nefesini vermesiyle gözlerini açtı. Az önceki şaşkınlığını üstünden atmış ve ciddileşmişti. Choi Yoon'a sert gözlerle bakarken bir anda olduğu yerden kayboldu. Elini bir kılıç gibi kullanarak Choi'nin sırtına sert bir şekilde geçirdi.

Beklemediği şekilde aldığı darbe ile yere kapanan Choi, canavarı andıran bir şekilde kükredikten sonra daha hırslı bir şekilde atılmıştı. Fakat bunların hepsi Fern için şu an engellemesi kolay hareketlerdi. Li Nua'nın ona verdiği güç ile yeniden eşit duruma gelmişlerdi.

Seyirciler soluksuz ikili arasında geçen savaşı izlerken kimse gözünü kırpıp da bir saniye bile kaçırmak istemiyordu.

Fern rakibine bir darbe daha indirip birkaç adım uzaklaştı.

"Bunu denemek için en iyi an!" diye sesli bir şekilde söyledi. Herkes ne olduğunu anlamak üzereyken Fern sağ elini gökyüzüne kaldırıp işaret parmağı ile bulutları işaret etti.

Kara bulutlar arena üstünde toplanırken herkesin içini bir huzursuzluk kaplamıştı. Kara bulutlar adeta felaket tellalı gibi görünüyordu, bulutlardan çıkan gürültü insanların içini ürpertmeye yetmişti. Fakat daha yeni başlamıştı. Choi Yoon uzaktan korku dolu gözler ile kaskatı kesilmiş bir şekilde bulutların hareketini izliyordu. Alanda hareket eden tek bir kişi vardı o da Fern'di.

"GÖKSEL EJDERHA GÜCÜNÜ GÖSTER!"

Fern'in çığlığı ile uzaklardan bir kükreme duyuldu. Adeta cellatları onlar için geldiğini bildiriyor gibiydi. Fern'in parmağında ki yüzük bir anda kayboldu ve hemen ardından bulutların arasında sarı ejderha belirdi. Efsanevi İmparator Ejderhası adeta önüne gelen her şeyi yok etmek için var olmuş gibiydi.

Fern'in gözlerinin içi hayranlıkla dolmuş bi şekilde bu sahneyi izlerken Efsanevi İmparator Ejderhası kendisini kanıtlamak istermişçesine göğsünü kabartarak bulutlar arasında dolanıyordu.

"Bu çocuğun orantılı güce dair hiçbir bilgisi yok..." dedi gökyüzünden bir adam ve uzun, beyaz sakallarını okşayarak bir kahkaha patlattı. Tek başına değildi, yanına onlarca uzman vardı. Çoğu Efsanevi İmparator Ejderhası'nın sesini duyduğu anda zaten orada belirmişti. Bazıları ise akademiyle bağlantılı olduğundan zaten en başından beri ikilinin savaşını izliyordu.

ŞEYTANİ EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin