°•°•°Bastırıcı; ilk dalgada alınmazsa, sonraki altı dalgada gerekirse bir çuval bastırıcı alınsa bile bir işe yaramazdı.
Beomgyu'nun ilk dalgası çoktan başlamıştı, bunun için geç kalmışlardı. Omega yatakta bacaklarını kendine çekmiş, esnekliği sayesinde alnını dizlerine yaslamış sakinleşmeye çalışıyordu. Üstündeki ince tüllerden oluşan kat kat olan hanbok kendisini boğmaya başlamış, Omegaya hararet basmıştı.
Bedenini kurduna teslim etmek ve üstündekileri paramparça etmek istiyordu. Dışarıdan gelen tanıdık feromon ile kurdu yerinde çırpınmış ve alfayı yanında istemişti. Beomgyu, aklı başında olmasa da kurdunun krala tepkisine şaşırmıştı. İstemeden daha fazla feromon salgılamış ve bir bakıma dışarıdaki alfaya kur yapmaya başlamıştı.
Daha önce böyle bir duruma düşmemişti Omega. On sekiz yaşından beri kızgınlığa giriyor olmasına rağmen ilk defa böyle oluyordu. Kurdu ilk kez kızgınlığa gireceğini belli etmemiş ve bastırıcı ile atlatmasına engel olmuştu.
O sırada alfa, kapıyı açmak için elini ahşap kapıya uzatmış ama başının dönmesi ile kapıya avucunu yaslayarak güç toplamaya çalışmıştı. Daha önce hiç bir feromondan böyle etkilenmemişti.
Alfanın kurdu lale feromonunu almaya başladığından beri kıskançlık ile çevredeki alfalara ve betalara hırlıyordu. Taehyun kurdunun böyle hırçınlaşmasına bir anlam verememişti. Odaya girince ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sadece omega hemen kızgınlığını atlatmalı ve aile yemeğine katılmalıydı işte. Daha önce kızgınlığa girmiş olan omegaların yanında bulunmuştu ama o omegalar ne yapması gerektiğini bilen omegalardı. Köyden gelen bir omega, saray yaşantısını nereden bilebilirdi ki?
Kral yanında inlemeye benzeyen bir ses duyunca kırmızılaşmaya başlayan gözlerini hızla oraya çevirmiş ve sesin sahibini aramıştı.
Kapı başında duran betadan gelmişti ses. Kral ne kadar sinirlendiğinin farkında olmadan kapıya yasladığı elini yumruk yapmıştı. Neden bu kadar tepki veriyordu? İçerideki omega onun hiçbir şeyiydi. Neden omeganın kızgınlığa girmesi onu bu kadar delirtmişti?
Kapı başında duran betaya delici bakışlar atmakla meşgul olan kral, yanına yaklaşan alfayı fark etmemişti. Yeonjun saygıyla başını eğmiş, konuşmaya başlamıştı. "Kralım, yemeği ip-" demesine kalmadan Taehyun sözünü kesmişti.
"Alfalar ve betalar defolun, sadece eşi olanlar kalsın!" Diye kükremişti Taehyun. Tüm herkes yerinde sıçramıştı, bacakları bile titreyen vardı. Güya sarayı koruyan kişilerdi askerler. Bir yüksek ses ile bu hale gelmişlerdi.
Omega duyduğu sahiplenici ses ile başını yastığa sürmeye başladı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu, annesi burada olsaydı o yardım ederdi. Beomgyu nefes alamadığını hissettiğinde yerinde doğrulmuş, elini boğazına sarmıştı.
Şah damarı ve kasıkları cayır cayır yanıyordu.
Omega ne yaptığının farkında değildi, sadece rahatlamak istiyor ve üstünde hissettiği yük ile ağlamak istiyordu. Kendini kimsesiz hissediyordu, hiç görmediği yerde, hiç görmediği insanların yanında kızgınlığa giriyordu böyle hissetmesi normaldi. Olgunlaşıyordu Beomgyu.
Boğazına sardığı elini hanbokun yaka kısmına getirmiş ve tırnaklarını geçirip yırtmıştı. Sadece rahat nefes almak istiyordu. Yakası yırtılan hanbok, Beomgyu'nun omuzlarından aşağıya düşmüş ve köprücük kemiklerini gözler önüne sermişti. Kafasını sürekli yastığa sürdüğünden dolayı birkaç saç tutamı tokanın sert tutuşundan kurtulmuş, omeganın yüzüne düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo♡er / taegyu
Fanfiction-devam etmeyecek- "Oğlunu saraya bağışla." -Omegaverse- °•°•° Bazen bir lanet, bazen bir düşmanlık, bazen bir dikkatsizlik, bazen bir basit hata, bazen aşk, bazen ise 'gurur'. 'Sanılanın aksine' diye başlayacağımız cümleler ile hiçbiri düzelmiyordu...