"bana acıma Taehyun."

1.1K 167 195
                                    


°•°•°

Taehyun nefessiz kalınca Beomgyu'dan istemeyerek ayrılmış ve tekrar tekrar bakmıştı omeganın gözlerine. "Yorgunsun, uyumalısın." Demişti alfa, omegasını düşünerek.

Beomgyu cevap vermemiş, az önce yaşananları hâlâ sindirememişti. Hafifçe kafasını sallamıştı. Beomgyu'nun üstündeki bu durgunluğu yaşadığı ağır şeylere verdi Taehyun. Omeganın belindeki elini sırtına çıkarmış diğer elini de bacaklarının altından geçirmişti. Bir kerede Beomgyu'yu kucağına almış, yorgun ve güçsüz olduğunu belli etmemek için ellerini sıkılaştırmıştı.

Beomgyu tepki göstermemişti, yürüyemeyecek kadar yorgundu ve Taehyun'un kucağında olmak kurdunu iyi hissettiriyordu. Derin bir nefes aldı Taehyun. Omeganın feromonlarının olmayışı canını çok yakıyordu. Beomgyu kendisine emanetti, bundan dolayı tüm suçu kendisine yüklüyordu.

Omeganın odasının önüne gelince askerler kralı ilk defa böyle çökmüş olarak gördüğü için şaşırmış hemen kapıyı açmışlardı. Beomgyu askerlerin normalden daha fazla olduğunu görünce rahatlamıştı ki, koridorun sonundaki Yeonjun'u görmüştü. Onunda bir asker olduğu ve yüzlerce insanların arasından görünmeden kaçırıldığı aklına gelmişti. Yeonjun'u suçlamak istemiyordu. Her insan bir şeye bağlanma zorunluluğu hissederdi, bir kişiye güvenme ihtiyacıyla dolardı. Yeonjun'un dediklerinden ailesine düşkün olduğu ve burada zoraki bulunduğunu anlamıştı. Özellikle de kardeşine düşkün olduğunu; kardeşinden bahsederken sesinin titrediğini fark etmişti. Topraklarına bağlıydı ve burada ruh eşini bulmuş, kendi topraklarına geri dönememiş olması kendisini çok geriyor olmalıydı. Tüm suçu Yeonjun'a yüklemek saçma olurdu.

Yeonjun ile Beomgyu'nun bakışları kesişince Yeonjun gözlerini kaçırdı ve başını yere eğdi. Beomgyu bile kendisini suçlu bulmuyorken Yeonjun tüm suçu kendi sırtına ekliyor, sanki az derdi varmış gibi daha da yükleniyordu kendisine.

Taehyun açık olan kapıdan Beomgyu ile birlikte girmiş, girdikten hemen sonra arkalarından kapı kapanmıştı. Taehyun banyoya açılan kapıya kadar Beomgyu'yu kucağından indirmemişti. Banyonun önüne gelince indirmiş ve "yardım etmemi ister misin? Yorgun görünüyorsun." Demişti.

Omegasına yardım etmek için tutuşurken Beomgyu 'hayır' anlamında kafasını sallamıştı. Taehyun omuzlarını çökertmiş, gülümsemeye çalışmıştı. Beomgyu "Soobin yardım eder." Diyene kadar üzülmemişti Taehyun. Kendisi duruyorken başka bir alfadan yardım isteyecek olmasına kırılmıştı. Az önceki yakınlaşmadan dolayı yardım isteğini kabul edeceğini düşünmüştü.

"Peki. Soobin'i çağırayım o zaman." Dedi sessizce Taehyun. Beomgyu, Taehyun'un üzüldüğünü fark etmişti, ayrıyeten alfa ne hissederse kendisi de hissediyordu. Üzülmesi için dememişti oysaki. Taehyun'da oldukça çökmüş ve yorgun görünüyordu, yüzündeki yorgunluğa rağmen Beomgyu'yu taşıması ve de hiçbir şey olmamış gibi gülümsemesi Beomgyu'nun içini burkuyordu.

Beomgyu açıklama yapmak için ağzını açacaktı ki Taehyun arkasını dönmüş ve kapıya ilerlemişti. Beomgyu, sustu. Açtığı ağzını geri kapattı. Açıklamak istemedi, nasıl anladıysa öyle bilsin istedi. Taehyun kapıyı açmış, askerlere hekimi çağırmaları için seslenecek iken koridorun sonundaki Soobin'i gördü. Öylece duruyor, kapının yanında elinde kılıç ile bekleyen Yeonjun'u izliyordu.

Soobin, Taehyun'un kendisine baktığını fark edince eli ayağına dolaşmış korku dolu feromonlarını elinde olmadan her yere yaymıştı. Saygıla belini büküp geri doğrulmuştu. Taehyun, sanki Yeonjun'un yaptığı hatayı biliyor sanmıştı çünkü Beomgyu'nun odasından çıkmıştı. Üstelik biraz sinirli duruyordu.

Lo♡er / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin