-"Onu kaçırdılar."
•••°°°•••
-"Omeganın canını yakmak için yola çıkmış koca bir sürü, güneye geliyor."
°•°•°
Sabah gözlerini odasına giren hizmetliler ile açmıştı Beomgyu. Düğün hazırlıkları bitmişti. Şimdi sıra tanışma merasimindeydi. Akşam yemeği için Beomgyu'yu şimdiden hazırlamaya başlamışlardı.
Beomgyu daha gözlerini bile yarım yamalak açarken hizmetliler onu kolundan tutarak banyoya götürmüştü. Koca küveti sıcak su ile doldurmuşlar, Beomgyu'nun adını dahi bilmediği jeller dökmüşler ve gül yaprakları serpmişlerdi.
Beomgyu hizmetli betaların banyodan çıkmasını beklerken, hizmetlilerde Beomgyu'nun soyunup küvete girmesini bekliyordu. Beomgyu aklına gelen kraliyet kurallarıyla "önünüzde hayatta soyunmam." Demişti.
Soyunmuştu.
Betalar, Beomgyu'nun soyunmayacağını anlayınca -iç çamaşırına dokunmadan- soymuş ve küvete girmesini sağlamıştı. Beomgyu ilk başta sıcak sudan dolayı ürksede sonra vücudunun rahatlamasına ve gevşemesine izin vermişti.
Taehyun özellikle, Beomgyu'nun odasına girenlerin eşlenmiş olmasını emretmişti. En azından betaların eşli olmasıyla kendini avutabilirdi Beomgyu. Başkalarının karşısında çıplak kalmak rahatsız ediciydi çünkü.
Beomgyu kendini hizmetlilerin eline bırakmıştı. Betalar Beomgyu'nun vücudunu özenle yıkamış, saçlarına sürekli birşeyler sürüp durmuşlardı. Beomgyu sürdüklerinin ne olduğunu bilmediği için ilk başta 'bu nedir?' Diye sorsa da garip cevaplar almış ve sonra soru sormamaya başlamıştı. Küvetten çıktıktan sonra bu sefer kremler ve yağlar sürmeye başlamışlardı. Beomgyu daha önce hiç omega gibi hissetmemişti ama şimdi narin ve kırılgan bir omega gibi hissediyordu. Saçları parıl parıl parlıyordu ve saçından yayılan kokunun çok uzaktan bile alınabileceğine emindi. Bedeni ise sürülen yağlar ve kremler sayesinde elinin altında kayıp gidiyordu.
Kendini özel birisiymiş gibi hissediyordu Beomgyu.
Havluya sarılan Beomgyu'nun giyinmesi için çıkarılan hanboklar yatağın üstündeydi. Beomgyu'nun dolabından almadıkları belliydi çünkü bu hanbok asla görmediği bir kumaştan yapılmıştı. Açık mavi hanbokta gözlerini gezdirdi Beomgyu. Tam Beomgyu'nun bedenine göreydi. Omuz ve göğüs kısımları biraz genişti. Beline doğru daralıyor -hatta bedenine iyice yapışıyor- sonra yine genişliyordu. Hanbokun kasık altı kısımlarında derin yırtmaçlar vardı. Yırtmaçların altından tenini göstermeyen bir de pantolon. Ama bel kısmındaki yırtmaç tamamen tenini gösteriyordu Beomgyu'nun.
"Bunu giymem ben!" Diye yükseldi Beomgyu. Her ne kadar hanboka yükselmiş olsa da bu onun giyemeyeceği bir hanboktu.
Yine büyük konuşmuş ve hanboku giymişti.
Sinirle söylenmeye başladı Beomgyu. "Sizi ona söyleyeceğim." Arkadaşını annesine şikayet eden bir çocuktan farksızdı bunu söylerken. 'Ona' derken kim olduğunu betalar anlamış ve kendi aralarında samimi bir şekilde kıkırdamışlardı. Bu Beomgyu'yu daha fazla kızdırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Hırçın bir omegaydı Beomgyu. Bunu her alanda belli ediyordu.
"Sizi hazırlamamızı Kralımız istedi, Efendim." Beomgyu, betanın kendisine sesleniş tarzına şaşırdığı için cevap vermemişti. Ona hep 'Efendim' diye mi hitap edeceklerdi? Beomgyu için buna alışmak zor alacaktı.
Beomgyu'nun cevap vermediğini gören betalar bu sefer Beomgyu'yu odadaki aynasının karşısına oturtturmuşlardı. Sıra saçlarına şekil vermekteydi. Saçları basitçe üstten toplanmış ve sardıkları bezin etrafına kurumuş beyaz çiçekler yerleştirilmişti. Daha taç takma zamanı değildi ama eşlenirken taç takmak zorundaydı Beomgyu. Taçlar kraliyet ailesine ait olduğunu gösteren bir simgeydi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo♡er / taegyu
Fanfiction-devam etmeyecek- "Oğlunu saraya bağışla." -Omegaverse- °•°•° Bazen bir lanet, bazen bir düşmanlık, bazen bir dikkatsizlik, bazen bir basit hata, bazen aşk, bazen ise 'gurur'. 'Sanılanın aksine' diye başlayacağımız cümleler ile hiçbiri düzelmiyordu...