"...geri geldi."

1K 161 246
                                    

"Seni seviyorum."

•"...Hayatta olup olmadığı bilinmiyor."

Yorumlarınızı bekliyor olacağım

°•°•°

Beomgyu kahvaltısını odasında yaparken kafasındaki düşünceler onu delirtiyordu. Kurdunu uzun zamandır hissetmiyordu, kendi köşesine kaçmış kendisini zincirlemiş gibiydi. Bunu feromonlarından da anlayabiliyordu. Ama şimdi sanki varlığını hatırlatmak ister gibi omegayı geriyordu. Tek dediği şey 'alfanın kurdu bize kırgın.' Oluyordu. Kurtları eş olduğu için birbirlerini anlayabiliyorlardı.

Beomgyu da farkındaydı, Taehyun'u kırdığının. Düşünmesi için zamana ihtiyacı vardı sadece. Bu zamanı şimdi bulabilmiş gibi hissediyordu. Düşünmek için ayırdığı zamanda sadece kendi kendisini yemiş, kurdunu strese sokmuştu. Doğru düzgün bir sonuca dahi ulaşamamıştı. Taehyun'un da şuanda gerildiğini hissediyordu. Bu kendisini meraklandırırken Taehyun'u uyandığından beri görememesi de merakına ekleniyordu.

Taehyun, Beomgyu'yu ararken tüm işlerini elinin tersiyle geriye itmişti. Şimdi ise hepsi üst üste yıkılmış ve tüm işler birikmişti. Tüm gece uyumamış, bitmek bilmeyen işleriyle ilgilenmişti.

Beomgyu elindeki çubukları pirinç dolu kasesinin yanına bırakmış, gerginlikle oflamıştı. Aynı gerginlikle yemeğini yiyen Soobin duyduğu oflamayla kafasını kaldırmış ve Beomgyu'ya bakmıştı. "Neden sadece yemeğini yemiyorsun?" Demişti Soobin, yavaş yavaş eski parlaklığına dönen Beomgyu'ya bakarak.

"Fazla düşünüyorsun." Diye de eklemeyi unutmamıştı. "Kafamın içi bomboş." Dedi Beomgyu. Kendini kelimelerle dile getiremiyor, kendisini anlatamıyordu. Kelimeleri doğru seçemiyordu, sanki ağzını açtığında kelime ağzından çıkacaktı ama olmuyordu. Bu Beomgyu'yu çok geriyordu. "Yemeğini yeyip kralın yanına git." Dedi Soobin çubuklarını pilavına saplarken.

"Yemeğini yeyip Yeonjun'un yanına git." Dedi Beomgyu'da aynı şekilde. Soobin elindeki çubukları düşürmüştü. 'Bunu yapamam.' Demek istemişti ama aynı zamanda yapmayı çok istiyordu. Bedeni yanıp tutuşuyordu. "Ona da hak vermelisin. Sana affetmeni söylemiyorum hyung. Buna hakkım yok zaten. Ama onu da anlamaya çalış."

Soobin cevap vermedi. Beomgyu'nun onu nasıl affettiğini düşünüyordu. Yeonjun, Beomgyu'ya o kadar kötülük yapmıştı. Neredeyse kurdunun ölümüne sebep olacaktı. Beomgyu'nun feromonlarının şuan çoktan gelmiş olması lazımdı. Ama hâlâ laleye dair tek iz yoktu. Bu Soobin'in affetme gibi bir düşüncesi olsa dahi yok ediyordu.

"Benimde sanırım Taehyun'a bir özür borcum var." Dedi Beomgyu kafasını yere eğerek. Pişmandı, alfayı anlamak istemediği için pişmandı. "Taehyun mu?" Dedi kısık sesle Soobin. Beomgyu, Soobin'e hisleri konusunda tek bir kelime etmediği için onu köşeye sıkıştırmak kulağa cazip geliyordu. "Ona Taehyun diye mi sesleniyorsun?" Dedi etrafındaki askerlere bakarak. Sanki duyarlarsa kötü bir şey olurmuş gibi sessizce söylemişti.

Beomgyu bir kusur işlediğini düşündüğü için anında kaşları kalkmıştı. Taehyun'a nasıl seslenmesi gerektiğini kendisi de bilmiyordu. Ama araya eşlenme girince resmiyet gerekmez diye düşünmüştü.

"Nasıl seslenmeliyim ki?" Diye sormuştu masumca. Soobin onun bu haline gülmemek için kendini zor tutarak cevapladı. "Majesteleri, Efendim, Kralım tarzı şeyler."

"Ona sadece adıyla sesleniyorum." Dedi Beomgyu. Daha eşlenmedikleri için söylemek zorunda olduğunu sanmıştı. Soobin sanki omeganın aklından geçirdiği şeyi anlamış gibi tekrar konuşmuştu. "Ona hep böyle seslenmelisin."

Lo♡er / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin