°•°•°Beomgyu'nun kapısı tıklatıldı. Beomgyu yerdeki boş bakışlarını kapısı kapalı kapıya çevirdi.
Dışarıdaki her kim ise gelmesi için komut vermemiş olsa da kapı açılmıştı.
"Beomgyu?" Beomgyu tanıdık ses ile rahatladı. Kimseyi istemiyordu yanında ama yine de Soobin'e ayrıcalık yapabilirdi.
"Duyduklarım doğru mu?" Dedi Soobin yatağa, Beomgyu'nun karşısına otururken. Cevap vermedi Beomgyu. Hali yoktu, kimse ile konuşmak istemiyordu. Hâlâ sindirebilmiş değildi. Kulağında kralın sözleri yankılanıyordu.
"2 günde kralı nasıl avucuna alabildin de seninle eşlenebilmek için bu kadar hevesli?" Dedi Soobin kırdığı potu bilmeden.
"Ki aslında dönüp dönüp tekrar bakılacak bir güzelliğin var ama bu kadar hızlı olması şaşırtıcı."
Beomgyu gözlerini sıkı sıkı kapattı. Duymak istemiyordu, sürekli kral ile eşleşeceği yüzüne vuruluyordu. Herkes sanki bu çok iyi bir şeymiş gibi davranıyordu.
"İyi misin?" Dedi Soobin. Beomgyu'nun feromonları değişmişti. Soobin'in nefes alış verişleri hızlandı. "Beomgyu, iyi misin?"
Beomgyu herkesin içini huzursuz edecek feromonlarını salgılıyordu.
"İstemiyorum." Dedi sadece sessizce. Soobin alfa olmasa duyamazdı bile.
Soobin dondu. Aklına az önce dedikleri geldi. Bunu ne olursa olsun yüzüne karşı söylememeliydi. Kırdığı potu kavrayan Soobin ellerini Beomgyu'nun çenesine koydu. Yüzünü yerden kaldırıp gözlerinin içine baktı.
"Bana en başından anlat." Sakince söylediği şeye karşı Beomgyu tepki göstermedi. Sadece gözlerinin içine baktı. Elini, çenesini tutan Soobin'in bileğine koydu. Soobin'jn tutuşundan kurtuldu. Bakışları hala Soobin'deydi.
"Lütfen." Dedi Soobin alfa sesini kullanırken. Normalde bunu yapmazdı ama ortalık iyice karışmıştı. Dışarıda koşturmacalar devam ediyor, her yere haber veriliyordu. Gönderilen hediyeler kabul ediliyor, halk kral'ın eşini merak ediyordu.
Beomgyu, Soobin'in alfa sesine karşı boyun eğdi.
"Amacım sadece suçsuz bir omegaya yardım etmekti Soobin." Dedi ve sustu. Suçlu olup olmadığını bilmiyordu ama o veliahtın olması gereken yer bir zindan değildi. Adaleti o sağlayamazdı fakat bunun farkında değildi Beomgyu. "Suçum idamsa öldürülmeliydim. Hak ettiğim ceza bu değil." Dedi Beomgyu gözleri dolarken.
"Anlayamıyorum." Dedi Soobin. Beomgyu daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Bir omegaya yardım ederken yakalandım. Tek bir kelime etmeme izin vermeden beni kralın huzuruna götürdüler." Derin nefes aldı Beomgyu. Hala o omegaya yardım ettiğini sanıyordu.
"Cezamın onunla eşlenmek olduğunu söyledi." Beomgyu'nun gözünden bir damla göz yaşı firar etti. "Hak ettiğim cezanın bu olmadığını söylediğimde ise bana hak ettiğim cezanın idam olduğunu söyledi." Usul usul ağlıyordu şimdi Beomgyu. Eşlenmek ciddi bir işti. Kral kendisini tanımıyordu bile, nasıl bu kadar emin olabilirdi kendisine bir zarar vermeyeceğinden? Belki Beomgyu suikastçiydi? Bunu nereden bilebilirdi ki.
"Bu benim ölüm fermanım Soobin. Ben nasıl dayanırım? Ben eşlenemem, bunu yapamam." Dedi Beomgyu hıçkırıklarının arasından. Soobin duyduklarını haz etmeye çalışırken yeni edindiği arkadaşının ağlaması kalbine dokundu.
Soobin ağzını açıp tek bir kelime bile demedi. Ne dese fayda etmeyecekti çünkü, bir omeganın en büyük kâbusuydu istenmeyen eşleşme. Kralın neden bunu yaptığına dair en ufak bir fikri bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo♡er / taegyu
Fanfiction-devam etmeyecek- "Oğlunu saraya bağışla." -Omegaverse- °•°•° Bazen bir lanet, bazen bir düşmanlık, bazen bir dikkatsizlik, bazen bir basit hata, bazen aşk, bazen ise 'gurur'. 'Sanılanın aksine' diye başlayacağımız cümleler ile hiçbiri düzelmiyordu...