Medya: Çınar ve Selin
İyi okumalar... En son ne olduğunu hatırlamıyorsanız son bölüme kısa bi bakış atıp başlayabilirsiniz ♡
Hocanın çıkması ile koşar adım dans salonundan çıkmış ve hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştım. Zil sesinin duyulması ile öğrenciler sınıflarından çıkarken Çınar'ın bana seslendiğini duyunca duraksadım. Bizim sınıfın kapısının açılması ile Yaren ve Rümeysa'yı gördüğümde ise Çınar'ı duymamış gibi koşarcasına Yaren ve Rümeysa'nın yanına gittim. "Kızlar!"
Yaren ve Rümeysa durduklarında ikisinin ortasına geçip kollarına girerek onları sürüklemeye başlamıştım. Rümeysa şaşkın ses tonu ile konuşmaya başlarken ben onları koluma almış yürümeye devam ediyordum. "Kız ne oldu dur bi sakin nereye?"
Kısa süre düşündükten sonra yanıtladım. "Kantine."
Yaren güldü. "O kadar mı acıktın yani?"
"Hıhı acıktım çabuk gidelim on dakikacık teneffüs var zaten."
Rümeysa güldü. "Sonraki dersimiz boş zaten bir şey olmaz."
"Yok biz yine de hızlı gidelim."
Bir süre sonra kantine vardığımızda Yaren ve Rümeysa kantindeki yiyeceklere bakınmaya başlamışlardı. Ben ise Çınar arkamızdan geliyor mu diye bakıyordum. Umarım gelmiyordur.
Çınar'la karşı karşıya gelmek istemiyordum şu an. Bunun sebebi nasıl davranacağımı ne tepki vereceğimi bilemememdi. Ne yani hoca konuşmasaydı öpecek miydi beni? O an tekrar aklıma canlanırken Çınar'ın görüş alanıma girmesi ile panikledim. Çınar, Deniz, Kerem ve Savaş bize doğru gelirken ben şimdi ne yapacağımı düşünüyordum. Yanımıza vardıklarında Kerem konuşmaya başlamıştı. "Deniz kızı sen bizi Rümeysa ve Yarenle mi aldatıyorsun? Alındım, kırıldım, gücendim."
Rümeysa güldü. "Çatla çatla."
Ben insanların arasına karışıp kaynak yaparak kantinciye ulaşırken paramı uzattım. "Bir su alabilir miyim?"
Kantinci suyu verince arkamı dönüp bizimkilerin nerede olduğuna baktım. Herkesin oturmuş Çınar'ın bana doğru geldiğini görünce yutkundum. Ben bizimkilerin yanına doğru giderken Çınar bana doğru bi adım atıp önüme geçmişti. Ben ona bakarken sola yönelip ilerlemeye devam edecektim ki o da sola doğru bi adım atıp tekrar önüme geçmişti. Ben nefesimi sakince dışarı verirken arkamdan gelen sesle gülümsedim. "Çınar?"
Arkama döndüğümde Elçin'i gördüğüme bu kadar sevineceğime inanmazdım. Elçin Çınar'a bakarken ben kazanmışçasına bir gülüşle bizimkilere doğru gidiyordum ki Çınar'ın kolumu tutması ile bir kez daha durdum. Başta koluma sonra Çınar'a baktığımda Çınar'ın ifadesiz bir biçimde bana baktığını fark etmiştim. Göz ucuyla Elçin'e bakarak konuşmaya başladım. "Ben bizimkilerin yanına geçiyorum. Sen de Elçinle konuşur gelirsin beni çağırıyorlar."
Çınar gülüp kısık bi sesle konuşmaya başladı. "Kaç bakalım sen kaç."
Kaşlarımı kaldırdım. "Kaçmak mı? Ne münasebet canım?"
Kolumu kurtarıp diğerlerinin yanına döndüğümde iki sandalye boştu ve ikisi de yan yanaydı. Çınarla yan yana oturacağımız anlamına geliyordu bu. Durumu fark edince içimden yakınmaya başlamıştım bile. Diğerlerinin yanında boşluk var mı diye baktım ama yoktu. Mecbur geçecektim. Ben sandalyeye geçerken Yaren konuşuyordu. "Ya Allah aşkına biriniz alın topu hocadan kırk yılın başı saha boş oynayalım işte."
Deniz devam etti. "O iş bizde. Alırız ders başlamadan merak etmeyin. Siz sahayı kapın da topu hallederiz."
Çınar Elçinle konuşmayı bırakıp yanıma oturduğunda kulağıma eğildi. "Şimdi nereye kaçacaksın bakalım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ÖĞRENCİ
Teen Fiction"Ben, senin bu ışık saçan gülümsemene karşın fazla karanlığım deniz kızı." "Ben de gülmeyiveririm? Böylece hiç bir sorun kalmaz." "Hayır. Sen hep gül. Yoksa benim bu kötü dünyaya tutunacak başka bir dalım kalmaz. Sen hep gül." ~ Beklemek... Bir anı...