Medya: Selin Yıldız 💘
•••
Tüm günüm Çınarla atışmakla geçmişti. Dersler bitmiş ve sonunda eve gelmiştik. Herkes çantasını kenara bırakıp mutfağa doğru giderken ben odama çıkmıştım.
Yatağa kendimi sırt üstü bırakıp kolyemi avcuma aldım. Bu kolye iyi hissettiriyordu. Annem yanımda gibi hissettiriyordu nedense. Güven veriyordu.
Herkes mutlu olmam gerektiğini yapabileceğim bir şey olmadığını söylüyordu. Hep üzülerek geçiremezsin hayatını deniliyordu her seferinde. Onları dinlemeyi seçerek iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Tek bildiğim bu mutluluğun içinde burukluğun da yer aldığı. Mutlu olmanın insana kötü hissettirmesi kadar kötü bir duygu olabilir mi? Benim şu an için yaşadığım en kötü ve tarifsiz duygu bu.
Bugünkü voleybol, oyun sonuna gelene kadar da güzel ilerliyordu. İyi anlaşmıştım oyundakilerle. Eski hayatımda da sevilen bir kişiliktim zaten uyum sağlayabiliyordum insanlara. Eskisi gibi hissetmiştim oynarken. Ta ki Elçin hanım düşene kadar. Çınar onunla ilgilenene kadar. Gereksiz tepkiler vermeye başladım. Normalde başka biri olsa ben böyle tepkiler vermezdim ki. Yaşamaktan korktuğum bir duyguya doğru çekiliyorum sanırım. Her ne kadar korksam da, kabullenmek istemesem de, başka ne açıklaması olabilir? En uzak durduğum duygu böyle bir zamanda neden beni bulmuştu ki? Ben mutlu olmaktan çekinirken, utanırken, bu duygu neden beni bulmuştu?
Tam gözlerimi kapatıp düşüncelere dalmıştım ki kapının çalması ile gözlerimi açık yatakta doğruldum. "Gel."
Ben oturur vaziyette dururken Savaş içeri girmişti. "Aç değil misin bir şeyler atıştırıyoruz, hadi gel. Seslendik duymadın."
"Dalmışım biraz, aç değilim siz yiyin."
Savaş gülümseyip sırtını duvara yasladı ve kollarını önünde birleştirdi. "Eski moda mı dönüyoruz? Ne bu surat?"
"Sadece biraz... Düşünüyordum."
"Bugünkü Selin herkesin görmek istediği Selindi. Bunda kötü bir şey de yok. Tamam? Hadi gel şimdi yemek ye biraz."
"Yo gerçekten aç değilim, iyiyim. Siz yiyin."
"Son kararın mı?"
Gülümsedim. "İyiyim. Son kararım."
"Peki, bir şey olursa seslen."
"Tamam."
Savaş odamdan çıkarken nefesimi dışarı verip üstüme rahat kıyafetlerimi geçirdim.
Çantamdan eskiz defterimi çıkarıp camdan dışarı baktım. Hava güzel görünüyordu. Bir süre dışarı baktıktan sonra odamdan çıktım. Diğerleri hala mutfaktaydı. Sesleri geliyordu.
"Nasıl anlatılır bilmiyorum ki."
"Ne hissediyorsun mesela? Sinir, kıskançlık, sevgi, üzüntü, ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ÖĞRENCİ
Teen Fiction"Ben, senin bu ışık saçan gülümsemene karşın fazla karanlığım deniz kızı." "Ben de gülmeyiveririm? Böylece hiç bir sorun kalmaz." "Hayır. Sen hep gül. Yoksa benim bu kötü dünyaya tutunacak başka bir dalım kalmaz. Sen hep gül." ~ Beklemek... Bir anı...