Yanlış kararlar, yanlış düşünceler, yanlış seçimler... Bizi hiç istemediğimiz noktalara götürebilirler. Geçmişe... Anaokul zamanıma mesela...
~
"Neden ağlıyorsun kızım?"
Cevap vermeden göz yaşlarımı sildim. "Kim üzdü seni biri bir şey mi yaptı?"
Başımı sağa sola salladıktan sonra hıçkırarak ağlamaya başlarken konuşmaya başladım. "Herkes derste tatillerinin nasıl geçtiğinden bahsetti. Babaları onlarla kayak yapmış, eğlence parklarına gitmişler, yemek yapmışlar, masal okumuşlar..." Göz yaşımı silip anneme döndüm. "Ben daha babamın nasıl biri olduğunu bile bilmiyorum. Diğerlerinin babası onların yanında onları seviyor, benim babam beni neden sevmiyor anne?"
"Olur mu öyle şey bitanem seviyor tabii ki."
Başımı sağa sola salladım. "Sevse neden bizi bırakıp gitsin ki? Sevmediğini biliyorum."
Annem yüzümü okşadı. "Baban seni seviyor bebeğim. Sadece belli sebeplerden ötürü gitmesi gerekti. Hem ben seni çok seviyorum. Dünyalar kadar hem de."
Göz yaşımı silip annemi öptüm ve sarıldım. "O nasıl biri anne?"
Annem düşündü. "Esmer, uzun boylu. Simsiyah saçları var. Bir gün gelecek yanına, merak etme tamam mı?"
Başımı salladım. Buna inanmak istiyordum.
~
Aynadaki yansımama baktım. Artık buna inanmak isteyen o küçük kız yoktu. Değil yanıma gelmesi, fotoğrafını bile görmek istemiyordum. Beni bu yaşıma kadar görmeye gelmemiş, merak etmemiş birini ben de merak etmeyecektim. Rüya'nın seslenmesi ile çantamı ve valizimi yerden aldım. "Hadi Selin Abla, geç kalacaksınız!"
"Geldim!"
Okula gitmeden önce eşyalarımızı yeni evimize bırakacaktık. Sorun giderilmişti. Çınar arabayla önce bizi eve götürecek, orda yengemleri bırakıp okula dönecektik. Eşyalarımı aşağı indirip dışarı çıktım. Kerem, Savaş ve Deniz okula gitmek için çoktan evden çıkmışlardı. Çınar, yengem ve Rüya da bahçede beni bekliyordu. Yengem geldiğimi görünce Çınar'a döndü. "Hadi gidelim oğlum geç kalmayın siz de."
Valizimi bagaja koymak için ilerlediğimde Çınar yanıma gelip valizi elimden aldı. "Ben hallederim geç sen."
Valizimi bırakıp arka koltuğa geçtim. Yengem arkaya geçtiğimi görüp kibar bir gülümseme ile öne geçtiğinde Rüya bana bakıp sırıttı. Çınar arabaya binerken Rüya gözüyle Çınarı işaret edip muzipçe gülümsedi. Gözlerim faltaşı gibi açılırken Rüyaya susmasını işaret ettim. Rüya ise sırıtıp öndeki iki koltuk arasına kollarını dayadı. "Ee Çınarcığım nasıl geçti bizsizlik?"
Çınar arabayı harekete geçirip gülümsedi. "Çok zordu."
Rüya sırıttı. "Emin misiniz?"
Alt dudağımı ısırıp Rüya'yı kendime doğru çekip dikiz aynadan Çınar'a baktım. Sırıtıyordu. Rüya bana bakıp güldüğünde kulağına eğildim. "Bak bozuşacağız ama he."
Rüya gülüp fısıldayarak devam etti. "Tamam tamam sustum. Barıştınız mı siz?"
Alt dudağımı uzatıp göz ucuyla Çınar'a baktım. Dikiz aynadan bize baktığını görünce gözlerimi çekmeden fısıldayarak yanıtladım. "Bilmiyorum."
Çınar önüne dönünce ben de Rüyaya döndüm. "Hem sen boşversene bunları. Şimdi evde odanda seni bir katalog bekliyor, ordan kendine istediğin oda takımını seçeceksin. Anlaştık mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ÖĞRENCİ
Teen Fiction"Ben, senin bu ışık saçan gülümsemene karşın fazla karanlığım deniz kızı." "Ben de gülmeyiveririm? Böylece hiç bir sorun kalmaz." "Hayır. Sen hep gül. Yoksa benim bu kötü dünyaya tutunacak başka bir dalım kalmaz. Sen hep gül." ~ Beklemek... Bir anı...