Selam... bu bölümde gidişat fazlasıyla değişiyor daha fazla konuşmadan sizi fazlasıyla karmaşık bir bölümle baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar.
🤍Hışımla evden çıkar çıkmaz arkama bakmadan hızla ilerlemeye başladım. Birinin adımı seslendiğimi duysam da oralı olmadım. Çıkış kapısının önüne geldiğimde yeni iki farklı kişi beni karşıladı.
"Kapıyı açar mısınız?"
"Kahra Beyden böyle bir emir almadık."
Sinirle gözlerimi devirdim. Arkamdan gelen adım sesleri netleşmeye başlayınca omzumun üzerinden oraya baktım. Aras yüzünde soru işaretleriyle bana bakıyordu.
"Nereye Adal?" Dedi nefes nefese.
"Gidiyorum buradan."
"Neden?"
Dudağımın içini ısırıp tekrar önümdeki adamlara döndüm.
"Kapıyı açacak mısınız?"
Aras kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Göz göze geldiğimizde endişesi epey farkedilir bir haldeydi.
"Ne olduğunu anlatacak mısın yoksa burada böyle beklemeye devam mı edeceksin?"
"Anlatmayacağım, seni ilgilendiren bir durum değil çünkü."
"O zaman sabaha kadar burada böyle dikilirsin."
Gözlerindeki endişe öfkeye evrilirken kolumdaki eli biraz daha sıkılaştı.
"Arabayı getiriyorum burada bekle. Bana ne döndüğünü anlatacaksın," diye fısıldadı.
Dişlerimi sıkıp gevşettim. Kolumu elinden kurtardığım an gözlerimiz ayrıldı. Arkasını dönüp buradan uzaklaşmaya başladı. Geri geldiğinde az önce bana asla kapıyı açmayan adamlar inanılmaz bir hızla arabanın önünü açıp bir kenara çekildiler.
Şehrin içine yaklaşırken Aras'ın gözlerini üzerimde hissettim. Takındığım ketum tavrı bir kenara bırakıp ben de ona baktım.
"Sorun ne? Bir şey mi oldu ya da bir şey mi gördün?"
"Ceset mi saklıyorsunuz?"
"Ne?"
Gözlerini yoldan çekip tekrar bana döndürdü.
"Neden gerildin, evde ne görebilirim ki?"
"Öylesine bir varsayım sorusuydu, neyse."
Aras, arabayı ara bir sokağa park ettikten sonra inip karşıdaki pastaneye yöneldi. Kapıyı açıp eliyle içeri geçmemi işaret etti. Çeşit çeşit pasta ve kurabiye kokusunu içime çektikten sonra cam kıyısındaki üç masadan birine geçtim. Pastanenin içi çalışanlar harici boş sayılırdı. Aras karşıma kurulduktan sonra yavaşça arkasına yaslandı. Birkaç dakika sonra yanımıza gelen adama siparişi verdikten sonra tekrar baş başa kaldık. Ellerini birleştirip öne doğru eğildi, gözleri ciddiyetle üzerimde geziyordu.
"Ne olduğunu anlatacak mısın artık?"
Derin bir iç çekişin ardından kollarımı birbirine bağlayıp arkama yaslandım.
"Kahra bana sırf bana para verdiği için ona ilgi gösterdiğimi, aslında onu umursamadığımı söyledi," dedim pat diye.
Aras afallamış gibi başını iki yana sallayıp gözlerini kırpıştırdı.
"Cümleleri bir eskortmuşum gibi hissettiriyordu, kaldı ki söylerkenki ifadesi de bunları destekler biçimdeydi."
Ne söyleyeceğini bilmediğini gösteren durgunluğu ve şaşkınlıkla havaya kalkmış kaşlarıyla birlikte beni dinliyordu. Daha sonrasında burnundan güçlü bir nefes verip gözlerini cama çevirdi. Elinde tepsiyle gelen adam, masaya ikişer tane kahve fincanını ve frambuazlı cheesecakei bıraktıktan sonra sessizce uzaklaştı. Aras kahvesinden bir yudum alıp bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Diyarı Kralı | +18
Teen FictionO tüm ihtişamıyla kalbimi tamamıyla ele geçiren cehennem, Ben ise her şeyden habersiz onu büyüleyen vazgeçilmez cennet. Aldığımız alevin ortasında ya yanıp kül olacaktık ya da o alevin ta kendisi. Peki ya ikimiz de çıkışı olmayan bir kuyuya sürükle...