Adal ve Kahra'nın karmaşık durumu ve bu durumun boğucu atmosferiyle size doğru seçimin ne olduğunu sorgulatacak bir bölümle hepinize hoşgeldiniz ve iyi okumalar diyip bir kenara çekiliyorum hepinizi kocaman öpüyorum.
🤍Omzumdan aşağı sarkan çantanın kulpunu sıkıca tutup omzumdaki yerini sağlamlaştırdım, emin adımlarla evimin girişine yöneldim. İronik bir şekilde bu sıralar arkadaşlarım benden daha çok evimde vakit geçirir olmuşlardı. Zili çalmama gerek kalmadan aralanan kapının ardındaki Batu, yüzündeki sert ifadeyle birlikte sessizce arkasını dönüp içeri yöneldi. İçeri girip ardımdan kapıyı kapattım, Batu'nun arkasından hızlı adımlarla ona ulaştım.
"Sen aklını kaçırmışsın."
Çıplak göğüsü öfkeyle kabarıp iniyordu, dişlerini sıkıp gevşettiğini görebiliyordum. Fazlasıyla sinirliydi, haklı olup olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Neredeydin, kiminleydin? Koyduğumunun telefonu da mı çalışmıyordu Adal?"
"Üç yaşındaymışım gibi davranıyorsun."
"Hayır ben değil, sen öyle davranıyorsun."
Gözlerini belli belirsiz üstümde gezdirip, "üstündeki kimin o bile belli değil," dedi
"Rengin nerede?"
"Lafı değiştirmeye çalışma," dedi güçlü bir fısıltıyla.
Sessizliğine bakılırsa Rengin buradaydı, kanepelerin üstü olması gerektiğinden daha topluydu, kimse burada yatmamıştı. Batu için geriye kalan seçeneklerin biri fazlasıyla sinir bozucuydu. Ya birlikte yatmışlardı ya da diğer odada uyumuştu. O oda kullanılmadığı için geriye sadece diğer seçenek kalıyordu. Sorgulanması gereken tek kişi ben değildim, gözlerimi devirip tekrar ona döndüm.
"Birlikte mi yattınız?"
Kısa bir sessizliğin ardından, "evet, ne yapsaydım çok sarhoştu," dedi.
Burnumdan verdiğim sert nefesin ardından yanağımın içini dişleyip kafamı iki yana salladım. Birbirimize diktiğimiz sert bakışlarımıza yüzümü başka bir yöne döndürerek son verdim ama bu Batu'yu daha da sinirlendirmişti. Çenemi kavrayıp tekrar yüzümü kendine döndürdü. Bakışlarımızı tekrar birleştirdiğinde bu sefer onunkiler daha sertti ama ben, şu an bunu umursamayacak kadar gamsız olmayı tercih ettim.
"Değişiyorsun ve ben seni tanıyamıyorum, değişiyorsun ve ben bunu durduramıyorum."
"Değiştiğim kanaatine nereden vardın?"
"Kiminleydin?"
"Kiminle olduğum konusunun hangi tarafıyla ilgileniyorsun? Kıskançlık olan tarafı mı yoksa endişe mi?"
Dudağı belli belirsiz kıpırdadı, yüzündeki ifade adlandırmak için fazla karmaşık ve pusluydu. Biraz daha yaklaştığında başımı daha da geriye yatırdım.
"Hoşuna gidiyor. Senin için çıldırmam hoşuna gidiyor ve her şeyi sırf bunun için yapıyorsun."
Hiçbir şey demedim. İfadesiz, sinir bozucu derecede boş olan bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Davranışı sadece beni daha farklı duygulara sürüklüyordu ve evet, bir bakıma bu hoşuma gidiyordu. Umursamaz davranmak şu an fazlasıyla işime geliyordu ama ben böyle biri değilim, beni böyle yapan o. Beni böyle yapan, aramızdaki gel gitli ilişki.
"Kiminleydin?" Dedi sinirden titreyen bir fısıltıyla.
Bu soru nedensizce gülümsememe neden oldu, tek elimle alnımı sıvazladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Diyarı Kralı | +18
Teen FictionO tüm ihtişamıyla kalbimi tamamıyla ele geçiren cehennem, Ben ise her şeyden habersiz onu büyüleyen vazgeçilmez cennet. Aldığımız alevin ortasında ya yanıp kül olacaktık ya da o alevin ta kendisi. Peki ya ikimiz de çıkışı olmayan bir kuyuya sürükle...