Selam... Ne desem tam olarak bilemiyorum ama bir şeyler demenin vakti geldiği açıkça ortada. Çok uzun zaman oldu. Geri geldim dediğim an tekrar gittim. Nedenini bir çoğunuz biliyor. Bilmeyenler için bir özet geçeyim. 2 yıl önce tüm Wattpad kullanıcılarının madur olduğu bir durum yaşadık. Wattpad tamamen çöktü, bütün kullanıcıların bilgileri vs. ele geçirildi. Şifreler çalındı. Ben de hemen hesabı kapattım. Yani öyle zannediyordum ama kapanmamış. Çok uzattım. Kısacası hikayeyi taslaktan tekrar çıkardım ve devam etmeye başladım. Bölümler bundan sonra yavaş yavaş gelecek. 2 yıllık aradan sonra kalanlarla beraber buradayım. Sizleri seviyorum iyi okumalar.
Yüzümdeki şaşkın ama bir o kadar da kaygılı ifadenin nedenini merak eden Batu, kısık sesle bana sorular yağdırmaya devam ediyordu. Hiçbirini algılayamıyordum çünkü aklım onda değil, bana hala orda olup olmadığımı soran yabancıdaydı. Elimle Batu'nun ağzını kapattım.
"Adal? Kapattın mı?!"
"Kimsin?"
On-on beş saniye kadar duraksamamın ardından ağzımdan çıkan tek şey bu olmuştu.
"Kapının önüne geldim. Hadi çık."
Her kimse dediği doğruydu. Pencereden içeri sızan ışığa bakılırsa uzun, beyaz farlarını sonuna kadar yakmış bir araba buraya yaklaşıyordu. Telefonu kulağımdan çekip evin önüne çıktım. Batu'da ardımdan aynısını yaptı. Çıkmamla rahatlamam bir oldu. Derin bir nefes verip yavaş adımlarla kapımın önünde duran arabaya yaklaştım.
"Hazır mısın? Daha fazla beklemeyelim."
Aras, indirdiği camdan sol kolunu dışarı atmış vaziyette beni bekliyordu. Şu sıralar kendi kendime yaptığım stresten dolayı havadan nem kapar olmuştum. Her şeye panik halinde yaklaşıyordum. Bunu acilen bırakmam gerektiğinin farkındaydım ama nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Bir de bugünkü yaşananların bende bıraktığı etkiyle beraber sinirlerim tamamen alt üst olmuştu. Bendeki Anormal durumu sezmiş olacak ki Aras'ın gözleri ilk titreyen dizlerime indi. Hızlıca incelemeyi yaptıktan sonra tekrar yüzümü buldu. Donuk ifadesini bozmayacak şekilde kaşlarını çattı, ne olduğunu anlamak istercesine hafifçe başını eğdi;
"Havanın soğukluğundan mı bu haldesin yoksa bir problem mi var? Bin arabaya ve anlat."
"Problem yok, küçük bir kaza yaşandı ama önemli değil. Geliyorum, bana bir kaç dakika ver."
Şüpheyle kıstığı gözlerini üzerimden almadan başıyla onayladı. Kapının kenarına yaslanmış, aynı yüz ifadesiyle bizi seyreden Batu'ya yöneldim. Yüzünden okuyabildiğim kadarıyla çok fazla sorusu vardı. Bir tanesini cevaplarsam ardı arkasının kesilmeyeceği kadar fazla sorusu...
"Kim bu? Nereden tanıyorsun?"
"Aras. Gitmem lazım Batu, söz sonra her şeyi anlatırım. Arabanın anahtarını versene içeriden."
Bir şey demeden içeri girip getirdi. Arabanın anahtarını alıp kapıyı açtım. Çantamı ve montumu içinden alıp anahtarı tekrar Batu'ya teslim ettikten sonra beni bekleyen Aras'ın yanına gittim.
"Hazırsan gidelim artık."
***
Şehrin içi, ışıklı ve kalabalık bir ortam. Yılbaşı için süslenen caddede insanlar birbirleriyle muhabbet eşliğinde yürüyorlardı. Mağaza vitrinleri, asla bozulmayacakmışçasına yılbaşını andıran tüm renkleri içeren süslerle, ihtişamlı bir şekilde insanların gözünü alıyordu. El ele tutuşmuş koşan iki çift, annesinin ve babasının elinden tutmuş küçük bir kız, elinde hediye paketleri dolu kişiler... Kahkahalar ve yalnızlar. Adım başı farklı mekanlar, farklı anılar... gözümün önünden kayıp geçen bu görsel şöleni sessizce izliyordum. İtiraf etmeliyim ki arkadaşlarımla beraber bu kalabalığın içinde kendi anımı yaşamak isterdim. Ama yakında onların yerini kuru dallar içindeki büyük orman arazisi alacaktı. Daha sonra Kahra'nın evi. Bir anda kulağıma ilişen şarkıyla beraber gözümü pencereden çekip Aras'a döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Diyarı Kralı | +18
Teen FictionO tüm ihtişamıyla kalbimi tamamıyla ele geçiren cehennem, Ben ise her şeyden habersiz onu büyüleyen vazgeçilmez cennet. Aldığımız alevin ortasında ya yanıp kül olacaktık ya da o alevin ta kendisi. Peki ya ikimiz de çıkışı olmayan bir kuyuya sürükle...