Selam :) ilk önce tüm Dünya'yı ve ülkemizi sarmış Covid virüsü yüzünden hayatını kaybeden herkes için mutsuz olduğumu söylemek istiyorum...
Mutlulukla oku seni seviyorum evde kal ve devamını bekle :)Kapıdan içeri girip elindeki kupayı masanın üzerine koydu ve masanın diğer ucundaki sandalyeyi çekerek oturdu. Gözlerimi okuduğum kitaptan ayırmamaya çalıştım. Konuşmamız gerekiyordu, biliyorum. Bilmediğim tek şey neden konuşamadığımız. Belki de bir anda olup biten olayları açıklayacak kelimeleri bir araya getiremediğimizden dolayıydı. Kitabın üstünden kaçamak bir bakışla ona baktım. Hiçbir şey yapmadan oturuyordu. Asla herhangi bir duygu belirtisi yoktu. Gözlerini mekanik bir şekilde kırpıp tekrar açıyordu.
"Bana baktığını görebiliyorum."
Kitabı yavaşça kaşımın üstüne çektim. Boğazımı temizledim, sakince tekrar kitabı hafifçe aşağıya doğru indirdim. Göz göze geldik. Gözlerimi devirip kitabı kapattım ve ona doğrudan baktım.
"Neler yaptığına bakmak zorundayım zaten."
Sessizce yüzüme doğru bakmaya devam etti. Bende aynı şeyi yaptım. Masanın üstünden aldığım, içinde acı kahve olan kupayı dudaklarıma doğru götürüp içtim.
"Bana bakmayı kes artık Adal. Birini sürekli izlemek, izlediğin kişi için sinir bozucu."
"Sende bakıyorsun. Ayrıca ne bu? İlkokul çocukları gibi bunları konuşuyoruz."
Hiçbir şey demeden sinirle burnundan soludu, başka bir tarafa baktı. Bende tekrar kitabımı açtım. Açıkçası, hafta sonları hariç bir yıl boyunca bu şeye nasıl katlanacağımı merak ediyordum. Uzayan sessizlik sinirlerimi bozuyordu.
"Dün gece ben de garip bir kabus gördüm."
Gözlerimi, kitabın yanından nasıl bir tepki vereceğini izlemek için ona yönelttim. Öylesine odaklandığı yerden gözlerini çekip tekrar bana bakmaya başladı. Fark ettirmemek için anında kitaba geri döndüm. Gözlerim kelimelerin üzerinde öylesine kayıyordu. Kitabın ne anlattığı şu anlık umrumda değildi. Bir zaman sessizce oturmaya devam etti. Ne düşündüğünü merak ediyordum.
"Çoğu insan için yeni bir yere alışmak zordur. Bunu en iyi sen bilirsin zaten."
Bir cümleyle nasıl oluyor da bana diyecek hiçbir şey bırakmıyordu bunu hala çözememiştim. Daha fazla bir şey demeden masadan hızlıca kalktı ve karşıdaki çalışma odasının kapısından içeri girdi. Şaşkın bir halde ardından bakarken onu neyin bu kadar agresifleştirdiğini düşünmeye başladım. Peşinden gitmek istedim, ama biraz daha yalnız kalmasının iyi olacağını düşündüğüm için oturduğum yerde kalmaya devam ettim. Bir zaman sonra illaki konuşacaktık zaten.
***
Lanet olasıca bir saatten beri tek bir ses bile çıkartmadan odada kalmaya devam ediyordu. Kahvem bitmiş, yeni başladığım kitabımı neredeyse bitirmek üzereydim. Elimdeki kitabı masanın üstüne bıraktım ve hızlı adımlarla karşı odaya yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde tam açacakken duraksadım. Telefonda biriyle konuşuyordu."Neden böyle bir şey istedin hala anlamıyorum ama ödemeni yaptığına göre mecburen yapacağım, tamam."
Özel hayata saygısızlık olduğunun farkındaydım ama Kahra'yı tanımak zorundaydım. Ayrıca Kahra ilk izlenimlerime göre zor bir insandı. Kendi ağzından onu tanımak imkansız denebilecek bir şeydi. Bu nedenle bu gibi yollardan gitmeliydim. Ve buna benim olmadığım yerlerde, hayatında nasıl bir yaşantısı olduğunu bilmekle başlayacaktım. Kulağımı kabartmış ciddiyetle konuşulanları dinliyordum. Bu yüzden arkamdan yaklaşan hizmetli kadını fark etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Diyarı Kralı | +18
Teen FictionO tüm ihtişamıyla kalbimi tamamıyla ele geçiren cehennem, Ben ise her şeyden habersiz onu büyüleyen vazgeçilmez cennet. Aldığımız alevin ortasında ya yanıp kül olacaktık ya da o alevin ta kendisi. Peki ya ikimiz de çıkışı olmayan bir kuyuya sürükle...