𓆩𝟏𓆪

3.7K 169 145
                                    

Siz, uyurken hızlı ve sert şekilde vurulan kapının verdiği korku ve sarsıntıyı bilir misiniz? Ben şu andan itibaren biliyorum işte. Telefonumu elime alıp saate baktığımda pazar günü saat on ikide benimle kimin işi olabilirdi onu da merak etmeye başlamıştım. Halbuki bugünümün bir yarısını uyuyup diğer yarısını da film izlemeye ayırmayı planlıyordum...

Hoşnutsuz bir şekilde karşımdaki aynada az da olsa halimi düzeltirken her kimse belki vazgeçip gider diye de bekledim ama nafile. Kapı ısrarla tekrar çaldı. Hırkamı üstüme giyip merdivenlerden indim. Kapı tam önüne geldiğim anda da ısrarlı bir şekilde çaldı.
Kapıyı açıp kısık gözlerle önümdeki biri uzun, diğeri ondan biraz daha kısa olan siyah paltolu adamları hızlıca inceledim. Asla tanıdığım birileri değildi ve ne için geldikleri de belli değildi. Sorgularcasına onlara bakmaya devam ettim ama onlar gık bile çıkarmadı.

"Sizi tanıyor muyum?"

Adamlar karşılarında böyle birini beklemediklerinden mi yoksa ne diyeceklerini bilmedikleri için midir hiçbir şey demeden garip bir ciddiyetle bakmaya devam ettiler. Ben de onları incelemeye. Sorduğum soruya cevap alamayınca hafiften sinirlenmeye başlamıştım.

"Acaba pazar günü neden kapımın önündesiniz?"

Diğerine oranla biraz daha iri ve uzun olan, elindeki muhtemelen benim iletişim bilgilerimin olduğunu düşündüğüm karta bakarak söze girdi;

"Siz psikologsunuz değil mi? Umarım doğru adrestir."

Ben onlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama onların benim hakkımda epey bir şey bildikleri açıkça belliydi. Özellikle de en garibi olan ev adresim. Aslında şu an hem fazlasıyla endişelenmiş hem de bunun nereye varacağını az da olsa merak ediyordum. Tanrım, kimi kandırıyoruz? çok fazla merak ediyorum...

"Evet, psikoloğum."

"Biliyoruz, uygun bir gün değil ve sizi bugün rahatsız etmek istemezdik. Ama önemli bir konu hakkında konuşmamız gerekiyor. Acaba içeri geçebilir miyiz?"

Ne? İçeri mi? İmkanı olmayan bir şeyden bahsetiyorlardı.

"Tabii ki." Tebessüm edip onları içeri davet ettim.

Ne halt yiyordum ben?

Adamlar yavaşça evin ortasındaki salona yürümeye başladılar. Bende peşlerinden kapıyı kapatıp geldim. Yine merak duygum yüzünden başıma bir şey gelmemesini umarak onların karşısındaki kanepeye kuruldum. Diğerinden daha uzun boylu, iri olanla adamla bakıştık. O bana direkt, gözlerini ayırmadan bakarken ben kaçamak bakışlarla hem ona hem de diğerine bakıyordum. Sessizlik sonsuz yıl gibi gelse de en fazla otuz saniye geçtiğine emindim. Sonunda cesaretimi toplayıp sessizliği bozmaya karar verdim.

"Acaba buraya gelecek kadar mühim olan konu nedir? Sizi tanımıyorum ve biraz daha sessizlik yaşanırsa polisi aramakta sakınca görmem."

Tekrar elindeki kartı inceleyerek "Adal Bulut, özel hastanede çalışan. Değil mi?" Dedi.

Beklenen sonun bu kadar erken geleceğini düşünmezdim. Kaşlarımı endişeli bir şekilde çattım, derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışsam da pek işe yaramadı.

"Sizi hastaneden mi gönderdiler?"

"Hayır."

Bu kelimeyle beraber hem rahatlamış hem de korkmaya başlamıştım. Yutkunup söze girdim.

"Ev adresimi nereden öğrendiniz peki?"

"Bu önemli bir ayrıntı değil. Herkes her şeyi kolayca öğrenebilir. Hele ki bir doktorun ev adresini öğrenmek daha da kolaydır."

Ölüler Diyarı Kralı | +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin