Selam :) yavaş yavaş düzgünce bir bölüm yazmak istedim ve sonuç böyle oldu. Umarım hoşuna gider. Desteğin için sana minnettarım 🤍
Elimde tuttuğum sıcak çikolata içimi ısıtırken bir yandan da kaçamak bakışlarla dakikalardır kesintisiz şekilde bana bakan Batu ve Rengin ikilisini izliyordum. Bana kızgın oldukları belliydi, nasıl bunu yaptığımın şaşkınlığıda vardı tabii. En sonunda gözlerimi devirip onlara döndüm.
"Daha fazla uzaydan gelmişim gibi bakmaya devam edecek misiniz?"
Cevap vermediler. Batu oflayarak arkasına yaslandı, Rengin ise hala tüm olanları alt dudağının bir kısmını ısırmış, şaşkın bir ifadeyle izlemeye devam ediyordu. Aşırı derecedeki yorgunluğum yetmezmiş gibi onların da böyle yapması ağırıma gitmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp boşta olan elimle alnımı ovuşturdum.
"Hiçbir şey konuşmadan nasıl anlaştınız merak ediyorum."
Batu yaslandığı kanepeden bir anda fırlayarak ayağa kalktı, salonun ortasında volta atmaya başladı.
"Adam çok haklıydı. Oraya neden gittim? Her şey belli değil miydi zaten?" Parmaklarımın üzerine bastırarak teker teker saymaya başladım.
"Rahatsızlığın az çok ne olduğu belliydi, hiçbir şey olmadan ücreti bile belirlemişlerdi. Neredeyse her şeyi zaten adamlarıyla konuşmuştuk! Eğer gitmeseydim bu reddettiğim anlamına gelirdi. Ama ben gittim, bile isteye gittim!"
"Adamın ne olduğu belli değil. Anlattığına göre yer dağ başı! Tanımıyorsun bile. Nasıl rahat edeceksin? Biz nasıl rahat edeceğiz burada?"
"Dramatikleştirme. Sadece yaşadığı yer mi garip oldu şimdi bütün bu olayların içinde. Ayrıca sabah bana her şeyden korkmamam, her şeyi abarttığımı sen söylemiyor muydun Batu?"
"İkisi ayrı şeyler! Ayrıca imza nedir ya? Evleniyor musunuz?" Sert bir ifadeyle yüzüme doğru bakarken sağ gözü seğirdi, derin bir nefes alıp geri verdi.
"Kesin sesinizi artık!" Rengin ayağa kalkıp önümde volta atan Batu'yu kolundan tutup tekrar kanepeye oturttu. "Sakinleşin biraz."
"Konu kapandı tamam mı? Anlaştık işte, imzaladım ne istediyse bitti."
Onu daha fazla sinirlendirmek istemezdim ama bunu söylemek zorundaydım. Eminim sinirlenecekti.
"Ayrıca anlaşmada geceleri değil hafta içleri orada kalacağım yazıyordu. Sadece Hafta sonları evimdeyim."
Batu oradan üzerime fırlayıp beni boğazlayacakmış gibi görünüyordu, ama yapmadı.
"Alkışlamamızı da ister misin? Adal... lütfen sus."
"Batu, bunu yapma." Hafifçe başımı eğdim.
"Bana öyle bakma. Yaptığın bir saçmalıktan ibaret."
"Ne yapsaydım? Hastamı garip bir yerde oturuyor diye bıraksa mıydım?"
Rengin hafifçe güldü.
"Sen şuna kırk bini kaçırmak istemiyordum desene."
"Hiçte bile! Ayrıca kabul et diye ısrar eden de sizdiniz." Sırıttım.
Rengin bana katıldı ama Batu gülmedi, aksine bir şeyler düşünüyor gibiydi. Gözleri beni buldu. Düşünceli düşünceli bana bakmaya başladı. Kafamı ne var dercesine salladım. Karşılık olarak aynısını yaparak gözlerini benden alıp başka bir yere yöneltti. Benim için endişelendiğinin farkındaydım. Ama önüme gelen her şeyi geri tepemezdim, bugünden itibaren öyle bir lüksüm de yoktu. Ayrıca bu benim mesleğimdi. Karşı kanepeye koşup ona sarıldım. Gözlerini devirir gibi oldu ama o da sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Diyarı Kralı | +18
Teen FictionO tüm ihtişamıyla kalbimi tamamıyla ele geçiren cehennem, Ben ise her şeyden habersiz onu büyüleyen vazgeçilmez cennet. Aldığımız alevin ortasında ya yanıp kül olacaktık ya da o alevin ta kendisi. Peki ya ikimiz de çıkışı olmayan bir kuyuya sürükle...