--
"Baba! Biz geldik!"
Hyunjin, kapıyı kapatırken babasına seslendiğinde Changbin de oturduğu yerden "Siz kimsiniz?" diye sordu.
Chan oturma salonuna giderek kendisini Changbin'e gösterdi. "Ben geldim Changbin abi."
Changbin, Chanı görmesiyle ayağa kalkıp sarıldı. Chanı çok severdi. "Hoşgeldin oğlum. Aç mısınız? Felix bir şeyler hazırlamıştı."
"Yok baba gelirken yedik bir şeyler Felix babam nerede?"
Changbin kafasıyla üst katı gösterdi. "Odada uyuyor. Yorgun olduğunu söyledi."
"Tamam o zaman bizde odaya çıkıyoruz."
Hyunjin, babasının yanağına küçük bir öpücük bırakıp Chan ile birlikte odasına çıktığında kkamiyi yatağında uzanırken gördü ve hızlıca minik bebeğinin yanına gidip onu kucağına alarak sevdi.
Chan da sandalyeye oturup Hyunjine bakmaya başladı. "Eee?"
Hyunjin, kkami'nin tüylerini severken arkadaşına bakıp iç çekti. "Ne bilmek istiyorsun?"
Chan ellerini iki yana açtı. "Her şeyi Hyun. Mesela Jeonginden başlayabilirsin. Ciddi misin o çocuk hakkında? Daha yeni geldi ne ara bu kadar bağlandın? Ayrıca beni fazla ekiyorsun çok kırılıyorum."
Chan hafif sinirle konuştuğunda Hyunjin üzülmüştü. Chan doğru söylüyordu. Jeongin geldiğinde beri onunla ilgilenmekten Chan ile olan tüm planları neredeyse hep iptal olmuştu. Hatta Chanı unutmuştu resmen bu bir kaç günde.
"Özür dilerim Chan... Jeongin tamamen aklımı başımdan aldı."
Chan iç çekip 'anlat' der gibi eliyle işaret verdiğinde Hyunjin yutkundu. "Chan ne olduğunu bende anlamadım ki. Bir anda oldu her şey. Söve sike okula geliyordum geç kalmıştım. Sonra ona çarptım yapıştık yere. Sonra işte bir baktı gözlerime ben tabi bir 'ananı sikim' oldum o anda neyse olduk işte aşık bir kere daha kurtaramıyoruz götümüzü."
Chan gözlerini kısarak düşünür bir ses çıkardı. "Ama bu aşk tek taraflı sanırım."
"Şuanlık. Değişecek bak görürsün o da beni sevecek."
Hyunjinin hızlı cevabıyla Chan kafasını aşağı yukarı salladı. "Peki... Bu öğle arası okulda değildin. Sonra geldin ve yüzün beş karıştı ne oldu?"
Hyunjinin yüzü tekrardan düşmüştü ve Chan bunu farketmişti. "Ailesiyle tanıştım."
"İki babasının olduğunu söylemiştin."
Hyunjin kafasını aşağı yukarı salladı. "Öyle... Dedim ya zaten sınıfta Jisung babası iyi biriydi, anlaşılabilir biri ama Minho babası... Beni sevmedi. Oğluna olan ilgimi fark etti tabi çekti beni kenara sordu falan bende inkar etmedim dürüst oldum, seviyorum dedim ama o beni tehdit etti."
Chanın kaşları çatılmıştı. "Nasıl tehdit?"
"Beni fırında 180 derece 20 dakika pişireceğini söyledi."
Chan istemsizce gülerken Hyunjin de gülmek istemişti ama Minhonun gözlerine bakarken gördüğü ciddiyet buna engel oluyordu.
"Chan gülme oğlum. Adamın tehdit ederken ki bakışını görsen varya... Altıma şıçtım amına koyayım psikopat herif yapar mı yapar."
"Kim benim oğlumu tehdit etmeye cesaret etmiş?"
Changbinin sesiyle kkami Hyunjinin kucağından kalkarak Changbinin ayağında bitmişti. Hyunjin de babasının konuştuklarını duymasıyla stres olmuştu.
"Kimse tehdit etmedi baba nereden çıkardın? Hem sen benim kapımı mı dinliyorsun?"
Changbin omuz silkip ayağına dolanan kkamiyi kucağına alarak oğlunun yatağına oturdu.
"Kapını dinlemedim. Biliyorsun ki duvarlarımız ses geçiriyor."
Hyunjin iç çekti. Bilmez olur muydu... Bazı geceler Felix babasının ağlamaklı seslerini duymaktan odasında uyumayarak alt kata inip koltukla yatıyordu.
"Niye çıktın üst kata?"
"Kocama bakmaya gelmiştim geçerken sizi duydum şimdi hiç konuyu değiştirmeye çalışma kim bu koskoca Seo Changbin'in oğlunu tehdit eden?"
Hyunjin dudaklarını büzüp babasına baktı. Eğer Minho denen adama karşı çıkacak biri varsa o da bir tanecik babası Seo Changbindir.
'O Minhoysa bu da Changbindir ulan' diyerek kendi kendini gaz getiren Hyunjin babasının gözlerinin içine baktı.
"Lee Minho."
~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Şarap🍷 HyunIn ✓
Fanfiction"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hor bu telaşımı" "Bekle ulan bekle geliyorum ben döndüreceğim o başını. Jisung peçetelerimi getir!" "Minho amca? Lan kaç Hyunjin kaç!" > Batuhan Kordel - Sıcak Şarap 🎧