--
"Sen nasıl böyle bir şey yaparsın Jeongin?"
Jeongin kafasını aşağı eğdi. Hyunjinlerle gittiği mangaldan sonra eve dönmüştü ve şimdi de azar işitiyordu.
"Sen nasıl bana haber vermeden mangala gidersin oğlum?"
Jeongin kafasını kaldırdı ve özür dileyen bir yüz ifadesiyle bakmaya başladı. "Amca valla bir anda karar verildi. Hyunjin Seçmelerden çıkınca babaları gidelim dediler."
Junhan kollarını önünde birleştirip çocuk gibi küserek salondaki koltuğa oturdu. Henüz ne Jisung ne de Minho eve gelmemişti.
"Amca yapma böyle lütfen."
Junhan omuz silkti. "Sen benim biricik yeğenimdin. Aslan parçamdın. Ama ben senin biricik amcan olmamışım. Mangala gitmişsin ve beni unutmuşsun. Hemde ben yarın gidecekken..."
"Ne?" Jeongin hızla amcasının yanına oturdu. "Ne demek gideceğim amca?"
Junhan küslüğünü bir kenara bırakıp küçük yeğenine baktı. "Oğlum hastaneden hasta raporu alıp okula verdim sırf yanına geleceğim diye. E raporun da sonuna geldik yarın Türkiyeye döneceğim sonra ki günde okul."
Jeongin gözleri dolu bir şekilde sarıldı Junhana. "Amca gitme ya."
Junhan, Jeonginin saçlarını okşadı. "Çok seviyorsun sanki beni."
"Seviyorum tabii o nasıl söz?"
Junhan omuz silkti. "O yüzden mi benden habersiz mangala gittin?"
Jeongin sarılmayı bırakıp amcasının ellerini tuttu. "Amca o benim planladığım bir şey değildi ki."
Junhan daha fazla uzatmak istemediğinden gülümsedi. "Tamam tamam affettim. Ama geri döndüğümde benimle de bir mangal yapacaksın."
Jeongin tekrar sarıldı. "Tabi ki yaparım."
O sırada kapı açılmış ve minicik sinirli Minho salona giriş yapmıştı. Onun peşinden de Jisung.
"Lee Jeongin?"
Jeongin babasının sesini duymasıyla arkasını döndü. Hafif sinirli babasıyla gözleri buluşunca gülümsedi. "Babacığım?"
"Hongjoong aradı. Okuldan kaçmışsın."
Jeongin ellerini önünde birleştirip dudak büzdü. "Baba evet kaçtım. Hyunjinin böyle özel bir anında ben okula gidemezdim ki. Yanında olmalıydım. Desteğe ihtiyacı vardı."
Minho sustu. Oğlunu anlıyordu ve sinirini bir kenara bırakmayı seçerek derin bir nefes alıp verdi. "Peki. Bir daha olmasın."
Jeongin, Jisung ve Junhan bu duruma şaşırdılar. Minho kızmamış, bağırmamış, sakince odasına gitmişti.
"Abi, ne oldu enişteme? Ne yedi ne içti böyle?"
Junhan şaşkınca abisine döndüğünde Jisung 'bilmiyorum' dercesine omuz silkti. "İnan bende şaşkınım."
"Amca, sende gördün değil mi? Babam az önce resmen bana okuldan kaçıp Hyunjinin yanına gittiğim için kızmadı."
Jeongin gözleri dolu dolu amcasına baktığında Junhan da aynı dolu gözleriyle kafasını aşağı yukarı salladı.
"Gördüm aslan parçam gördüm. Gözüm arkada gitmeyeceğim."
"Tch salak salak konuşma Junhan. Sanki ölüyorsun tövbe tövbe."
Jisung kardeşine kızıp kendini bir koltuğa atarak oturduğunda Jeonginin telefonu çalmıştı. Arayan Hyunjindi.
Jeongin sonuçların çıktığını düşünerek hızla açtı telefonu. "Efendim Hyunjin?"
"GEÇMİŞİM! GÜZEL GÖZLÜM GEÇMİŞİM! SEVGİLİN ARTIK PCY ENTERTAINMENT STAJYERİ!"
Hyunjinin çığlıklarını Junhan ve Jisung da duyarak gülmeye başlarken Jeongin zaten dolu olan gözlerini daha da doldurarak resmen ağlamaya başlamıştı.
"Biliyordum sevgilim. Geçeceğine tüm kalbimle inanıyordum. Tebrik ederim."
~~~~~~~~~
Şu aralar üzerimde okumak için Türkiyeye gelen junhan aptallığı var...
Ve Junhanımız gidiyor..
Bir de şey
YA bana şöyle güzel bir hyunho fici önerin de okuyayım pls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Şarap🍷 HyunIn ✓
Fanfic"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hor bu telaşımı" "Bekle ulan bekle geliyorum ben döndüreceğim o başını. Jisung peçetelerimi getir!" "Minho amca? Lan kaç Hyunjin kaç!" > Batuhan Kordel - Sıcak Şarap 🎧