--
Jeonginin uykusunu bölen telefonunun zil sesiydi. Kim olduğuna bile bakmadan açıp uykulu haliyle "hm?" dediğinde karşı taraftan gelen kıkırtıyla gözlerini açtı.
Etraf hâlâ karanlıktı. Telefonunun ekranına bakarak Hyunjinin aradığını ve saatin gece 2 olduğunu gördü.
Telefonu tekrar kulağına götürüp babalarını uyandırmamak için fısıltıyla konuşmaya başladı.
"Hyunjin? Ne oldu? Birine bir şey mi oldu?"
"Evet Jeongin oldu. Aşağıdayım iki dakika gelebilir misin?"
Jeongin endişelendi. Bu saatte ne olmuş olabilirdi? "Tamam tamam hemen geliyorum."
Jeongin telefonunu kapatıp üzerine bir hırka alıp sessiz adımlarla evden çıktı. Hyunjin soğukta üşüyen elleri cebinde bir sokak lambasının altında beklerken Jeongin hızlıca yanına gitti.
"İyi misin? Ne oldu? Babalarına mı bir şey oldu?"
Hyunjin gülümsediğinde Jeongin kaşlarını çattı. "Babalarım iyi ama ben değilim."
Jeongin bir elini Hyunjinin yanağına koydu. "Neyin var? Bu saatte ne olmuş olabilir?"
Hyunjin, Jeonginin yanağında duran elini tutup kalbinin üzerine indirdi. "Çok fena aşık olmuş olabilirim."
Jeongin gözlerini kırpıştırırken Hyunjin gülümsüyordu. Okulda Jeonginle ayrıldıktan sonra eve döndüğünde beri ne yapacağını düşünüyordu.
Önce onu izinsiz öptüğü için özür dileyip en azından aralarında ki arkadaşlığın bozulmamasını isteyecekti.
Ama sonra karar değiştirdi. Ona karşı her zaman dürüsttü ve bu sefer de dürüst olacak ve gerçek bir ilanı aşk yapacak, teklifini edecekti. Evet, buna az önce karar vermişti ve hızlıca Jeonginin kapısına gelmişti. Daha fazla ertelemek istemiyordu.
"Jeongin bak seninle tanıştığımızda beri sana olan ilgimi farketmemiş olamazsın. Sen ne kadar beni hep arkadaş olarak görsen de ben seni hep hayatımın aşkı olarak gördüm. Ben sana ciddi aşık oldum. İlk görüşte hemde. Sana çarptığım o gün sırılsıklam aşık olmuştum."
Hyunjin ellerini Jeonginin soğuktan üşüyen ama Hyunjinin söyledikleriyle ısınmaya başlayan yanaklarına yerleştirdi.
"Seni gerçekten seviyorum. Beni sevmiyorsan eğer problem değil beni sevebilmen için elimden geleni yaparım. Eğer hiç istemezsen de söz daha fazla seni böyle davranarak rahatsız etmem ama lütfen bugün yaptığın gibi benden kaçma. Benden uzaklaşmana dayanamam."
Jeongin bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu ama hiçbir şey söyleyecek hali yoktu. Hyunjinin sözleri onu kilitlemişti.
Hyunjin, Jeonginin suskunluğuyla üzülerek ellerini geri çekti. "Hiç mi şansım yok?"
Jeongin hızlıca kafasını iki yana salladı. Hyunjinin üzülmesini istemiyordu. "Var!"
Hyunjinin gözünde ki mutluluk ve heyecanı görmemek imkansızdı. Yüzüne yayılan gülümsemeyle ellerini tekrar Jeonginin yanağına çıkardı. "Yani.. Benimle çıkar mısın?"
Jeongin alt dudağını ısırarak gülerken kafasını aşağı yukarı salladı. "Çıkalım Hyunjin."
"ALLAAHH!!"
Hyunjin, Jeongini belinden tuttuğu gibi sarılıp ayaklarını yerden keserek etrafında döndürmeye başladı.
İçi içine sığmıyordu!
Jeongin bir taraftan kahkaha atarken bir yandan da durması için Hyunjinin omzuna vuruyordu.
"Hyunjin sessiz ol babamlar uyanacak."
Hyunjin durup Jeongini yere indirdiğinde ikiside gülümseyerek birbirinin gözlerine bakıyorlardı.
Burası öpüşmeleri gereken yerdi. Hadi bakalım.
"Hyunjin kaç lan eniştem geliyor!"
Junhanın camdan doğru bağırmasıyla öpüşme işi yatmıştı. Jeongin korkuyla eve baktığında amcası ve Jisung babası camdam doğru Hyunjine gitmesini söylüyorlardı.
Hyunjin de açılan evin kapısını ve elinde terlik olan Minhoyu görmesiyle gözlerini büyütüp hızlı bir hareketle Jeonginin yanağına küçük bir öpücük bırakıp Allah ne verdiyse koşmaya başladı.
"Ulan Hyunjin! Ulan Hyunjin! Dur orada yedireceğim bu terliği sana dur lan!"
~~~~~~~~
Sonunda oldular alırım bir H.O
Minho anlık👇
Yerim ulan bunu ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Şarap🍷 HyunIn ✓
Fanfic"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hor bu telaşımı" "Bekle ulan bekle geliyorum ben döndüreceğim o başını. Jisung peçetelerimi getir!" "Minho amca? Lan kaç Hyunjin kaç!" > Batuhan Kordel - Sıcak Şarap 🎧