--
"Bu dansı bana lütfeder misiniz güzel gözlü bey?"
Jeongin göz devirerek gülmüş ve sevgilisinin uzatmış olduğu ince uzun parmaklara sahip olan elini tuttu ve ayağa kalktı.
Okulun ortasında dans eden birkaç çiftin arasına karıştılar. Hyunjin, kollarını sevgilisinin ince beline sararken Jeongin de kollarını sevgilisinin boynuna dolamıştı.
Hyunjin'in uzayan saçları ensesini kapatırken Jeongin bundan oldukça memnun bir şekilde Hyunjinin ensesindeki saçlar ile oynarken sevgilisinin gözlerinin içine bakıyordu.
"Lisenin son yılının bana verdiği en güzel hediyemsin güzel gözlerine vurulduğum."
Jeongin alnını Hyunjin'in alnına dayadı. Babalarının izlediğini hatırlayınca da çekti kafasını.
Bugün mezuniyet günüydü. Liseden mezun oluyorlardı. Öğrenciler dans ederken aileleri de kenarda onları izliyorlardı.
Birazdan kep töreni olacak ve diplomalarını alarak veda edeceklerdi liseye.
"Hyunjin ya... Şaka gibi ama bitti lise."
Jeongin sanki hiç bitsin istemiyor gibiydi. Zaten ilk üç yılı iğrenç geçmişti. Son sene tatmıştı her şeyi ve bitsin istemiyordu. Hafif hafif sallanarak dans ederken Hyunjin, sevgilisinin burnuna minik bir öpücük bıraktı.
"Niye istemiyor gibisin?"
Jeongin omuz silkti. "İstemiyorum çünkü."
"Neden güzelim?"
Jeongin masum bakışlarını Hyunjinin meraklı bakışlarıyla buluşturdu. "Ya seninle fazla vakit geçiremeyeceğiz. Sen hep şirkette olacaksın ben okulda... Babamı benden daha çok göreceksin ya of. Ben de mi Idol olsam?"
Hyunjin küçük bir kahkaha ile Jeonginin belinde olan bir elini yüzüne çıkardı ve yanağını okşadı.
"Güzel gözlüm benim. Niye bunu düşünüyorsun? Hem sen değil miydin Hongjoong hocanın eşi gibi veteriner olmak isteyen? Kedi kardeşlerinin doktoru olmak istiyordun. Sonra bir de köpek sahiplenecektik birlikte. Sen bizim köpeğimizin de doktoru olacaktın. Hasta olursa hemen iyileştirecektin onu."
Jeongin dudaklarını büzdü. "Evet ama yine de seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Of Hyunjin ya. Sadece haftasonları doğru düzgün buluşabileceğiz."
Hyunjin gülümsedi ve Jeonginin alnını uzunca öpüp geri çekildi. "Bunları düşünme güzel gözlü sevgilim benim. Ayrılmadığımız sürece sıkıntı yok. Haftasonları da buluşuruz."
Jeongin kaşlarını çatarak kafasını hızla iki yana salladı ve dansı boş vererek Hyunjine sarıldı. "Ayrılmayalım asla. Ben seni çok seviyorum."
Hyunjin de kollarını sevgilisinin beline sıkıca sardı. "Bende seni çok çok çooook seviyorum."
Müzik kesildiğinde dans eden çiftler ve bizim tatlı çiftimiz kep töreni için yerlerini aldılar.
Felix elinde kamerası ile her anı çekerken oğullarının da dansından, kep törenine oradan da diplama alışlarına kadar her anı çekmişti.
Günün sonunda her şey bitmişti ve artık lise hayatlarına veda ederek ailelerinin yanlarına dönmüşlerdi.
"Oğluşum benim çok yakışıklıydın yine."
Felix oğlunu överek sarılırken Minho da oğlunu kendine çekmiş sarılmıştı.
Birbirlerini tebrik ettikten sonra Changbin cebinden çıkardığı anahtarı genç çiftin gözünün önünde salladı.
Hyunjin kaşlarını çatarak bir anahtara bir babasına baktı. "Bu ne baba?"
"Mezuniyet hediyesi."
Jeongin, Minho babasının verdiği cevapla gözlerini şaşırarak açmış ve babasına bakmıştı. "Ne hediyesi?"
Jisung gülerek oğlunun yanağını sıktı. "Anlamadın mı hâlâ? Biz babalarınız olarak size mezuniyet hediyesi aldık."
Hyunjin sevinçle babalarına baktı. "Gerçekten mi? Neyin anahtarı bu?"
Felix bundan pek memnun olmasa da gülümsedi. "Evinizin anahtarı."
Jeongin ve Hyunjin hızla birbirlerine baktı. "Evimiz mi?"
Changbin anahtarı Jeonginin eline bıraktı. "Babalarınız olarak bunun sizin için iyi olacağını düşündük ve hem şirkete yakın, hem Jeonginin gideceği üniversiteye yakın, hemde Minho ve bizim eve yakın. Tam ortada kalan müthiş bir ev bulduk Minhoyla."
Jeongin duyduklarına inanamayarak babalarına döndü. Minho çok memnun olmasa da gülümsüyordu. "Baba? Sen mi buldun evi?"
Minho gözlerini kaçırdı. "Changbin de yardım etti."
Jeongin hızla babasına sarıldı. "Baba inanamıyorum sana müthişsin gerçekten."
Hyunjin de kendi ailesine sarılırken Jisung boğazını temizledi. "Şimdi beni dinleyin."
Hepsi Jisunga baktığında Jisung Hyunjin ve Jeonginde gözlerini gezdirdi. "Ayrı eve çıktık diye havalara girmeyin bakın. Bizi sürekli arayın, ziyarete gelin. Bizi unutmayın."
Jisung yüzünü astığında Minho hızlıca eşini kolunun altına aldı ve saçlarına öpücük bıraktı.
Felix de tıpkı Jisung gibi dolu gözleri ile oğluna baktı. "Oğluşum, dışarıdan yemek yemeyin olur mu? Hatta her akşam bize gelin ben size çok güzel yemekler yaparım."
Changbin eşinin yanaklarını okşadı. "Hayatım sakin ol. Oğlumuz da gayet güzel yemek yapabiliyor."
Felix çocuk gibi omuz silkerek eşine sokuldu. Hyunjin de Jeongine sarılmak için kollarını açtığında Jeongin hızlıca sevgilisinin kolları arasına girmişti.
Minho iç çekerek eşine odaklanırken Jisung da iç çekti ve genç çifte döndü.
"Akşam 7de evde olun."
Jeongin, babasına baktı. "7 erken değil mi baba?"
Jisung kafasını sağa sola salladı. "Hayır, benim için geç bile. Beni ve babalarınızı endişelendirmeyin."
Jeongin ve Hyunjin kabul ederek kafalarını hızla aşağı yukarı salladılar. Aynı eve çıkıyorlardı ya, gerisi önemli değil.
~~~~~~~~~~
Ay bunlar çok tatlışlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Şarap🍷 HyunIn ✓
Fanfikce"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hor bu telaşımı" "Bekle ulan bekle geliyorum ben döndüreceğim o başını. Jisung peçetelerimi getir!" "Minho amca? Lan kaç Hyunjin kaç!" > Batuhan Kordel - Sıcak Şarap 🎧