--
"Jeongin'im!"
Jeongin duyduğu sesle hızla arkasını döndüğünde Hyunjinle göz göze geldiler.
Hyunjin koşup hızlıca Jeongini tek koluyla birlikte belinden tutarak hafifçe kaldırıp sıkı sıkı sarıldı. Jeongin de aniden vücutlarının çarpışmasıyla kollarını Hyunjinin boynuna doladı.
Bir kolu alçıda olduğunda tek koluyla kaldırmıştı. Nasıl yaptı diye de sormayın aşk gücü işte. Ya da... Deli gücü?
"Tanrım şükürler olsun!"
Hyunjin, Jeonginin ayaklarını yere basmasını sağladıktan sonra güzel gözlüsünün yanaklarını avuçları içine aldı.
"Nasılsın? Sıkıldın mı evde? Bensiz ne yaptın? Baban çok kızdı mı? Jeongin ben sana neden ulaşamadı-"
Jeongin gülümsediğinde Hyunjin sustu ve sadece Jeonginin gülüşünü izledi. "Hyunjin bir sakin ol. Babam telefonumu aldığı için ulaşamadın."
Hyunjin sinirle kaşlarını çattı. "Nasıl telefonunu aldı ya?"
Jeongin iç çektiğinde iki adım uzakları da bekleyen Junhan yalandan öksürükle dikkatlerini üzerine çekti.
"Gençler bölüyorum ama böyle ayak üstü konuşmayın gelin şu ilerde çok güzel bir kafe var. Oturun bol bol vakit geçirin."
Jeongin, amcasına gülümsedi. "Tamam. Hadi gidelim Hyunjin."
"Dur." Hyunjin, Jeonginin bileğini tuttu. "Bu kim? Babanın çakması gibi duruyor."
Jeongin, Hyunjinin söylediğiyle kahkaha attı. "Ayıp oluyor ama çakma falan. Şerefsiz abim benden önce doğdu diye ben niye çakma oluyorum ya?"
Junhan ciddi olmayan bir sinirle konuştuğunda Hyunjin dudaklarını ısırdı. "Aa pardon, siz benim kayınpederin kardeşisiniz demek."
Jeongin, dirseği ile Hyunjinin karnını dürttü. Şu 3 günde hiç değişmemişti.
"Aynen öyle damat. Gelin bakalım gidelim."
Junhan da Hyunjine uyup damat diyerek önden yürümeye başladığında Jeongin derin bir nefes vermişti. Hyunjin de miniğinin kulağına eğildi. "Amcanı çok sevdim."
Jeongin gözleriyle Hyunjin'i ışın kılıcından geçirdikten sonra amcasının arkasında yürümeye başladı. Hyunjin de şu kısacık 3 günde Jeongini ne kadar özlediğini bir kez daha fark etmişti.
Hyunjin de diğerlerinin peşinde koşarak kafeye girdiğinde Junhan küçük aşıkları yalnız bırakmak için ayrı bir masada oturmuştu. Hyunjin de Jeonginin yanına oturdu.
"Niye yanıma oturuyorsun? Karşıma geçsene."
Hyunjin kafasını sala sola sallayarak reddetti güzel gözlüsünü. "Çok özledim seni. Hemen yanında oturmak istiyorum. Mümkünsüne şöyle." Biraz daha Jeongine yapışarak vücutlarını birleştirdi. "Daha iyi oldu."
Jeongin yanak içlerini ısırıyordu. Tabi bunu yaparken dudakları da istemsizce öne çıkmıştı. Hyunjinin gözleri Jeonginin dudaklarına kaydığında ikisi de yutkundu.
"Merhaba efendim. İstediğiniz bir şey var mı?"
Hyunjin derin bir nefesle gözlerini kapatıp, gelen garsona şu güzel anı bozduğu için içinden bildiği tüm küfürleri saydırdıktan sonra gözlerini yavaşça açıp Jeongine baktı ve gülümsedi. "Bir şey ister misin güzel gözlüm?"
Jeongin, Hyunjinin sinirlendiğini anlamıştı. Hyunjinin aksine o, garsona içinden teşekkür etmişti. Az kalsın arkadaşıyla... Neyse.
"Şey... Ben tatlı istiyorum. Evet tatlı."
Heyecanı konuşmasına da yansımıştı. Hyunjin bu durumla gülümserken garson da gülümsedi. "Efendim bir sürü tatlı çeşitlerimiz var. Hangisini tercih edersiniz?"
Jeongin, önlerinde ki menüyü açarak tatlı çeşitlerine baktı. "Imm... Şu kurabiylerden istiyorum."
Jeongin elleriyle tavşan şeklinde olan kurabiyeleri gösterdiğinde garson elinde not kağıdına not alarak konuştu. "Çok iyi bir seçim efendim." bakışlarını Hyunjine çevirdi. "Peki siz?"
"Americano istiyorum."
"Peki efendim."
Garson yanlarından uzaklaştığında Hyunjin tekrardan kafasını Jeongine çevirdi. "Ee güzel gözlüm. Nerede kaldık?"
Jeongin boğazın temizleyerek yavaşça kafasını Hyunjine çevirdi.
"Hyunjin babam seninle görüşmememi söyledi."
Hyunjin kaşlarını çattı. Tanrı aşkına bu adam ne istiyordu bunlardan?
" Si- ah!" Hyunjin küfür edecekken Jeonginin alçılı koluna vurmasıyla acıyla inledi.
Jeongin de hızlıca pişman olup bebek bakışlarıyla Hyunjinden özür dilemeye başladı.
"Hyunjin, ben çok özür dilerim. Of aptal mıyım neyim? Nasıl dikkatsiz davranırım. Çok, çok özür dile-"
"Jeongin."
Jeongin, Hyunjinin ciddi sesiyle gözlerini Hyunjinin gözlerine çıkardı. Hyunjin fazla ciddiydi... Resmen Jeongine 'Jeongin' demişti! Ve ciddi bir sesle!!
"Hm?" Jeonginin sesi zorla çıkmıştı.
"Bana verdiğin sözü hatırlıyorsun değil mi?"
Jeongin hızlıca hatırlayarak kafasını aşağı yukarı salladı. Ve aynı anda verdiği sözü birbirlerine hatırlattılar.
"Bir saniye bile yanımdan ayrılmayacağına dair söz verdin."
"Bir saniye bile yanından ayrılmayacağıma dair söz verdim."
~~~~~~~~~~
Diğer bölüm Hyunjin birazcık(!) Minhoyu kızdıracak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Şarap🍷 HyunIn ✓
Fanfiction"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hor bu telaşımı" "Bekle ulan bekle geliyorum ben döndüreceğim o başını. Jisung peçetelerimi getir!" "Minho amca? Lan kaç Hyunjin kaç!" > Batuhan Kordel - Sıcak Şarap 🎧