VEDA

438 66 35
                                    

Kolyenin ucu...  Yüzük.  kısılmış gözlerim kolyeye odaklıyken parmaklarımı kolyeye uzattığım sırada Gece birden ince ve uzun parmaklarıyla kolyeyi kavrayıp tişörtünün altına koydu. Dalgınlığımdan sıyrılıp geriledim 'Tekrar özür dilerim' dedim titreyen sesimle. 'Avcuna ne yaptın' yumruk ellerim gevşedi. Ne diyeceğimi bilmezken dudaklarımı içe büzerek sessiz kalmayı tercih ettim. Elleri ellerimi bulduğunda anlık irkildiğimden çekmek istedim ama o bileklerimden tutup bırakmadı. Avuç içlerimi kendine çevirip parmaklarını uzattığında değince acısını hatırladığımdan dudaklarımı birbirine bastırarak yüzümü buruşturduğumda parmakları yaranın olduğu yere değmeden durdu 'Ben senin canını yakmam' kirpiklerimin altından ona bakarken  buruşturduğum yüzümü düzeltip ellerimi kendime çektim 'Niye yaptın' 'Farkında değildim' kendimde değildim, kendimde değilim. Bir şey demedi ya da muhtemelen söyleyecek kelime bulamadı. Dudakları aralandı ama konuşmasına fırsat vermeden dan diye ne dediğimi bilmeden konuştum 'Yüzük' dedim tişörtünün altından belli olan yüzüğe bakarken. Anlık afalladı sonrasında yüzü kasıldı 'Yüzük' dedi çatallaşmış sesiyle. Evet, yüzük! 'Hiçç, tanıdık gelir gibi oldu' nedense bilmiyorum ama böyle bir yüzüğü daha önce görmüş gibi anımsıyordum 'Tanıdık mı geldi nereden' gözlerim göğsünde yüzüne çevrildi, meraklı gözlerle bana bakıyordu 'Hatırlamıyorum' dememle ifadesi silindi gözlerini kaçırarak bana arkasını döndü. 'Hatırlamıyorsun' diye tekrarladı beni. O görmese de tek kaşımı kaldırarak ona baktım, o ise koltuğun üstündeki siyah kazağı başından geçirdi. Onu izlemeyi kesip yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüğümde sesiyle sıkıntılı nefes alarak arkamı döndüm 'Nereye' gördüğüm yüzüyle anlık afallayıp, bakışlarımı yatağa çevirdim. O lanet ama muhteşem anlardan biriydi.

 'Aşağı ineceğim' 'Bekle' dedi koltuktan kalkacağı sırada elimle ona dur işareti yaptım 'Ne' dedi ifadesizce suratıma bakarken 'Yaralısın dinlenmen lazım' duyduğu en saçma şeymiş gibi sesli bir nefes verdi 'Bir şey olmaz' kaşlarımı çatarak omzunu işaret ettim 'Ne demek bir şey olmaz sen yaranı görmedin tabi' gözlerimin içine sabit baktı 'Sen yara görmemişsin'  dolu olan gözlerim onun önünde akmasın diye dudaklarımı birbirine bastırdım 'Görmediğimi nereden biliyorsun' dedim titreyen sesimle. Akan göz yaşlarımı kolumla silerken konuşacak gibi oldu ama o sırada arkamdan Bora'nın neşeli sesi geldi 'Yankiiiiii uyanmışsın' sesindeki mutluluk hafifçe tebessüm etmeme neden oldu. Bora büyük bir hızla gidip Gece'nin boynuna atladı 'Yavaş lan' dedi Gece tek kolunu Bora'ya sararken. Bu halleri silikçe gülümsememe sebep olurken aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlamak istememe neden olmuştu. Çünkü benim şu yedi milyar bilmem kaç kişilik dünyada sarılacak kimsem yoktu. Hiç kimsem yoktu. Benim kimselerim toprağın altındaydı.

Gerisin geriye ayaklarım giderken duyduğum sesle gereksiz heyecanla başımı kaldırdım 'Meriç sen de gelsene' Bora tek kolunu bana doğru uzatmış eliyle gelmem için işaret ediyordu, Gece sanki onlara sarılmamı ister gibi bakıyordu. 

Bir an adım atacak gibi oldum ama kendimi durdurabildim. Onlara o an sarılmam demek, onlara daha fazla bağlanmam demekti 'Yok ben almayım' dedim halıya bakarken 'Aşağı iniyorum ben' dedim. Cevap beklemeden hızla odadan çıktım ve akan göz yaşlarımla merdivenlerden aşağı indim.

'Offf yapma Meriç' ellerimle gözlerimi silip koltuğun ucuna oturdum. İçimden kocaman hıçkırmak gelmişti. Acımı, çaresizliğimi, yalnızlığımı, kimsesizliğimi anlatmak istercesine. Ama yapmadım, yapamazdım. Titreyen dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım. Beni anlayan, anlatacağım kimse yoktu.

Sakinleşmek için nefes alışverişlerimi kontrol etmeye çalışırken arkamdan gelen sesle yavaşça başımı arkaya çevirdim 'İyi misin' Bora'nın sorusuyla gülümsemeye çalışarak başımı salladım. Gözlerini kısarak yanıma geldi 'Ağladın mı sen' gözlerimi kaçırarak titreyen sesimle konuştum 'Hayır'. Benim olduğum yere gelip iyice eğilerek yüzüme baktı 'Seni hep üzgün, ağlarken gördüğümden ağladın mı ağlamadın mı ayırt edemiyorum ama ağlamışsın güzelim mavi gözlerin kızarmış' eliyle çenemin altından tutup yüzümü yüzüne çevirdi 'Anlatmak istersen dinlerim, anlarım' ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsemeye çalıştım. Bana cevap ister gibi bakarken istemeyerek kafamı iki yana salladım 'İyiyim' dedim dolu gözlerim ve çatallaşan sesimle. Bir şey demeden birkaç saniye yüzüme baktı ve saçlarımı karıştırarak 'Peki' dedi

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin