NOT: Düzenlenmiş bölümdür ve diğer bölümler de düzenlenecektir.
🦋
Uyku ve uyanıklık arasında gidip gelirken göğsümde hissettiğim kıpırtıyla derin bir nefes alarak gözlerimi aralarken ciğerlerime dolan yağmurdan sonraki toprak kokusuyla kıpırdamam durdu.
Gece!
Tuttuğum nefesimi yavaşca verirken titreyen gözlerimi göğsüme çevirdiğimde Gece'nin güzel yüzü görüş açıma girdi.
Dün geceki pozisyonumuzu bozmamıştık; kolları belime dolalı halde kafasını yüzümü görecek şekilde göğsümün ortasına yaslamıştı bense kendimi ona göre ayarlayıp kollarımı omuzlarından vücuduna dolamıştım.
Bu uyanışım, diğer uyanışlarımdan farklıydı sanki. Hayır, sankisi yoktu. Bu uyanışım, diğer uyanışlarımdan farklıydı. Kabus görmüş halde, korkuyla sıçrayarak, kafamdaki seslerin sebep olduğu baş ağrısıyla ya da içimdeki karanlığın vermiş olduğu sıkıntıyla uyanmamıştım.
Bu sabah kabus görmeden, huzurlu bir şekilde, dingin bir kafayla, rahat bir şekilde uyanmıştım. Bu sabahımın diğer sabahlardan farklı olmasının tek nedeni Gece ile uyuyup, uyanmam olmuştu.
Bu gerçeği artık inkar etmiyordum daha doğrusu edemiyordum çünkü yorulmuştum. Bir de... Aslında gerçekleri inkar etmek istemiyordum, Gece'yi göz ardı etmek istemiyordum.O bana iyi geliyordu! O, bu dünyada bana iyi gelen tek şey'di ve benim kendimi öldürecek kadar ileri gitmeme sebep olan uğraşlarımın sebebi iyi hissetmek, iyi olmaktı.
Gece bana iyi geliyordu...
Gözlerim güzel yüzünü tavaf ederken elim irademden izinsiz yüzüne uzandığında buz gibi olmuş parmak uçlarım tenimi sızlatan sıcak teniyle buluştuğunda göğüs boşluğumdaki titreme öyle şiddetlendi ki sanki içimde deprem oldu.
Gece'ye kadar hissetmediğim bu his, ruhumdaki ölü toprağını biraz daha silkeledi, bana ruhumu hissettirdi. Kokusu, ciğerlerime dolup zihnimdeki o iç bulandıran kokuyu temizledi; ben gerçekten nefes alabildiğimi hissettim. Sıcaklığı ruhuma ince bir sızı verdi ve bu sızı öldü sandığım ruhumun canlı olduğunu bir kez daha hissettirdi....
Ben onun bana hissettirdikleri arasında kaybolmuşken, parmak uçlarım hayali çizgi çizer gibi yüzünde dolaşıyordu. İçimdeki arzuya engel olamayıp parmak uçlarımı gür kirpiklerine sürttüğümde huylandığını belli edercesine yüzünü buruşturup uykulu bir homurtu çıkararak kafasını göğsümde kaydırıp vücuduma doladığı kollarını sıkılaştırdığında nefesim kesildi sonra yüzünü boyun girintime yaslayıp aldığı derin nefes bana da titrek bir nefes aldırdı.
Kokusu ciğerlerime dolduğunda içimdeki arzuya bir kez daha engel olamayıp yüzümü saçlarına yaklaştırırken sol elim gece gibi simsiyah, yumuşacık saçlarını teğet geçiyordu. Burnumun ucu saçlarına değdiğinde gözlerimi dolduracak derin bir nefes alıp gözlerimi yumarak kokusunun bendeki etkisini hissettim.
Onun kokusu bana gerçekten nefes aldığımı, kalbimin daha önce hiç atmadığı şekilde attığını, gerçekten yaşadığımı hissettiriyordu. Onun kokusu sesleri bastırıp, karanlığa ışık tutup beni sakinleştiriyordu. Onun kokusunda ölüm yoktu onun kokusunda yaşam vardı. Onun kokusunda ölmek istemek yoktu onun kokusunda yaşamak istemek vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Fiksi Umumİntihara teşebbüs kanser gibiydi. Kanser oluştuğu yerde kalmaz etrafındaki hücreleri sara sara çoğalırdı, insanın etine yerleşirdi, içini sarardı. İntihar fikri ilk zihnimde oluşmuştu ama sonra zihnimden sıyrılıp içimi sarmıştı. İnsan kaderini kendi...