Bölüm 2

106 20 68
                                    

          HERKESE İYİ OKUMALAR :)

MEDYA:İNCİ ALTINER




    Onun mu suçuydu kendini bana sevdirip üzmek? Benim mi suçumdu onu sevip üzülmek? Hayat çok acımasız değil mi? Sen onu seversin o başkasını , senin kalbin onun için her dakika , her saniye atarken onun kalbinin başkası için atması ve senin onun için atan o kalbinin bir anda durması. Ben o kalp durmasını tam şu saniyede öyle acı bir şekilde yaşıyorum ki ne demek olduğunu şuan ne siz anlarsınız nede ben anlatabilirim. Ben içimden bunları geçirirken hala ona mal gibi aşıktım. Bana başkasını sevdiğini söyleyen dudakları , gözleri beni ona böyle bir zamanda bile kendine daha çok aşık ediyordu. Aslında hiç bir suçu olmayan İnci'ye bile o kadar sinirliydim ki bağırıp haykıra haykıra ona nasıl aşık olduğumu , neden ben ona o kadar aşıkken ve onun için her şeyi yapabilecekken o İnci'yi seçmişti , bunu sormak için gerçekten can atıyordum ama yapamazdım. Hani insan sevdiğine kıyamaz ya bende ona kıyamıyordum , bilmiyorum bu içimden geçenleri yüzüne söylesem üzülecek miydi yoksa üzülmeyecek miydi. Ya üzülürse diye söyleyemediğim onca sözü o aptal kalbime yedirmeye çalışıyorum. Şimdi her şey gerçekten bitti ve tükendi. Sinirden adını bile anmak istemediğim o kişinin yanından hiçbir şey demeden hızla ayrıldım ve o arkamdan bir kez bile bana seslenmedi. Bu kadardı Hayat ve hiç bir şeyin farkında olmayan aptal Umut'un hikayesi burada bitmişti. Eve varmıştım zili çaldım , annem kapıyı açtı ve hiç bir şey demeden direk odama çıktım. Odama çıkarken bile ağladığımı görüp bana hiç bir şey sormayan annem vardı. Gerçi Umut'ta haklıydı , ailesi tarafından bile sevilmeyen bir kızı o mu sevecekti. Sanki hissetmiş gibi İnci arıyordu. Tüm cesaretimi topladım ve aramayı açtım:

- Hayat evde meraktan çatladım , ne oldu , nasıl geçti gününüz?

- Güzeldi.

- Sadece bu mu? Güzeldi.

- Evet sadece güzeldi İnci. Ne dememi bekliyorsun. Ben ona deliler gibi aşıkken beni zerre umursamayan sadece arkadaş olduğumuz çocukla günüm o kadar güzel geçti ki mutluluktan deliriyorum dememi falan mı bekliyorsun.

- Tamam Hayat ben anladım sen şuan sinirlisin sonra konuşuruz ama sakın şunu unutma sen hayatımda gördüğüm en güzel ve sadık aşıklardan birisin. Sakın o güzel kalbini değerini bilmeyen insanlar için kırma ve üzme çünkü sen her şeyin en güzeline layıksın.

Telefon kapanmıştı ve ben , benim için böylece güzel şeyler düşünen bir insanı bir pislik yüzünden üzmüştüm. Evet  Umut tam bir pislikti , gözleri hiç bir şeyi görmeyen kör bir pislik. Aslında daha söyleyemediğim o kadar şey vardı ki ne yapacaktım , gerçekten bilmiyorum. Tek çare vardı. Her zaman olduğu gibi beni anlayan tek şeyi , şarkılarımı dinlemek ve sabah olduğunda hiç bir şey olmamış gibi okula gitmek. 

Sabah olmuştu ve ben şimdi her şeyi bir tarafa bırakıp , mutsuz yüzümü silip ,  yerine mutlu bir yüz koyacağım. Çok zor değil mi mutsuz olduğun zaman mutsuz gibi davranamayıp sanki çok mutluymuşsun gibi hayata sahte bir yüzle devam etmek? Yatağımdan hiç istemesem de kalktım ve hazırlandım. Anneme kahvaltı yapmak istemediğimi söyleyip direk arabaya binip okula gittim. Okulun içine girip sınıfın kapısına geldiğimde kendimi zor olsa da toplayıp gülen bir yüzle içeri girdim. Umut'a hiçbir şekilde selam vermeden İnci'nin yanına oturdum. Sadece İnciyle selamlaştım ve başka hiçbir şey demeye gerek kalmadan hoca geldi. Hayatımda ilk defa hocanın sınıfa gelip herkesi susturup derse başlamasına sevinmiştim. Herkes dersi bense kalbim ve aklım arasındaki savaşı dinliyorum. Kalbim onu bırakmamamı ve onu ne kadar çok sevdiğimi söylerken , aklım beni sevmeyip de başkasını seven birisi için üzülmemem gerektiğini söylüyor. Peki ben hangi tarafı dinleyeceğim? Bu sorularla ders bitti ve istemesem de İnci ve Umutla  konuşma zamanım geldi.

- Ne yaptınız bensiz?

- Valla sen olsan daha güzel olurdu ama yine de güzel bir gündü , değil mi Hayat?

- Evet , güzeldi.

'' Sen olsan daha güzel olurdu.'' işte tam bu cümle kafamın içinden binlerce kez tekrar etti. Bu cümle neden benim için değil de İnci için söylenmişti? Onla benim aramda ne fark vardı? Benden daha mı güzeldi ya da daha mı zeki? Beni değil de Umut'a onu seçtiren özellik neydi? Böyle sohbet ederek teneffüs bitti , ardından asırlar gibi süren dersler ve diğer teneffüsler. Okul boyu tüm saatleri , dakikaları hatta saniyeleri bile saydım. Ne zaman dersler bitip de eve gideceğim derken sonunda o zaman geldi ve şuanda evde yatağımda yatmış ağlıyorum. İnsan kendine diyor , neden seni önemsemeyen biri için ağlıyorsun? Neden onun için kendini üzüyorsun? Değer mi? Hayır değmez. Ama olmuyor istemsizce o yaşlar o gözlerden akıyor. Neden hayatta hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyor? Neden ona daha bir kere bile sarılamamışken ondan vazgeçmek zorunda kalıyorum? Bence bu soruların hepsi cevaplanmayı hak ediyor ama cevaplayacak kimse yok. Ben bunları düşünürken telefonuma bir mesaj geldi ve hemen telefonumu elime aldım. Tanımadığım biri mesaj atmıştı , ama neden?




BAŞROLDE HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin