Alarmımın sesiyle uyandığımda kendi içimden alarma bir ton laf ederken yavaş yavaş yataktan kalkıp hazırlanmam gerektiğini kendime hatırlatıp durdum. Banyoya doğru giderken hala gözlerim kapalıydı. Kafamı kapıya çarpmamla birlikte hissettiğim acı uyanmama fazlasıyla yardımı olmuştu. Kafamı ovuştururken suyu açtım ve yüzümü soğuk suyun altında yavaşça yıkadım. Suyu kapattıktan sonra yüzümü yavaşça kaldırdım ve aynada kendime baktım. Hala dün akşam ki kıyafetlerimle duruyordum. O an aklıma bir şey dank etti. Deniz , ben. Deniz beni öpmüştü , Deniz beni öptü , Deniz beni odama kadar taşıdı ve beni anlımdan öptü. Yaşadığım şoku hala atlatamıyorken bir de üstüne annem odama birden daldı ve banyonun kapısını sertçe açıp:
- Hadi Hayat geç kalıyorsun okula , hızlı ol.
Dedi.
Aceleyle hazırlandıktan sonra hala aklımı tamamen toparlayamasam da evden çıktım ve beni dışarıda bekleyen arabaya binip okula gitmeye başladım. Okulun önünde araba durunca hemen inip okul binasının içine girdim ve sınıfıma doğru hızlıca ilerlemeye başladım. Aklım hala karışık , kafamda bir sürü soru var , kalbim anlamadığım bir şekilde çok hızlı bir şekilde atıyor sanki yerinden çıkacakmış gibi. Vücudumda ki heyecan o kadar yüksekti ki resmen nefesim kesiliyordu. Sınıfımın kapısını tam açacakken biri içerden benle aynı hızlı kapıyı açmaya çalışınca birden kapı üstüme doğru gelince az daha düşecekken biri arkamdan beni tutunca son anda düşmekten kurtuldum. Dengemi sağlayıp beni tutan kişiyi görmek için arkamı dönünce bir yüzle dip dibe gelmem bir oldu hemen arkama doğru geri çekilecekken arkama doğru giderken yine birine çarptım. Sakarlığım gerçekten artık yetmişti. İlk çarptığım kişiye bakınca gördüğüm yüzle şaşırmama engel olamadım. Umut tam karşımda duruyordu ama bana değil arkamda kim varsa ona bakıp duruyordu. Umut arkamdaki kişiye öylece bakınca bir ara İnci zannetmiştim ama arkama dönmemle Denizle yüz yüze gelmem bir oldu. Oysa o tam tersine Umut'a bakmak yerine benim gözlerimin içine doğru bakıyordu. Benim yeşil gözlerim onun yeşil gözlerine karışıyordu. Daha demin Umut'u görünce oluşan sinirim ve şaşkınlığım yerine şuan Denizi görünce heyecan ve şaşkınlık yer aldı. Gözlerim Denizin arkasına doğru kayınca arka tarafında bizi izleyen Bir adet Toprak ve İnci vardı. İncinin şaşkın bakışları iki metre öteden bile belli oluyordu. Kafamı arkaya doğru çevirince Umut'un gözleri İnciye doğru kaydı yavaş yavaş. Tekrar önüme dönünce Denizde ki sinirli bakışlarının aynılarının Toprakta da oluştuğunu fark ettim. Gerçekten insanın içini ürpertecek derecede ki sinirli bakışlarıyla İnciye bakan Umut'a bakıyordu. Bir ara gerçekten de Umut'a acımıştım.
Gözlerim tekrardan sanki asıl gerçek sahibine döner gibi Deniz'in gözlerine doğru yola çıktı. Onun öfkeyle dolup taşan gözlerle Umut'a baktığını görünce bana bakmasını istedim. O bakışlarının yumuşamasını istedim. Daha tanışalı bir hafta bile olmamıştı ama bana öyle bir huzur veriyordu ki bunu anlata bileceğim hiç bir kelime dahi yoktu. Elimi yavaşça kaldırdım ve ters bir tepki vermemesini dileyerek elimi yavaşça koluna koydum. Donup kaldı. Öfke dolu gözleri birden heyecan ve şaşkınlıkla dolmaya başladı. Yavaş yavaş gözleri benle buluşmaya başladı. İkimizde sessiz bir şekilde birbirimize bakıyorduk. O şaşkınlıktan hiçbir tepki bile veremezken ben onun bu haline hafif bir gülümsemeyle karşılık vermiştim. Ve tam o an hocanın gelmesiyle ortam bozuldu hepimiz yerimize geçmek zorunda kaldık. Ders tarihti ve gerçekten sıkıldığım bir dersti. Uykumun da bastırmasıyla kafamı sıraya koydum. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Bom boş bir oda. Etrafı çok hafif aydınlatan loş bir ışık vardı sadece. Etrafıma baktığımda arkamda bir masa fark ettim . Masada annem ve babam çok mutlu bir şekilde yemek yiyorlardı. Bir şeyler konuşuyorlardı. Ama ne konuştuklarını asla duyamıyordum. Ne kadar seslenmeye çalışsam da sesim çıkmıyordu , beni görmüyorlardı. İçimde tam kalbimin orda bir ağrı belirdi. Birden yan tarafımda İnci ve Toprak belirdi. Onlara seslenmeye başladım yine olmamıştı. Hemen diğer yanımda Umut belirdi. O da duymadı. Sonra bir an önüme baktım ve küçük bir kız çocuğu vardı. Bu kız çocuğu bendim. Benim çocukluğumdu. Elini yavaşça kaldırdı ve arka tarafımı işaret etti. Arkama döndüğümde ise herkesin aksine bana bakan bir Deniz vardı. Sonra çocukluğumun sesini duydum ve ona döndüm yavaşça. " Seni buradan tek kurtarabilecek kişi o. O senin ruh eşin. Herkesi hayatın acılarından ve gerçek yalnızlıktan sadece ruh eşleri kurtarabilir. O görevini yerine getirdi. Seni buldu. Şimdi sıra sende onun elini tut ve hem onu hem de kendini kurtar. " Kafamı arkaya doğru çevirdim ve bana elini uzatan Denizi gördüm. " Hadi seni bekliyor." dedi çocukluğum. Ona güvenerek Denize doğru ilerlemeye başladım ve elimi onun elini tutmak için kaldırdım. Ama sonra bir şey oldu hiç beklemediğim bir şey. Birden Denizin arkasında bir uçurum belirdi ve biri onu aşağıya itti. Onu tutmak için ne kadar çabalasam da yapamadım. Ortada sadece aşağıya doğru süzülen Deniz ve benim çığlıklarım eşliğinde arka arkaya durmadan akan göz yaşlarım vardı. Sinirle kimin onu ittiğine baktığımda Umut'u gördüm. Tam bende onu itmek için bende onun üstüne doğru gidecekken uçurum ve Umut yok oldu. Sadece ben ve çocukluğum kaldık o odada. Çocukluğum bu sefer acı ve hüzün dolu bir sesle bana seslendi. " Geç kaldın Hayat. Hem onu hem de kendini kaybettin." dedi ve yok olmaya başladı. Benim çığlıklarım , bağırışlarım her şey boştu ve birden çocukluğumda yok olmasıyla o odandan bende yok oldum.
Yerimden sıçrayarak uyandığımda başımda korkuyla bana bakan Deniz vardı. Rüyanın korkusuyla birden ona sarıldım. Deniz ufak bir afallamaya uğrasa da hemen kendini toparlayarak oda bana sıkıca sarılmaya başladı. Ne ayrılıyordu ne de ben. Kulağıma doğru fısıldayarak:
- Ne gördün de seni bu kadar korkuttu.
Dedi.
- Herkes gidiyordu , yok oluyordu , tek kalıyordum. Sevdiklerim beni bırakıyordu Deniz.
Bana daha sıkı sarılmaya başladı. Saçlarımdan öptü.
- Bak ben buradayım ve seni hiç bir zaman bırakmayacağım Hayat.
Gözümden iki damla yaş aktı.
- Gidenlerin arasında sende vardın.
Dedim.
Sustu. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
- Hiçbir sebep benim seni yalnız bırakmama neden olamaz. Bak sadece bir kabustu ve geçti. Ben yanındayım , ailen yanında , İnci yanında , hepimiz seni çok seviyoruz. Sen sadece bunu bil ve gerisini boş ver. İçime az da olsa bir huzur yerleşti. Deniz bana huzur vermişti. Sınıfın kapısı açıldı ve içeri İnci ve Toprak birlikte girmişlerdi. İkisi de sırıtarak bir Toprağa baktılar , bir bana baktılar. Yavaş aynımıza doğru gelmeye başladılar. İnci birden benim ağladığımı anlayınca koşarak yanıma geldi ve elindeki suyu sıraya atarak Denizi bir hışımla sıradan itti ve yanıma oturup bana sarıldı.
- Hayat ne oldu kuzum?
- Çok önemli değil ya.
- Ne demek önemli değil ağlamışsın Hayat. Farkında mısın?
- Ya tamam İnci lütfen sonra konuşalım , lütfen.
- Tamam , sen nasıl istersen öyle olsun ama eğer bir daha ağlarsan o gözlerini oyarak çıkartır sonra yemek niyetine sana yedirtirim haberin olsun.
Yüzümde hafif bir gülümseme oluşunca İnci'de güldü. Benden ayrılıp Deniz ve Toprağa bakınca aklına bir şey gelmiş gibi masum surat ifadesini takındı ve Denize baktı.
- Yan Deniz eni birazcık , azıcık itmiş olabilirim. O yüzden kusura bakma.
- Tabi birazcık , azıcık ittin. Asla kusura bakmam sen dert etme yani.
- He tamam o zaman.
İncinin tepkisine hepimiz birden güldük ve zilin çalmasıyla yerlerimize oturduk.
Okul bitmişti ve hepimiz evlerimize dağılmıştık. Evimin önüne gelerek kapıyı bir kaç kez çaldım ama kapı açılmayınca çantamda ki anahtarımı çıkardım eve girdim.
- Anne.
- Baba.
Ses yoktu. Merak etmiştim. Telefonumu çıkarıp annemi aradım ve çaldı çaldı ama açan yoktu. Tam kapatacakken birden telefon açıldı.
- Anne neredesiniz. Sizi merak ettim.
- Hayat baban...
- Babam ne anne.
- Baban kaza geçirmiş. Şuan hastanedeyiz.
O an zaman benim için durdu. Ne karşı telefondan gelen annemin sesini duyuyordum , ne de bir ses çıkarıyordum. Donup kalmıştım. Aklımda sadece annemin son dediği kelimeler yankılanıyordu.
Baban kaza yaptı Hayat.
Baban kaza yaptı.
Kaza yaptı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞROLDE HAYAT
Teen FictionKim bilebilirdi ki bir mesajla her şeyin değişeceğini. Mutsuzlukların , göz yaşlarının , çaresizliklerin yavaş yavaş yok olacağını. Kim bilebilirdi ki onun bana aşkı en güzel haliyle yaşatacağını.