Bölüm 6

45 9 0
                                    

BU BÖLÜMÜ ÜSTTEKİ ŞARKIYLA BİRLİKTE OKURSANIZ SEVİNİRİM.BÖLÜMÜ BEĞENİP, YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN, İYİ OKUMALAR.

''Umut'a giden yol'' kimdi? Sınıftan birisimi? Okuldan mı? Mahalleden mi? Nerede görmüştü beni? Bu soruların cevabını gerçekten çok merak ediyorum ve artık onunla tanışıp tüm bu sorularımı ona sormak istiyorum. Ben bunları düşünürken düşüncelerimi dağıtan şey İnci'nin konuşmaya başlaması oldu:

- Bence okuldan birisi.

- Sınıftan biriside olabilir.

- Olabilir ama sınıftan birisi olsa bence anlardık.

- Evet ama , her ihtimali düşünmemiz gerek. Hayat sen ne düşünüyorsun?

- Ben bilmiyorum , kafam o kadar karışık ki. Aklımda bir sürü soru ve düşünce var.

Biz her türlü ihtimali düşünürken okul bitmişti bile. Okuldan çıktık ve hepimiz evimize gitmek için ayrıldık. Ben arabaya bindim ve şoför arabayı eve doğru sürmeye başladı. Kulaklığımı taktım ve telefonumdan '' Dest & Chef Bi - Kimsin? '' şarkısını açtım.

Kimsin? Nasıl geldin? Beni buldun , geri gitme.

Eve geldik. Arabadan inip eve girdim ve annemle Hatice Sultana selam verip odama çıktım. Üstümü değiştirdim ve sıcak bir duş alıp kendimi yatağıma attım. Tam o sırada telefonuma mesaj geldi. Telefonumu elime alıp mesajı açtım:

- Günün nasıl geçti?

- Kimsin sen?

- Anlamadım?

- Kimsin işte. Beni nereden gördün? Nereden tanıyorsun? Adın ne?

- Bu soruların cevabını gerçekten merak ediyor musun? Yani beni tanımaya hazır mısın?

- Eminim ''Umut'a giden yol'' . Aylardır konuştuğum birinin adını bile bilmiyorum. Beni mutlu ediyorsun ve ben beni böyle mutlu eden birini tanımak istiyorum.

- Tamam. Beni tanıyacaksın.

- Ne zaman?

- 2 gün sonra saat 8'de Karamel Kafede.

- Anlaştık , 2 gün sonra görüşürüz.

- Görüşürüz Küçük.

...

- Vay be demek meşhur ''Umut'a giden yol'' un kim olduğunu sonunda öğreneceğiz.

- Hayat sen yine de buluşmaya tek gitmesen mi?

- Neden?

- Ya sonuç olarak çocuğu tanımıyoruz , nasıl biri bilmiyoruz. O yüzden bence yanında İnci'de gelsin.

- Aslında Umut haklı Hayat. Bende geleyim senle.

- Hayır , ben tek başıma gideceğim.

- Emin misin Hayat? Ya bir şey olursa.

- Eminim. Ayrıca bir şey olacağını zannetmiyorum ama olursa ben kendimi koruyabilirim , bunu unutmayın.

Bizim konuşmamız bittiğinde teneffüste bitmişti. Ders edebiyattı ve benim de en sevdiğim ders. Dersi dikkatle dinledim. O kadar eğlenceli bir ders olmuştu ki o 40 dakikanın nasıl geçtiğini bile anlamadım.

...

Çok heyecanlıyım. ''Umut'a giden yol'' ile buluşmamıza sadece 1 saat kaldı ve ben mutluluktan ölmek üzereyim. Neredeyse hazırlanmıştım. Altıma mavi kot pantolon , üstüme askılı beyaz bir crop giydim. Sonbaharda olduğumuz için hava esiyordu , bu yüzden üstüme gri bir hırka giydim. Son olarak hafif dalgalı saçlarımı açtım ve siyah sırt çantamı aldım. Dışarı çıkmak için aşağıya indim ve anneme haber verip evden çıktım. Saat biraz geçti ama annem ve babam pek umursamadıkları için sorun yoktu. Yarım saat sonra kafeye gelmiştim. Saat tam olarak 8'di. Ben geleli yarım saat oldu ve hayla ''Umut'a giden yol'' gelmedi. 1 saat geçti , 2 saat geçti , 3 saat geçti ve 4 saat geçti. Şuan saat tam 12.00 . Kafe'nin kapanmasına rağmen ben hayla bir umutla onu bekliyorum. İstemsizce dolan gözlerimden yavaş yavaş akan göz yaşlarıma engel olamadım. Şimdi ne yapıyor muyum? Geri eve dönüyorum. Kendime o kadar sinirliyim ki , ne diye adını bile bilmediğim , bir kere bile görmediğim birine güvendim , anlamıyorum. Birde o kadar hazırlanıp mutlu mutlu buluşmaya geliyorum. Tam bir aptalım. Resmen benimle oyun oynamış ve bende nu oyuna inanıp beni kandırmasına izin verdim.

Şuan evde ağlayarak yatağımda yatıyorum. Hatice teyze gelip nasıl olduğumu sordu , İnci ve Umut ayrı ayrı arayıp buluşmanın nasıl geçtiğini sordular. Bende onlara hiçbir şey demeden daha doğrusu diyemediğimden telefonu kapattım. Bir saat boyu böyle yattım ta ki telefonuma o kişiden mesaj gelene kadar. Telefonu elime aldım ve mesaja baktım:

- Neden Umut'la geldin?

Ne saçmalıyordu bu? Ben kimseyle gitmemiştim.

- Ne saçmalıyorsun? Ben kimseyle gelmedim. Kendine bahane olarak bu yalanımı buldun? Keşke daha inandırıcı bir yalan bulsaydın.

- Yalan değil gerçek. Sen kafede oturuyordun , bende tam karşıdan karşıya geçip yanına gelecektim ki Umut'u gördüm ve geri döndüm.

- Umut'un geldiğinden haberim bile yoktu. Hem gelmişse gelmiş , ne fark eder? Gelseydin yanıma , neden saklandın?

- Kimseye görünmek istemedim.

- Neden? Kimden neyi saklıyorsun?

- Başkalarının öğrenmesi için daha erken olduğunu düşündüm.

- Erken falan değildi. Sen korkağın teki olduğun için kendine bu saçma bahaneleri bulmuşsun ve Umut ikiden gelmiş. Onun sayesinde sana daha fazla inanıp güvenmeden gerçek yüzünü gördüm.

- Hayat bak , yanlış düşünüp , yanlış şeyler söylüyorsun.

- Benim ne düşündüğüm , ne de söylediğim hiçbir şey yanlış değil ''Umut'a giden yol'' . Sen yanlışsın.

Bu son cümleydi. Benim bu mesajımdan sonra ne o yazdı , ne de ben yazdım. Bu macerada bir hayal kırıklığıyla son bulmuştu.

...

Öğle arasının bitmesine 10 dakika falan kalmıştı ve ben İnci'ye her şeyi anlatmıştım:

- Kimseye görünmek istememişmiş , daha erkenmiş. Atacağı yalana tüküreyim. Ayrıca Umut ne alaka? O niye gitmiş? Gerçi doğrumu söylüyor , yalan mı söylüyor orası da belli değil ama sen ne düşünüyorsun? 

- Bilmiyorum İnci. Ben artık hiç bir şey bilmiyorum.

- Tamam o zaman sen kendini toparla ve iyice düşün.

Öğle arası bitti ve ardından asır gibi geçen dersler ve son. Okul çıkışı gelmişti. Eve geldiğimde annem evde yoktu , büyük ihtimalle geziyordu. Odama çıktım , üstümü değiştirdim , ödevlerimi yapıp biraz test çözdüm ve yattım.

Kapı sesiyle uyandım ve saate baktım saat gece 1'e geliyordu. Bu saatte kim gelebilirdi ki? Yatağımdan kalktım. Yavaş yavaş merdivenlerden aşağıya indim , solana baktım kimse yoktu ve hemen sehpanın üzerindeki vazoyu alıp seslerin geldiği mutfağa doğru yöneldim. Mutfağın ışığını yakıp hızlıca vazoyu fırlattım. Vazo yere düşmüştü ve ben korkuyla gözümü açtığımda gördüğüm kişi ile ufak bir şok geçirdim.










BAŞROLDE HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin