Herkese merhabalar!
Maalesef ki Son Yaz hikayemiz yarım kalarak bitmek zorunda kaldı. Bu sebeple içimizde ukte kalan ve yarım kalan birçok konu kaldı. Bende elimden geldiğince, kaldığımız yerden devam etmek istiyorum. Benimle bu yolculuğu paylaşnak isteyenler için şimdiden teşekkür ederim. İyi okumalar dilerim.22 Aralık 2024
Lapa lapa yağan kar cenazedeki insanların saçlarında ufak beyaz kırıntılar bırakırken Akgün de az önce gömdüğü mezarın başında çömelmişti. Omzuna dokunan bir el ile konuşmaya başladı.
" İyi bak buraya savcım benim lanetim bu. Sevdiğim, değer verdiğim herkesi bu kara toprağa gömmek benim lanetim. "
----------------------
Ekim 2024Yağmur ile Akgün geçirdikleri gecenin ardından adeta birbirlerinden kaçıyorlardı. Yağmura göre o gece bir hata iken Akgüne göre ikisi için yeni bir başlangıçtı.
Akgün mutluluk ile çayını yudumlarken bir yandan da dün geceyi düşünüyordu. Yağmur ile tartışırken aniden olaylar gelişmişti. Yağmur'a, Kara ailesinin kendisinin ailesini olduğunu söylemişti. Artık onla barışmak istiyordu bu ayrılığa daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. Yağmurun merak ettiği bir sürü soru vardı ve Akgün artık bunların cevabını vermeye hazırdı tek bir şey hariç : Selim Kara ile Rize de işledikleri suç.
Neyseki Akgün savcının hareketlerinden şüphelenip son onda cezaevine girmekten kurtarmıştı. O itiraf hiçkimsenin eline geçmeden değitirmiş ve saklamıştı. Tabi savcı ile aralarında baya bir hararetli konuşma sonrasında nihayet onu ikna etmiş ve Selim teslim olmaktan vazgeçmişti. Bundan sonra çocuklarına kendini affettirmek ve Canan'ın gerçek katillerini bulmak için çalışacaktı.
Akgün çayından son bir yudum alırken hayatının yavaş yavaş düzelmeye başladığını düşünmüştü ancak böyle düşünmek için daha çok erkendi. Bu mutluluğunu bozacak olan telefon gelmişti. Arayan Sareydi. Babasının gözaltına alındığını söylemesi ile telefonu Sare'nin yüzüne kapatıp hemen emniyete koştu. Sarenin isminin yazdığı odayı görünce kapıyı tıklatıp içeriyi girdi ve hemen savcısının karşısına oturdu.
" Noluyor müdüre hanım babam nerede, niçin gözaltına alındı ?"
Sare gözlerini devirip eliyle sakin işareti yaparak söze girdi. " İstanbul çıkışında polis çevirmesimden kaçarken yakalandı" Aslında Sarenin söylemesi gereken bir detay daha vardı ama bunu söyleyip söylememekten tam olarak emin değildi. Savcı ile kısa bir süre bakıştıktan sonra mesajı alan Selim savcı söze girdi " Baban tek değilmiş yanında Kıymet Sancaktar da varmış. "
Akgün şaşırmış bir vaziyette karşısında ki ikiliye baktı. Kıymet sancaktar ve babasının yan yana aynı arabada ne işleri olabilirdi ki?
" Af buyur savcım. Ne alaka babam ile Kıymet Sancaktar?"
Selim savcı 'ne bileyim ben' diyerek ellerini iki yana açmıştı. Akgün aklındaki soru işaretini daha sonraya bırakarak babasının yanına gitti. Babasını parmaklıkların ardında görünce geçmiş aklına geldi. Babasının kelepçeli bir şekilde doğum gününden götürülüşü, yıllar boyunca hapishanedeki görüşleri ve tabiki de kendisinin geçirdiği günler.
Derin bir nefes alıp yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirip babasının yanına gitti. " Normalde babalar çocuklarını çıkarmaya gelir ama bizimki ters oldu sanki" Babasının sinirle ismini söylemesi üzerine dudaklarına ufak bir tebessüm kondurup üçü birlikte emniyetten çıkıp savcının arabasına bindiler. Hepsi suspustu ancak Akgünün aklını kurcalayan bir şey vardı babasıyla ilgili.
Otele geçtikleri zaman babasıyla konuşması gerekiyordu. Babasını az çok tanıyordu sorduğu sorulara kaçamak cevaplardan başka bir şey vermeyecekti. Tek isteği, zorda olsa, birbirlerini kırıp dökmeden konuşmaktı çünkü son birkaç sefer ki konuşmaları hep kırgınlıkla sonuçlanmıştı.
Babası ellerini kurulayarak banyodan çıkarken Akgün de babasının içmesi gereken ilaçlarını suyla birlikte uzatmıştı. Boş bardağı masanın üzerine koyduktan sonra babasının karşısına oturdu. " Neden bana haber vermeden gittin baba? Hadi gittin Kıymet Sancaktar'ın senin yanında ne işi var?"
Selçuk Taşkın hiddetle bakarak " Ne o lan büyüdün de hesap mı soruyorsun?! Belli ki hangimiz baba hangimiz oğul unutmuşsun. Benim sana verecek bir hesabım yok işte o kadar! "Akgün babasının bu çıkışını bekliyordu ancak bu kadar hiddetlenmesini anlayamamıştı. Onu merak ettiği için düzgünce bir soru sormuştu. Ağzını açtığı anda babası lafını yarıda kesip uyuyacağını söylemişti. Akgün de babasının bu tavırlarına içten içe sinirlenip kapıyı çarparak otelden mekana geçmek üzere yola çıktı.
Yağmur da her ne kadar dünkü olanları hata olarak görse de yinede düşünmeden edemiyordu ve düşünmek de onu mutlu ediyordu. Bir yandan Canan Restaurantta çalışırken bir yandan da sürekli kendi kendine gülüp duruyordu. Bu durum teyzesinin dikkatini de çekmişti. Her ne kadar sebebini bilmese de yeğenini böyle mutlu görmek onu da mutlu etmişti.
Yağmur tepsideki boşları mutfağa götürüp telefonunu eline aldı herhangi bir arama ya da mesaj var mı diye. Herhangi bir şey göremeyince içini bir korku saldı ya Akgün de tek gecelik bir hata olarak görüyorsa , ya tekrar onu bırakıp giderse, kalbini yeniden kırarsa? Tam bu düşüncelerle dalmışken elindeki telefon titredi. Ekranda gördüğü isimle içi bir nebzede olsa rahatlamıştı. Hemen mesajı açıp okumaya başladı.
" - Yağmur özür dilerim arayamadım sabahtan beri. Ben şimdi mekana geçiyorum eğer müsaitsen konuşalım mı biraz? "
"- Ne hakkında?"
" Bilmem. Dünden, bugünden, yarından sen neyden konuşmak istersen."
" - Tamam gelince yazarsın""- Geldim bile "
Yağmur telefonunu hızlıca arka cebine atıp aynaya baktı. Saçını ve üzerini hızlıca düzeltip restaurantan çıktı. Banklarda onu bekleyen Akgün'ün yanına gitti hızlıca. Akgün gülümseyerek 'hoş geldin' diyip elindeki papatya demetini uzattı. Yağmur hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Papatyaları kısaca bir kokladıktan sonra teşekkür edip banka oturdular.
Yağmur utançtan Akgünün yüzüne bakamayıp denizi izlerken yanındaki adam ise onu izliyordu. Akgün Yağmur'un yanında biraz olsun rahatlamıştı çünkü sabahki olaylar bir hayli canını sıkmıştı. Belli ki iki gencin de lafa girmeye niyeti yoktu derken Akgün lafa girdi.
" Sabah konuşamadık bir türlü. Babamla ilgili bir takım sorunlar oluştu da"
"İyi mi peki şimdi?" " Yani fiziki olarak bir yarası yok da bu aralar çok sık birbirimizi kırıyoruz. Başına buyruk hareketler ediyor, benden bir şeyler gizliyor. Ama bende Akgünsem eğer o sakladığı şeyleri bulacağım." " Sakin ol onu da anlamaya çalış. Senin onu böylecesine koruyup kollaman belli ki zoruna gidiyor, yediremiyor kendine. Ama sakladığı bir şey var mı yok mu onun için bir şey diyemem tek diyeceğim yardıma ihtiyacın olduğunda burdayım. "
" Burada mısın gerçekten? Artık yanımda mı olacaksın?... Bak Yağmur sen dün gece ile ilgili ne düşünüyorsun biliyorum sana göre hataydı ama bence hata falan değildi. Belkide son yıllarımın en güzel gecesiydi. İzin ver dün gece bizim için yeni bir başlangıç olsun, izin ver kendimi sana affettireyim kalbine yeniden gireyim. "Yağmur yaşlı gözlerle ne diyeceğini bilemezken kalbinin sesini dinleyip dudağına hafif bir buse kondurup geri çekildi.
" Yeni başlangıcımıza.. "
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim umarım beğenmişsinizdir. Hızlı bir giriş yaptığımın farkındayım ancak emin olun ilerleyen bölümler çok güzel olacak. Eğer sürçü lisan ettiysek affola.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere selametle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz - Gün Gece
FanfictionHepimizin canı gönülden sevdiği Son Yaz evrenimiz, kadersiz güneş çiçeğimiz maalesef ki 26 bölümle sona ermiş, aklımızda bir sürü soru işareti bırakarak veda etmek zorunda kalmıştı.. Peki ya 26.bölümde o itiraflar yapılmamış, zaman atlaması yaşanma...