B13 - Yıkılış

555 22 9
                                    

( Medya ile birlikte okumanızı tavsiye ederim.)

Kıymet Sancaktarın söylediği şeylere inanmak istemiyordu Akgün ancak elindeki ses kaydında babası kendi ağzıyla itiraf ediyordu her şeyi. Üstelik bu da yetmezmiş gibi kadının elinde Gökhan'ın kendi yazdığı notlarda vardı. Akgün büyük bir hayal kırıklığı ile hızlıca arabasına bindi. Öylece oturduğu yerde kalmıştı. Beyni tüm bunların doğruluğunu tartarken son çareyi eski evlerine gitmekte buldu. Hızlıca Çatalca taraflarındaki evlerine sürdü. Bir yandan da içinden doğru olmasın hepsi yalan olsun diye dua ediyordu ama nafile olduğunu o da biliyordu.

Saatler öğlen ikiyi geçerken Yağmur da restaurantan Akgün'ün gelmesini bekliyordu. Sabahtan beri ne arabasını görmüştü ne de kendisini. Telefonunu eline alıp Akgün'ü aramış ancak telefon çalmasına rağmen açılmamıştı. Belki Soner'in haberi vardır umuduyla bir bahaneyle çıkıp yan mekana geçti. Kolay gelsin diyerek içeri girmişti. Soner beklenmedik bir yüz görünce şaşırmıştı.

"Yağmur hoş geldin. Nasılsınız Yağmur?"
" Hoş buldum Soner. İyiyim sen nasılsın da Akgün yok mu hala ? Telefonunu da açmıyor. "
" Sabah haber vermişti bir işi varmış öğleden sonra geleceğim dedi. Merak etme ya en geç akşama doğru gelir."
" Allah Allah! Ne işi var ki acaba sana bir şey dedi mi? "

Soner Yağmur'un endişesini anlayıp ufak bir tebessüm etti.

" Bende bilmiyorum ama sakin ol. Belki de babasının yanına gitmiştir. Malum çok olmadı babasıyla ayrılalı. Eğer onunlaysa duymayıp açmaması çok normal. O yüzden sen sakin ol dediğim gibi işini halledip akşama doğru gelir."

Soner'in dedikleri biraz olsun Yağmur'un aklına yatmış, içine su serpmişti. Ancak yinede içinde anlamlandıramadığı bir his vardı. Teşekkür edip restauranta geri döndü.

Akgün, Taşkın yazan malikaneye girip hemen içi boş olan köpek kulübesinden evin anahtarını alıp kapıya gitti. Eve hızlıca girip hemen babasının çalışma odasına gitti. Babasının önemli eşyalarını sakladığı kasayı bulup hemen önünde diz çöktü. Titreyen elleri ile şifre bölümüne geldiğinde anımsamaya çalıştı. Birkaç defa babası kasaya bir şeyler koyarken gizlice bakmıştı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışırken aklına gelen şifreyi girdi. Hızlıca açılan kasanın içindeki dosyalara bakmaya başladı. Bulduğu bir banka dekontuyla adeta dünyası başına yıkılmıştı. Banka dekontunda annesi öldürdüğü için içeride infaz edilen kişiye babası tarafından annesinin ölümünden 1 hafta ve 1 gün önce yüklü miktarda para gönderilmişti. Yani bu demek oluyordu ki Kıymet Sancaktar'ın söylediği her şey doğruydu. Bu ses kaydı, not ve bu dekont...

Annesinin ölüm emrini veren babasıydı. Kalbinde öyle bir acı oluşmuştu ki elini kalbine bastırıp söküp atmak istedi. Elinde buruşturarak tuttuğu kağıt parçasını da alarak salona geçti. Kalbinde öyle bir acı oluşmuştu ki sanki aldığı nefesler boğazında takılı kalıyor kendisine yetmiyordu. Nefes almaya çalışırken burnuna annesinin yaptığı keklerin, böreklerin kokusu doldu. Damarlarında kanla birlikte büyük bir sinir dalgasında dolaştığını hissetti. Önünde duran aile resimleriyle daha fazla dayanamayıp tüm sinirini eşyalardan çıkartmaya başladı. Çünkü bu ev annesi ile son vakit geçirdikleri evdi.

Masa, sandalye, tablo... Eline geçen ne varsa hırsla söküp atıyor, paramparça ediyordu. Kalbi acıyordu, sırtındaki ihanetin yarası canını yakıyordu. Öyle bir hırsla porselen ve cam eşyaları kırmıştıki kesilen elinin farkında bile değildi. Salonu darmadağın ettikten sonra elinden yere damlayan kanları aldırmadan hızla arabasına bindi. Siniri yatışmamış aksine daha çok artmıştı. Ana yola çıkmışken ısrarla çalan telefonuna baktı arayan ismi görünce kendisine bu konuda yalan söyleyen bir diğer insan olduğunu anlamasıyla direksiyona sinirle vurdu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alıp hırsla telefonu açtı.

Son Yaz - Gün GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin