Yağmur'un şaşkınlığı giderek sinire dönüşürken Akgün de kendini açıklamaya çalışıyordu. " Yağmur şu an hem şaşkın hem de öfkelisin bana biliyorum ama lütfen açıklamama izin ver." Yağmur hışımla yerinden kalkıp telefonu sertçe banka bırakıp hızlı hızlı gitmeye başladı. Akgün de hemen arkasından Yağmur'a yetişmeye çalışıyordu ancak Yağmur o kadar hızlıydı ki hemen arabasına binip kapıları kitledi. Akgün arabanın yanına varmış, kapıyı açması için cama vuruyordu ancak nafileydi. Yağmur hızla oradan çıkıp eve doğru sürmeye başladı. Akgün ise olduğu yerde kalmış ne yapacağını düşünüyordu. Yağmur'un sinirlenmesini bekliyordu ama bağırıp çağırmasını da beklerken Yağmur hiçbir şey demeden çekip gitmişti. Bir şey demeden gitmesi hiçte iyiye alamet değildi. Derince bir of çekip telefonunu da alarak kaldığı otele geçti.
Sabahın ilk ışıkları doğarken iki gençte düşünceli bir şekilde oturuyordular. Akgün tüm gece boyunca mesaj atmış lakin Yağmur hiçbirine geri dönüş bile yapmamıştı. Yağmur odasında bir ileri bir geri volta atıp durmuştu. En sonunda oturup başını iki elinin arasına alıp sakinleşmeye çalıştı. 3 yıl boyunca kendisi ondan hiçbir haber alamaz, öldü mü kaldı mı diye merak ederken meğer Akgün onun yaptığı her şeyi dakika dakikasına biliyormuş. Kendisi onsuzlukla cezalanmışken o ise kendisini izliyormuş. Hem de Akgün'ün ta kendisi onun ellerini bırakmışken. Demek görüşmedikleri bu süre zarfında Akgün onu unutmamış hep aklında tutmuştu. Garip bir şekilde kızgınlığının yanında ufak da bir mutluluk hissetti. Hissettiği ufak bir mutluluk kırıntısı için kendine kızdı. Akgün'ün yaptığı şey özel hayatın ihlalinden başka bir şey değildi. Bunu da geçti haksızlığın, adaletsizliğin önde gideniydi. Kendisinin onun hakkında hiçbir şey bilmeden yaşarken onun kendinin yaptığı her şeyden haberdar olması... Kendine yediremediği, sinir olduğu şeyde buydu. Peki ya kim göndermişti tüm o fotoğraf ve videoları? Aklında iki seçenek vardı ya Eray ya da Ahmet veya ikisi birlikte bile olabilirdi.
Sıkıntıyla oflayarak kendini yatağa attı. Oysaki gecesinin başı ne güzeldi. Akgün ile birlikte ortalığı toparlamış, birlikte gülmüş eğlenmişlerdi. Hatta Akgün Yağmur'un hiç beklemediği bir şey bile yapmış kendisine şarkı söylemişti. O anlar aklına gelince istemsizce gülümseyip gözlerini kapatarak tekrar o anlara döndü.
Akgün sandalyeleri düzeltirken Yağmur da masaları siliyordu. Yağmur aniden Akgün'ün şarkı söylediğini duyunca işini bırakıp tamamen Akgün'e odaklandı. Bunu fark eden Akgün de gözlerini Yağmurdan ayırmadan devam etti.
"
İnanması zor ama kendimde değilim bugünlerde
Işığını sapladın gittin, karanlığıma gizlice
Korkular esir almış ruhumuzu kıskıvrak
Tutsam ellerinden yakınlaşsakKim bilir neden burada kesişti yollarımız
Belki bir gün iyileşir en derin yaralarımız
Kalbinin sesini susturmasın karanlıklar
Geceler olmasa nasıl parlar yıldızlar
Geceler olmasa nasıl parlar yıldızlar... "( İnanç Şanver - İnanması Zor)
" Akgün? Çok, çok güzeldi. Çok beğendim."
" Sesimi mi yoksa şarkının sözlerini mi? "
" Her ikiside sanırım. Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Şarkını sözleri de anlamlı ve hoşmuş. "
" Ne zaman bu şarkıyı dinlesem aklıma biz gelir. Sanki sözlerini ben sana yazmışım gibi "Yağmurda içten içe öyle düşünmüştü aslında. Zaten sözleri beğenmesinin sebebi de buydu. Adeta kendilerini anlatıyordu. Ancak Akgün öyle aniden söyleyince utanıp cevap vermek istememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz - Gün Gece
FanfictionHepimizin canı gönülden sevdiği Son Yaz evrenimiz, kadersiz güneş çiçeğimiz maalesef ki 26 bölümle sona ermiş, aklımızda bir sürü soru işareti bırakarak veda etmek zorunda kalmıştı.. Peki ya 26.bölümde o itiraflar yapılmamış, zaman atlaması yaşanma...