B2- Bir Demet Papatya

1.2K 35 4
                                    

İki gencin bu mutlu anlarının üzerinden bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında Akgün daha çok mekanla uğraşıyor,Soner ile birlikte eksikleri kapamaya çalışıyorlardı. Ve en sonunda muhteşem bir yere çevirmiş, tüm hazırlıklar tamamlanmış açılışa hazırdı.

Tabi Akgün ile Yağmurun barıştıklarını şu anlık Soner, Naz ve Eraydan başkası bilmiyordu. Şimdilik yakınlarının bilmesi her ikisi için de en iyisiydi. Evet barışmışlardı lakin hala aşamadıkları birtakım sorunlar vardı. Yağmur'un aklı sorularla doluydu. Bu sorularının artık cevapsız kalmasını istemiyordu ama Akgün tüm dikkatini Last Summer'ın açılışına vermişken onu sıkmakta istemiyordu. Daha dün gibi hatırlıyordu Çeşmede o mutfak masasında oturmuş makarnalarını yerken Akgün'ün hayali olan bu mekanı gözlerinin parlayarak anlatışını. Neyse ki artık cevaplar onun için yaklaşmıştı en azından Yağmur böyle umuyordu çünkü bu akşam Last Summer'ın açılışı vardı.

Sabahın erken saatlerinde Akgün Yağmur ile buluşup Canan Kara'nın mezarına gidip ziyaret etmek istediğini söylediğinde Yağmur'un içi bir hoş olmuştu. Bir anlığına sanki o 3 yıllık boşluk hiç olmamış, hep birlikteymişler gibi hissetti. Ufak bir tebessüm ile istediğini kabul edip ellerinde bir demet papatya ile mezarlığa gittiler. Arabayı Akgün kullanmış ve yolu Yağmur'un tarif etmesine bile izin vermemişti sanki daha önce geldiği bir yermiş gibiydi. Bu olay Yağmur'un aklında bir soru işareti daha bırakmıştı özellikle de bu sabahki konuşmalarında Akgün ona hiç ziyarete gitmediğini söylemişken.

Yağmur elindeki demeti özenle annesinin toprağının üzerine koyup toprağı okşadı. Acı bir gülümseme ile " Günaydın anneciğim, bak sana kimi getirdim? Seni görmek isteyen bir misafirin var." İkiside dolan gözleriyle birbirlerine bakarken Akgün usul adımlarla Yağmur'un karşısına geçip toprağı sulamaya başladı. İkiside duasını okuduktan sonra Yağmur annesi ile sevdiği adamı yalnız bırakmak için biraz uzaklaştı. Akgün gözlerinde biriken yaşları başparmağı ile sildi. " Affedin Canan Hanım her şey için affedin beni. Ama size söz olsun ki bir daha aynı hataları yapmayacağım. Yağmurum bana bir şans daha verdi ya onu en güzel şekilde kullanacağım. Ne olursa olsun asla bir kez daha onu yarı yolda bırakmayacağım. İçiniz rahat olsun, rahatça uyuyun.. "

Yerinden kalkıp Yağmur'un yanına gidip sevdiğine sımsıkı sarıldı. Annelerine son bir kez bakıp oradan ayrıldılar. Yolda ilerlerken Yağmur dayanamayıp aklını kurcalayan şeyi sordu " Oraya ilk gelişin değildi di mi? Gizli gizli cenazeye de geldin. " Akgün sertçe yutkunup kafa sallamaktan bir şey yapamadı artık sevdiği kızın sorularını yanıtsız bırakmak ya da yalan söylemek istemiyordu. Tekrardan sevdiğinin güvenini kazanmak istiyordu.

5 Haziran 2021

Canan'ı seven herkes cenazeydi iki kişi hariç hayatının aşkı Selim - Selim cenazenin başına katılsa da dayanamayıp cenazeden gitmişti - ve oğlu gibi gördüğü Akgün. Tabi bu buzdağının görünen kısmıydı. Nereden bilebilirlerdi ki polis tarafından her yerde aranan Akgün'ün bir ağaç arkasına gizlenerek onları izlediklerini..

Yağmur Naz'ın kolunda bir tarafta, Altay eniştesinin kolunda diğer tarafta dağılmış hüngür hüngür ağlarken Soner ile Akgün ise bir ağacın arkasına saklanmış, sevdiklerinin yıkılışını izliyorlardı. Akgün etraf polislerle çevrili olduğu için gidemiyordu çünkü polisler onu gördüğü anda koluna kelepçeyi takar doğru cezaevine yollardı ama bunun için ne yeri ne zamanıydı. Daha savcı ile birlikte alması gereken bir intikam vardı. Soner ise taşıdığı kan ve soy ismi yüzünden sevdiği kıza destek olamıyordu. Naz daha ilk dakikadan annesi gibi onu suçlamıştı. Hem de Akgün'e bir delilik daha yapmaması için sahip çıkmalıydı.

Biliyordu Akgün hiç iyi değildi ne fiziken ne de psikolojik olarak . Akgün kendi gibi değildi katil olmaktan birini öldürmekten deli gibi korkarken kendi abisini öldürmüştü bu da yetmemiş annesi gibi gördüğü kişiyi kaybetmişti.

Yağmur bayılacak gibi olduğunda Akgün her şeyi unutup sevdiği kızın yanına koşmak için öne atılırken Soner son anda tutmuştu. Bu ufak kapışmada çıkan sesler polislerin dikkatini çekmiş etrafa dağılırken Soner son anda Akgün'ü arabaya saklamıştı. " Akgün bak her şeyi mahvedeceksin kafanı çıkardığın an alır götürürler seni. Yağmur'a bir de bu acıyı mı yaşatacaksın hadi gidelim artık" Soner haklıydı ama yüreğine yediremiyordu. Sevdiği kızı o halde bırakıp gitmeyi, ailesi yerine koyduklarının yanında olamamayı. Elini sertçe kapıya vurup 'tamam' demekten başka bir şey yapamadı. Belki de geriye kalan tek iyi tarafını, kalbini de sevdiğiyle birlikte bırakıp oradan gitti.

Ekim 2024 (Günümüz)

Saatler akşam 8'i gösterirken Last Summer da ise hummalı bir çalışma vardı. İnsanların gelmesine çok az bir zaman kalmıştı bu yüzden her şeyin tam ve hazır olması için ellerinden geleni yapmış, son kontrolleri yapmışlardı. Naz da yardım için oradayken Yağmur da gelmişti elindeki çiçekleri Akgün'e uzatıp 'hayırlı olsun' dediğinde Akgün gülmeye başladı. " Hayırdır Akgün Bey neyi komik raconlarına tersse eğer ver çiçeğimi geri"
" Ya bir dur Yağmur ya hayır çok güzel. Ayrıca artık racon falan yok tamamen legalim sadece, sadece dejavu oldum. Daha öncede benzerini yaşadık bu sahnenin." Yağmur aklına gelen güzel anılarla gülümsememek için kendini zor tutuyordu ama pek de becerebildiği söylenemezdi. " Neyse ben Naz'ın yanına geçiyorum teyzem gelir şimdi görmesin bizi yan yana "demesiyle kaçarcasına gitmişti. Akgün, Yağmurun bu hallerine gülümseyemeden edememişti.

Birkaç dakika sonra Yağmur'un da dediği gibi Emel Hanım gelmiş, etrafı bir süzdükten sonra Akgün ile Soner'e 'hayırlı olsun' diyerek kızların yanına geçmişti. Emel normalde gelmeyi hiç istemiyordu ancak kızının gözündeki heyecanı görünce dayanamamıştı ayrıca Soner'in de gerçekten değişebilip o işleri bırakıp bırakamayacağını kendi gözleriyle görmek için gelmişti.

Saat ilerlemiş Last Summer adeta ağzına kadar dolmuştu. Canlı müziğinde etkisiyle herkes çok mutluydu. Çok şükür ki şu ana kadar hiçbir terslik olmamış hatta her şey beklediklerinden bile mükemmeldi. Akgün ile Yağmur ise Emelden dolayı kaçak bakışmalar dışında bir şey yapamamışlardı. Neyseki Emel hanım daha fazla durmamış eve gitmişti de Akgün de sevdiğinin yanına gidebilmişti. Tam o anda bir dans müziği çalıyordu. Akgün elini Yağmur'a uzatıp kulağına yaklaşarak " Sana bir dans borcum vardı. Şimdi bana bu dansta eşlik eder misiniz?" Yağmur gülümseyerek kabul etmiş ve birlikte dans etmeye başlamışlardı.

Yağmur, Akgün'ün her şeyi düzeltmek için çabaladığını, yaptıkları için pişman olduğunu hal ve tavırlarından rahatlıkla anlayabiliyordu. Hala tam olarak yelkenleri suya indirmiş değildi ama bu gidişle pekte uzun sürmeyecekti. Onun bu çabalarını gördükçe kıyamıyor, sımsıkı sarılıp hiç ayrılmamak istiyordu ancak önce Akgün'ün kendi aklındaki soru işaretlerini gidermesi gerekiyordu.

Saat gece yarısını geçmiş ikiye doğru ilerliyordu. Mekan boşalmış, ilk açılıştan güzel de bir hasılat elde etmişti. Sona bir tek Akgün ile Yağmur kalmıştı son toparlamaları yapmak için. Akgün her ne kadar sende Nazlar ile git ben hallederim dese de Yağmur'un içi rahat etmemiş kalıp yardım etmişti. İşleri tamamen bitirdiklerinde ikiside kendini sandalyelere attı çok yorulmuşlardı.

Biraz sonra Akgün'ün teklifi ile dışarı çıkmış sahildeki banklarda oturuyorlardı. Akgün boğazını temizleyip Yağmura döndü, sanki bir şey söylemeye hazırlanıyormuş gibi.

" Yağmur, sana söylemem gereken bir şey var. İstedim ki bunu bir başkasından ya da kendin öğrenme direk benden öğren. Belki bu şekilde beni dövme şiddetin azalır."

Yağmur kaşları çatık bir şekilde anlamaya çalışırken bakışları Akgün'ün kendisine uzattığı telefona kaydı. Ekranda bu 3 yıl içerisindeki çekilmiş olan kendisine ait fotoğraf ve videolara şaşkın şaşkın bakıyordu.


Bir bölümün daha sonuna geldik. Okuyan, oylayan ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. Mutlu pazarlar dilerim, kendinize iyi bakın..

Son Yaz - Gün GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin