B12 - Yin Yang

603 18 8
                                    

Yin Yang Felsefesi : Dengeyi tanımlayan bu sembolün Ay-Güneş, gece - gündüz gibi birçok anlamı olsada Yin Yang dendiğinde aklımıza ilk bu anlamı gelir :

"Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde bir iyilik vardır."

Sabah Akgün baş ağrısı ile gözlerini açmaya çalıştı. Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp kendine gelmeye çalışırken duyduğu tıkırtalar ile baş ağrısının izin verdiğince hızlıca kalkıp odasından çıktı. Salona geldiğinde gördüğü manzaraya şaşırmıştı. Dün geceyi hatırlamadığı için mutfağında Selim savcıyı görmeyi beklemiyordu. " Savcım?". " Oo günaydın". " Günaydın savcım da sen ne yapıyorsun?". " Kahvaltı hazırlıyorum hadi sende dikelme orada öyle git çabucak duşunu al gel. He sen dünü hatırlamıyorsun e gayet normal o kadar içmeye."

Akgün'ün kafasında yavaş yavaş bir şeyler oturmaya başlamıştı. Belli ki dün gece nasıl olduğunu hatırlamasa da savcı kendisini eve getirmişti. Bir anda aklına gelenler ile paniğe kapıldı. İnsan sarhoş olunca ne dediğini bilmezdi. Peki ya savcıya Yağmur ile olan birlikteliklerinden bahsetmişse? Gerçi öyle bir durum olsaydı şu an da savcı kendisini öldürmekle meşgul olurdu kahvaltı hazırlamak ile değil diye kendi kendine aklından geçirdi. En sonunda hatırlamak için hafızasını zorlarken duş almaya gitti.

Üzerine rahat bir şeyler giyip salona geçti bir yandan da savcısının hareketlerini gözlemliyordu herhangi bir kızgınlık belirtisi var mı diye. " Gel gel bak şanslısın bugün sana bir kıyak yapıp kuymak yaptım. Hadi soğutmadan ye de bir ağrı kesici bir şey iç sonra.". " Ellerine sağlık savcım da mahcup oluyorum sana da bu kadar uğraştın. Bu arada dün çok saçmaladım mı ben eğer saçmaladıysam gerçekten özür dilerim savcım bilerek değildi yani. ".

Selim Akgün'ün bu hallerine gülmeden edememişti. Yine tek nefes ile cümleleri ardı ardına sıralamış, karşısında ezilip bükülüyordu." Yok be oğlum her sarhoş gibiydin fazla saçmalamadın.. Bu arada sesinde güzelmiş. "

Akgün duyduklarıyla içtiği çayı boğazına kaçıp birkaç kere öksürdü. Ardından kollarını masaya yaslayıp savcısının gülen yüzüne baktı. Duyduğu utançla elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ellerini çekip yüzünü ekşiterek " Yaptım mı ben öyle bir şey? "." En azından bağıra bağıra tüm şehre duyurmadın normal bir tonla şarkıya eşlik ettin diyelim. Takma yani o kadar." Akgün utançla teşekkür etmişti. "Savcım bu arada babam nasıl ilaçlarını aldı di mi yanına?". "Aldı aldı merak etme yedeklerinide aldı. Kapıdaki güvenliği falan her şey tamam. Bu arada sana babana verdiğimiz telefonun numarasınıda vereyim oradan görüşebilirsiniz. İçini rahat tut sen, morelinide bozma hayatına bak. ". "Savcım dün senden haber bekledim baya ama bir şeyde demedin o kadar mı uzak ya götürdüğün yer?". " Baban anneni görmek istedi o yüzden.".

Akgün mutluluk ve şaşkınlık arasında kalmıştı. Çünkü babası annesi vefat ettiğinden beri ilk kez tek başına gitmişti annesinin yanına. Zaten annesi vefat ettikten 1.5 sene sonra babası tutuklanmıştı. Dışarıda olduğu bu kısa sürede de sadece Akgün'ü götürmek için gelir, dua okuyup dönerdi.

Akgün ile Selim güzelce kahvaltılarını yapmışlardı. Selim'in emniyete geçmesi gerekiyordu. Akgün kendisini yolcu edip tekrar tekrar teşekkürlerini sunuyordu.
" Bu arada ağrı kesici iç sonrada yat dinlen biraz valla adamı çok fena çarpıyor sen dinle beni. Kendine de dikkat et mümkünse de beladan uzak dur."  . "Aldım nasihatı attım cebe merak etme savcım."

Akgün Selim'i uğurladıktan sonra Soner'e ve Yağmur'a haber verip savcının dediklerini yapıp yatıp uyumuştu.

Akgün 2 saat daha uyuduktan sonra uyanmış kendisini daha dinç hissediyordu. Üzerini değiştirip Last Summer'a gitmek için yola çıkmıştı.

Son Yaz - Gün GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin