Akgün uyku sersemi bir şekilde gidip kapıyı açtığında gördüğü kişiyle gözleri kocaman oldu. Rüyada mıyım diye düşünüp birkaç kez gözlerini kapatıp açsa da karşısında ki kişi gerçekti. Şaşkınlık dolu sesiyle nihayet konuştu Akgün.
" Su?"
-----
Su, Akgün'ün şaşkın dolu halinin aksine neşeli bir sesle konuşmaya başladı. "Sürpriz!"Akgün şaşkınlığını birazda olsa üzerinden atınca 'gel buraya' diyerek eliyle kendine çağırdı ve iki kardeş birbirine sımsıkı sarıldı. Akgün kardeşinden ayrıldıktan sonra içeri davet etti. Su'nun arkasındaki 2 büyük valizi görünce sıkkınlıkla gözlerini devirdi. Su, Akgün'ün yanına geldiği zaman en fazla 1 hafta ya da 10 gün kalırdı. Bu kadar kısa bir süre için böyle büyük valize ne gerek vardı diye düşündü Akgün içinden. Valizlerin ağırlığına söylenerek içeri almıştı valizleri.
O sırada da Yağmur saçını küçük dağınık bir topuz yaparak yanlarına gelmişti. Yağmur gözleriyle Akgün'e 'kim bu' diye soruyordu. O sırada abisiyle olan konuşmalarından Yağmur'u tanıyan Su söze girmişti. " Yağmur di mi?" Yağmur kafasını sallayarak onaylarken Su çoktan elini uzatmıştı. " Merhaba Yağmur bende Su." Yağmur duyduğu isimle kim olduğunu anlayınca hızla Su' nun uzattığı eli sıktı. " Tanıştığıma çok memnun oldum Su. Kusura bakma sabah mahmurluğu üzerimde. Hoş geldin." Su gülümseyerek 'hoş buldum' diye cevap vermişti.
Akgün'ün ise yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Sevdiği kızın nihayet kardeşiyle tanışmasına çok mutlu olmuştu. Ama zamanlamadan dolayı içine bir sıkıntı çökmüştü. Daha 2 gün önce olanların etkisindeydi hala Akgün. Kendini hala toparlayamamışken böyle bir şeyi nasıl saklayabilirdi ki kardeşinden? Daha da önemlisi böyle ciddi bir ailevi konuyu kardeşinden saklamamalıydı, saklayamazdı da. Zaten Su, Akgün'ün yüzüne biraz dikkatlice baksa hemen bir terslik olduğunu anlardı. Ama bunu nasıl anlatacağını, ne zaman diyeceğini bilmiyordu Akgün. Belki kardeşi çok uzun yıllardır baba dedikleri kişiyle konuşmayıp görüşmüyor olabilirdi ama bu yine de Su'nun duyduğu zaman mahvolmayacağı anlamına gelmiyordu. Ve böyle bir zamanda kardeşini toparlayacak tek kişi kendisi olurdu. Ama bu sefer durum farklıydı bu seferkinde kendisi de dağılmıştı..
Akgün daha ilk dakikadan girdiği bu düşünce yumağından Yağmur'un koluna dokunmasıyla çıkmıştı. Yağmur az çok Akgün'ün ne düşündüğünü anlamıştı. Ufak bir tebessüm etti Yağmur Akgün'e. Daha sonrada Su'ya dönüp
" Tanıştığıma çok memnun oldum Su. Ama artık bende gideyim hem siz iki kardeş de biraz hasret giderirsiniz."
" Bende memnun oldum ama kahvaltı yaptınız mı bari kahvaltıya kalsaydın?"
" Size afiyet olsun. Teyzem daha fazla merak etmeden kaçayım ben."Yağmur ile Su sarılıp vedalaştıktan sonra Su mutfağa geçmişti Akgün de Yağmur'u yolculayacaktı. Yağmur Akgün'e sımsıkı sarılıp dudaklarına bir öpücük bıraktı. Su'yun duymaması için kısık sesle konuşuyorlardı ikili.
" Yağmur ne yapacağım ben, nasıl söylerim böyle bir şeyi Suya? Söylemem lazım saklanmaz ki böyle bir şey "
" Akgün sevgilim, sakin ol lütfen. Tabi ki de saklanmaz böyle bir şey ama kızcağız daha az önce geldi. Önce bir alışsın, seninle özlem gidersin sonra münasip bir zamanda söylersin. Ve lütfen Akgün şu an da kafanı bununla meşgul etme. Bak kız kardeşin geldi. Onunla anın tadını çıkar. Biliyorum zor ama birazcık da olsa kafandan silmeye çalış. "
" Off! Nasıl sileceğim ben Yağmur? Aklımdan çıktığı tek bir an bile yok ki.. "
Yağmur Akgün'ün asık olan suratını avuçları içine aldı. "Ben yanındayım daima sakın bunu unutma. Ama şimdi birazcık olsun bunu geriye atıp şu ana kardeşine odaklanmalısın. Şimdi gir içeriye ve kardeşin ile birlikte güzel bir kahvaltı yap. Onunla muhabbet et, vakit geçir kısacası biraz olsun Su ile birlikte nefes al kafanı dağıt. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz - Gün Gece
FanfictionHepimizin canı gönülden sevdiği Son Yaz evrenimiz, kadersiz güneş çiçeğimiz maalesef ki 26 bölümle sona ermiş, aklımızda bir sürü soru işareti bırakarak veda etmek zorunda kalmıştı.. Peki ya 26.bölümde o itiraflar yapılmamış, zaman atlaması yaşanma...