"hocam çikolata?
Olanların üzerinden tam üç hafta geçmişti. O gün kendimi dışarı atar atmaz gidip numaramı degistirmistim. C sınıfında ki öğrenciler kendilerini affettirmek için tüm gün peşimde dolanıp çikolata alıyorlardı.
Çocukların sürekli peşimde dolanması Saygıdeğer Müdür beyin dikkatini çekmiş olmalı ki huzur vermeyip yanımıza adımladı.
"Herkes sınıfa zilin sesini bir tek ben duydum galiba" sinir herif bu adamla bir süre iyi geçinmeliydim. Ya da ne müsabet sadece geçinmem yeterliydi.
"Çikolata için teşekkürler hadi sınıfınıza dersim size zaten" elinde ki çikolatayı alıp bende sınıfa yönlendim.
"Siz nereye?" dedi müdürcük. Sanane deme Doğa. İyi anlaş adamla. Çikolata yemek için maskemi çıkarıp çöpe attım. Karşısına geçtim.
"Takdir edersiniz ki azarlanmamak için erkenden sınıfa gitmeliyim. AA çok pardon formam da yok olsa da siz başka bir kulp bulurdunuz herhalde" dikkatle yüzümü inceledi.
"Kusura bakmayın ben maskeden dolayı çıkaramadım. Yoksa yeni Edebiyat öğretmeninin geleceğinden haberim vardı"
"Yanlış anlamazsanız size ufak bir tavsiye vermek istiyorum. karşınızda ki kişi her kim olursa olsun statüsüne bakmadan sorduğunuz sorunun cevabını bekleyin"
"Küçük duruyordunuz. Hala duruyorsunuz kim olsa aynı şeyi düşünürdü" birde üste çıkıyor rezil.
"Kim olsa dinlerdi. Ayrıca tutturmuşsunuz küçük diye ne küçüğü 24 yaşındayım ben"
kim kuduruyordu en son?
"Küçüksün işte" dedi ve elimdeki çikolatayı alıp yedi. "Canım çekti alırım yenisini" Çikolatamı benim çikolatamı. Neyse ki diğer teneffüs yine Kardeşi getirecekti bilmiyor ki kendi cebinden çıkıyor.
"Kalsın ayrıca sen değil siz" Buna mı takıldın gerçekten Doğa. Evet!
"Eren'in sürekli peşinde dolanmasından hoşlanmıyorum öğretmenlerle konuşmayan çocuk yanından ayrılmaz oldu. Ben bile daha az görüyorum" dudağım alayla kıvrıldı.
"Kıskandın mı?" biraz daha yaklaştı. Korona var bro maske mesafe temizlik kuralı. Şuan hiçbiri yoktu.
"Sen değil siz" dedi ve yanımdan ayrıldı. Benim sözümle beni vurmuştu alçak.
Günün son dersi çatıp gelmişti. Ders anlatasım bile kalmamıstı.
"Hocam konularda diğer sınıflardan öndeyiz dışarı çıkabilir miyiz?" Pencereden okul bahçesine baktığım zaman Çağrı Hoca öğrencileriyle voleybol oynuyordu.Çocuklarda biraz hava alsın canım asla kendimi düşünmüyorum. Son sınıflar 3. Kattaydı öğretmenler odası ikinci kattaydı karşıda ki oda ise Müdürcüğün odasıydı.
"Tamam sanırım izin almam gerekiyor" sınıftan sevinç nidaları yükselirken gülümsedim.
"Müdür yardımcısı izili Müdürden izin almalısınız hocam" anında izin verdiğime pişman olmuştum. Hadi Doğa'cım Müdür seni bekler.
"Tamam. Ses istemiyorum gelene kadar"
Sınıftan çıktığım da lavaboya girmem gerektiğini fark ettim. İşimi halledip elimi yıkadım.
Müdürün kapısının önüne geldiğimde bir hışımla kapıdan çıktı. Sinirden köpürüyordu. Sıyırmış
Arkasından seslendim "Müdür Bey" zahmet edip dönmemişti bile pis herif "Hocam sesimi duymuyor musunuz?" Hızlanıp önüne geçtim.
Sanırım bu iyi bir fikir olmamıştı . Keşke eyleme dökmeseydim, Çünkü öldürecekmiş gibi bakıyordu. "Ne vardı?"
"Çocukları bahçeye çıkarmamda bir sorun var mı?" Yoktur herhalde niye olsun değil mi?
"Çıkabilirsiniz" dedi. Evet şimdi gitmeliydim yoksa boğazıma sarılacaktı.
"Sağolun. Siz iyi misiniz?" En son gidiyordun Doğa. İnsanın başına ne geliyorsa meraktan geliyordu
"İyiyim neden sordunuz?" Lan neden olacak az önce yüzüme bakmayıp çekip gittin yaa
"Hiç neyse ben çocukları cıkarayım" deyip arkamı döndüm.Kısık bir ses tonuyla ama özellikle bana duyuracak şekilde konuştu.
"Çık, çık ki gözüm görmesin seni"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDÜR
General Fiction"Hocam biz numaraları sallıyorduk Eren salağı farkında olmadan Abisinin numarasını söylemiş" Benim telefonumdan?!! "Eren" dedim bana baktı "Efendim hocam" "Abin?" İçimde nedense çok kötü bir his vardı bu işin sonunda Cafer bez getirecekti galiba "...