43.Bölüm | VII

703 70 123
                                    

Kelly Clarkson - Lea Michele (Glee Cover)

Cry

*

"Teşekkür ederim, Bayan Weasley. Fakat çay yerine kahve tercih ederim. Böylece haber beklemek için daha çok nöbette kalabilirim." Bayan Weasley elini havada salladı. "Nöbeti boşver canım. Ben zaten uyuyamıyorum. Başkalarını da zor duruma düşürmeye gerek yok. Çayını iç. Sonra odanda iyi bir uyku çek. Yeterince yardımcı oldun." Violet'e gülümsedi, saçlarını okşadı. "Fazla kabarmışlar. Onları örmemi ister misin? Böylece uyurken seni rahatsız etmezler."

"Mühim değil, Bayan Weasley. Her an St. Mungo'dan bildiri gelebilir. Hepimiz beklemeliyiz, bu yüzden uyuyamam. Beklerken saçım daha da çok dağılacağı için örmeniz de yersiz kalır. Lütfen kendinizi yormayın." Bir bardak çay alıp yemek odasındaki yerine, ikizlerin arasına, yöneldi. Molly, arkasından, "Ne kadar da kibar bir çocuk. Çok iyi çok..." diye kendi kendine söylenirken oturdu ve başını ellerine dayadı.

Çayından bir yudum alıp Fred'e uzattı. Hiç uyumamıştı, elinde olsa gözlerini bile kırpmayacaktı. Uyumasına gerek yoktu evet ama bu soğukta en azından içini ısıtmalıydı. "İstemiyorum, içmeyeceğim."

"Freddie, lütfen. Geldiğimizden beri saatler geçti ama sen su bile içmedin." Karargaha çok erken bir saatte geldiklerinde onları Sirius karşılamıştı. Onları odalarına yerleştirmiş, ikramlar vermiş, Harry ile durumu konuşmuştu. Bir daha da görünmemişti. Sanırım Arthur'un durumunu daha çabuk öğrenmek için yollar arıyordu. "İstemiyorum dedim Violet."

"Sadece bir yudum?" Kaşlarını masumca kaldırarak elindeki bardağı tekrar uzattı. "Benim için?" Fred onun yüzüne baktı. Vazgeçmeyeceğini anladığında ise iç çekip bardağı alıp kafasına dikti. Oysaki amacı küçük bir yudum içmekti. Violet ellerini çırptı. "Yani çayı George ile aranda paylaştırmayı düşünüyordum ama... biliyordum işte susadığını ben demiştim." George'a döndü. "Hemen geleceğim. Seni gözümden kaçırdım sanma."

"Hope'u getirmeyeceksen boşuna gitme." Violet yine de kalktı. Elbette kalkıp Hogwarts'a gidemezdi ya, çay getirecekti sadece. George sadece Noel tatilinden önceki randevusu için üzülmüştü ve bunu belli ediyordu. Fazlasıyla. Violet bunun babasına olan endişesini saklamanın George yolu olduğunu düşünüyordu.

Elinde başka bir çayla yanlarına geldiklerinde George bardağı aldı. "Ne çayı bu?"

"Zambak, sinirleri yatıştırmak için."

"Zambak şişlikleri indirmek için değil miydi?" Fred'in kafasına vurdu. "Hayır o lavanta."

"Longbottom burada olsa ona sorardık. Sen hiçbir şey bilmiyorsun." Bu seferde George'un kafasına vurdu. "Çayın içinde şaka ilacı falan yoktu. Yüzünüz sirke satarken birden böyle cıvıldayamazsınız."

Fred güldü kolunu Violet'e doladı. "Ee, ne diyorduk patlıcan?" Moody'nin, Violet'e sesleniş şekline gönderme yaparak. "Sen cıvıttırdın diyorduk."

Öğleden sonraya yakın Hermione ve Draco, tatil için eve geldiler. Hala St.Mungo'dan haber gelmediğini öğrendikleri zaman Hermione direkt eleştirmeye başlamıştı. Bu olay için Bakanlığın yönetimini suçlamayı nasıl başardığını kimse anlamamıştı ama o yapmıştı işte. "Bunlar da bozdu iyice. İnanmadıkları yetmiyormuş gibi bilgilendirmeyi de doğru düzgün yapamıyorlar. Yaralanan kişi çalışanları birde-"

"Bir mektup geldi." Sirius içeri girdi. Elinde siyah bir zarf tutuyordu. "Üzgünüm çocuklar hastaneden değil. Malfoy, bu senin için. Kuzenimden."

Violet BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin