hissin vücudunda bıraktığı etki yeni ve tazeydi.gözlerini kapatıyordu ve birkaç saniyeliğine dün gecenin anıları aklına doluyordu. aniden dudaklarını kanatırcasına dişlerken aklından neler geçiyordu, biliyordu. parfümünün kokusu hâlâ burnundaydı sanki, parmaklarının arasından geçip bir rüzgar esintisi gibi tenine değen saç tutamları da aklındaydı. elinin altında hissettiği yumuşacık, beyaz teni bu kadar net hatırlaması ise akıl işi değildi.
etkilenmişti.
beomgyu çok fena etkilenmişti.
saçlarını dağıtıp yüzünü her hatırladığında sertçe ovuşturmasına sebep olan histen etkilenmişti. ve onu korkutan bu değildi, daha da kötüsüydü. o da şuydu: pişman değildi. sanki dönse bir gün öncesine, onunla yakınlığını paylaşan çocukla paylaşsa yine o anı, pişman olmazdı dudaklarına tekrardan dudaklarını bastırmaktan. karnında bir ağrı vardı. eğilip iki büklüm olmasına sebep oluyor, ellerini koyacak yer bulmasına engel oluyordu. beomgyu bedeninin tepkilerine engel olamıyordu.
oğlanın telefonunun çaldığı an geldi aklına. kazağının altından beline dokunan buz gibi ellerden biri çekilip beomgyu'nun ona nefes nefese baktığı anlardan birinde telefonuna uzanmıştı. bedenleri birbirine yaslanmışken beomgyu telefonun ekranındaki ismi görünce beyninden vurulmuşa dönmüştü. taehyun, beomgyu'nun ıslaklığını paylaştığı dudaklarını yalayıp çocuğa dönmüştü. sonrasında onu sabitleyen diğer eli de bedeninden ayrılıp çocuğu bıraktığında beomgyu düştüğü boşluğu hatırlıyordu. ryujin...
aramayı cevaplarken arkasını dönmüş ve durmamıştı. odadan çıkarken ise tek bir kelime bile etmemişti. beomgyu pişman değildi, ama içindeki hayal kırıklığı hissine de dur diyemiyordu. daha birkaç saniye önce öpüşürlerken telefonundan gelen aramayı cevaplayıp o hâlâ nefes nefeseyken onu bırakıp gitmesi ne kadar adildi? hem de tek bir şey bile söylemeden. beomgyu tarif edemezdi, sadece içi sıkılıyordu işte. düşünmek istemiyordu.
odadan çıkmış mutfaktaki masada gergin gergin otururken bir eli yanağına yaslanmıştı. bu buradaki son günüydü. hâlâ hayal gibi geliyordu. tezgahı temizlerken ona arkası dönük olan min seo'ya seslendi. "bugün gidiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm sendromu • taegyu
Fanfictionkang taehyun'un babasının choi beomgyu'nun babasıyla dertleri vardı. • tamamlandı