dreams make you weak

2K 212 304
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

01

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

01.02.2022

beomgyu iyileşti, bacağındaki yara kapandı. önce bedenindeki izlerden kurtuldu. ardından da daha sağlıklı görünmeye başladı. ilk defa içten bir şekilde kahkaha attığı anda fark etti.

hepsi o yanında diyeydi ve de iyileşmişti.

günler hızlıca geçti. flash gelmişti. kendisinin duş aldığı anlardan birinde soobin taehyun'un evine uğrayıp tavşanı bırakmıştı ve taehyun'dan öğrendiğine göre ha joon'un bu evden haberi yoktu. günlerdir kendisini sakladığı, şimdiden kendisine aitmiş gibi hissettiren o ev gizli sığınak gibi bir şey miydi yani onlar için?

ev.

bugüne kadar hiçbir yer tam olarak ona ev gibi hissettirmemişti. ayakkabılarla girilen şato gibi büyük, onlarca odası olan lüks yer, kitaplarda okuduğu ev denen yerin sıcaklığını taşımıyordu. yüzlerce insanın geçip gittiği bir otel gibiydi. ama şimdi kaldığı eve bakarken anlıyordu. evin anlamı yıllarca arkasına sığınıp anlamlar yüklediği bir kalıptan ibaret değildi. klişeydi ama insanlardı. yanında rahat hissettiği, kendisi olabildiğini hissettiği; omzuna yasladığında başını, rahatlıkta nefes alabildiği alanlardı.

"seo jun," dedi ayaklarını taehyun'un tatlı dekore edilmiş evinin salonunda, hemen ortada duran masanın üzerine yaslamışken. dizlerinin üstünde kapağı açık bir laptop vardı. "park seo jun, annesi koreli babası amerikan. 38 yaşında ve chicago'da doğmuş, anadili ingilizce. fabrikatör. sicili hayran olunacak derecede temiz. basit bir trafik cezası bile yok." taehyun mutfakta kahve yapıyordu, dışarıda yağmur yağarken beomgyu onun salonunda oturmuş, minik tavşanı karnının üzerinde dinlenirken oğlanın bilgisayarını karıştırıyordu. "melez yani, mavi gözlerinden tahmin etmiştim."

"bu olayın arkasında o yok," dedi taehyun arkasını dönmeden kendinden emin bir sesle. beomgyu gözlerini bilgisayardan çekmeden onu dinlemeye devam etti. "şehrin dışına yakın tüm benzin istasyonlarının kameralarını incelettim, hiçbir şey anormal görünmüyor. belki de bu bir cinayet değildi."

"annemin ölümü bir cinayetti taehyun, buna eminim."

"olayın dağın başında gelişmesi işimize gelmiyor. tanık yok, kamera görüntüsü yok, delil yok. onunla beraber olan kişi de sağ çıkmamış arabadan."

stockholm sendromu • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin