Oyun Bitmedi

50 2 0
                                    

Sabah her zamanki sıradanlığımla alarmın sesiyle gözlerimi tavana diktim ve alarmı susturdum.
Okula gitmemeyi ne kadar düşünsemde devamsızlık 10 gündü ve saymasamda benim şimdi neredeyse 4 gün filan olmuştu. Ne kadar istemesemde gitmeliydim. Bu sene benim için önemliydi. Ve annem için.. Annem ve ben için geleceğim için herşeyi bırakıp çalışmam gerekiyordu.
Bora için daha çok okulu asmayı düşünmediğimden kalkıp tuvalete gittim. Annem ortalıkta gözükmüyordu ve kahvaltıda yoktu.

Banyoya girdiğimde aynadaki yansımama baktım. Korkunç görünüyordum. Göz damarlarım kıpkırmızıydı ve pörtlemişlerdi. Aynı zamanda gözlerimin altıda şişmişti.
Yüzümü yıkayıp banyodan çıktım ve dolabımın önüne geçtim.
Elbise giymeyi seven biri değildim. O yüzden çok fazla elbisem yoktu ve ben okula hemde o okula giderken asla elbise giymezdim.
Altıma mavi bir kot pantlon geçirip üzerimede gök mavisi gömleğimi giydim. Biraz makyaj yaptıktan sonra saçlarımı açtım. Dalgalar halinde belime kalçama inen saçlarım. Çokda fena gözükmüyordu. Saçlarımıda taradıktan sonra mutfağa gittim ve ayaküstü birşeyler atıştırdım. Beyaz converselerimi giyip evden çıktım.

Okula girdiğimde Bora ve arkadaşları dışarıda oturuyorlardı. Bora sigara içiyordu beni gördüğünde ayağa kalktı ama arkadaşına bakıp geri oturdu ve beni izlemeye devam etti. Bense ona göz ucuyla bakıyordum. Onu hiç umursamadan sınıfa girdim. Gülizar telefonuyla uğraşıyordu. Didem ve Serpil'de gözükmüyordu.  Gülizar'ın yanına gidip oturduğumda bana baktı. Ve güldü.
"Günaydın esmer." deyip beni öptü. Tepkisine şaşırsamda bende onu öperek karşılık verdim.
"Günaydın. Annen gelicek mi?" diye sorduğumda tekrardan bana baktı.
"Annem mi? Annem niye gelsin ki? Dediğinde unuttuğunu anladım.
"Gülizar ben unutmadım sen unuttun mu müdür velini çağırmıştı. Hatırlasana aptal hemen ara anneni bak..." bu tepkime gülünce kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
"Ben sabah okula erken geldim ve müdürün yanına gittim. Yalvardım yakardım sonunda affetti veliye gerek kalmadı. Müdürümüzün taş görüntüsünün altında yumuşacık bir adam var aslında."

"Demek o yüzden sabah sabah bu kadar mutlusun." dediğimde bir kez daha güldü.

"O yüzden birde..." deyip sustuğunda kafamla devam etmesini işaret ettim.
"Birde dün gece Facebook'dan bir  çocukla tanıştım. Çok yakışıklı Simay telefon numaramı istedi bende verdim. Şimdide mesajlaşıyoruz. Bugün okul çıkışına gelicek." deyip elindeki telefonu gözüme soktu.
Bir an ciddi olup olmadığını sorgulamak için ona baktım. Gayet ciddi görünüyordu. Sınıf dolarken
"Böyle hiç görmediğin sanalda tanıştığın insanlara güvenmemelisin ya katilse ya sapıksa ya sana birşey yaparsa nasıl böyle güvenebilirsin." dediğimde sesimde öfkeyi fark etmiş olacak ki sakin olmamı söyledi.

"Bak Simay doğru söylüyorsun. Ama belkide öyle değildir belki gerçekten güvenebileceğim birisidir ben artık güvenmek istiyorum." dediğinde üzüldüğünü farkettim ve kaşlarımı düzeltip ona sarıldım.

"Ama sanaldakilere güvenmememelisin."

"Deneyip göreceğiz."

"Off sen bilirsin." dediğimde öptü ve kapıda Bora göründü hocayla beraber içeri girdiğinde ona bakmıyordum bile. Umrumda değildi artık.
Hoca "ödev vereceğim." diye söze başladığında dikkatimi hocaya verdim. Tarih ödevleri zor oluyordu.
"İkili çalışmalar yapacaksınız herkese konu vereceğim ve belirlediğimiz gün getireceksiniz. Tek çalışmak yok ikili çalışacaksınız çünkü ödev ona göre hazırlandı." dediğinde pür dikkat onu dinliyordum.
Tarih hocamız iyi bir hocaydı ama sertti sınıftakiler onu görünce susardı. Diğer derslere göre daha iyi ders işlerdik. Tarih dersini pek sevmesemde idare ediyordum.
"Şimdi gurupları belirleyeceğiz. Erkekli kızlı olacak çünkü kız kıza ya da erkek erkeğe olduğunuzda makara yapıyorsunuz hele erkekler." dediğinde gözlüğünün üstünden bize baktı.
Bora'yla olmamak için dua ederken
"Simay ve Eymen" sesini duydum. Rahat bir nefes çekerken arkama baktım. Eymen'le şu ana kadar hiç muhabbetim olmamıştı. Ama iyi çocuktu.
Beyaz teni ve siyah saçları bir bütünü oluşturuyordu. Sırıtarak bana bakarken bende hafifce tebessüm edip önüme döndüm.
"Simay ve Eymen... Imm... Romea ve Juliet dönemini araştırsın. Resimleri çıktı olucak ama yazıları kendiniz yazıyorsunuz. Ayrıca kurşun kalem yok. Kartona yada A-4 kağıdına yazmak size kalmış." dediğinde Hoca'ya tebessüm ettim
Bora'nın sesi gelince ona döndüm.
"Hocam en başından beri Romea ve Juliet dönemini istiyordum. Eymen zaten anlamaz Simay ve ben yaparız ödevi." deyince itiraz ettim.
"Hocam Eymen'le iyi bir çift olacağımıza inanıyorum. Ayrıca herkes çalışırsa yapar ben ve Eymen çok çalışacağız." deyip Eymen'e hiç bakmadan devam ettim. Hiç itiraz etmiyordu. Soğuk bir çocuktu fazla sesini duymamıştım. Ama hocalar tarafından çok azarlanırdı.
Hoca beni dinleyip Bora'ya döndü
"İsimleri ve konuları yazdım artık Bora başka bir konu vereceğiz sana." deyince gülümsedim.
Hocaya bir ara teşekkür etmeyi aklımın bir kenarına not ettim.
Bora bana bakmadan öfkeyle Eymen'e bakınca bende Eymen'e baktım. Önünde bir kağıtla ilgileniyordu. Bora bakışlarını bana çevirince bende ona baktım. Sinirli görünüyordu.
Umrumda değildi.
Sanki ona kızdıkça sevgim daha da artıyordu. Bora bana iyi geliyordu. Ama böyle olmaması lazımdı. Onu unutup aşkımı içimde yaşayıp bitirmem gerekiyordu. O bana göre bir çocuk değildi.

Gruplandırma bittiğinde zil çaldı kulaklığımı takıp Cem Adrian- ben seni çok sevdim
Açıp sıraya yattım ve gözlerimi kapattım.

Kulaklık kulağımdan çekilince öfkeyle elin sahibine baktım
Bora?
Bunu beklemediğim için afallamıştım. Sınıf boştu.
"Nerdeler?"
"Dersimiz müzik. Müzik sınıfına gittiler." dediğinde çantamı ve telefonumu alıp ayağa kalktım
Kolumu sertçe kavrayınca öfkeyle ona döndüm.
"Ne?" diye bağırdım.

"Anlat artık."
"Ne diyorsun be?"
"Dün orada ne işin vardı." gülerek ona baktım ve biraz daha yaklaşıp dudaklarımı kulağına götürdüm.
"Bundan sanane?" diye fısıldadım.
"Orası sana göre bir yer değil Simay muhtemelen biri aradı ve sana benim orada olduğumu söyledi kim lan o kim?" diye bağırdığında hiç istifimi bozmadan ona baktım.
"Bu kadar çok mu merak ediyorsun?" dediğimde daha da öfkelenmiş gibiydi.
"Evet" dedi dişlerinin arasından.
"Dün seni hayal ederek eve gittim. Seni hayal ederek yapabildiğim kadar ders çalıştım. Sonra telefonuma mesaj geldi. A-a acaba kim? " telefonumdaki mesajı çıkartıp ona okuttum. "Sonra meraklı Simay merakına engel olamayıp oraya gitti. Lanet olasıca keşke gitmeseydim. Keşke beni kandırmana müsaade etseydim" dediğimde pür dikkat beni izliyordu.
"Kim sana ne dedi Simay"

Olayları ona anlattığımda şaşırmamış gibi bir ifadesi vardı. Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi. Olayı anlatırken gözlerimden damlayanlara engel olamamıştım.
"Yalan olduğunu söyle bunun olmadığını söyle" dediğimde sesim fısıltı gibi çıkmıştı. O ise bana cevap vermiyor öylece bakıyordu
"Doğru değil mi? Doğru. Gencecik kızların hayatını mahfeden adi pisliğin tekisin." deyip yumruğumu omzuna geçirdim. İfadesiz bir suratla bana bakıyordu. Konuşmuyordu.
Pişman gibi
Ağlayarak ona vurmaya devam ediyordum.
"Ben nasıl dayanıcam sensizliğe" dedim vurmayı kesip.
"Konuş lan konuş nasıl yaşıycam bunla" diye bağırdım.
"Sana bekaretimi vermeyeceğim. Tuzağına düşmeyeceğim." diye deli gibi bağırıyordum.
Ki bir anda bana sarılmasıyla afalladım.
"Yapma. Amacım bu değil." dediğinde onu itmeye çalışıyordum.
"Tam olarakda bu anladın mı bu adi pisliğin önde gidenisin." deyip bir tane daha vurdum.
"Dinle beni dinle" diye bağırdığında burnumu çekerek ona baktım.
"Evet lanet olasıca amacım buydu. Bekaretini alıp seni bir kenara fırlatıp sonrada ortalardan kaybolucaktım tamam mı ama sonra değişti. Sen... Senin yüzünden.. İlk kez..." dediğinde ona bakıyordum.
"Sus artık bana yalan söyleme. Daha kaç kez vurabilirsin. Öldürdün işte beni. Oyun bitti. Bora. Git." dediğimde bana sarıldı.
"Hayır hayır hayır. Değiştim diyorum lanet olasıca değiştim anla beni. Sen... Beni değiştirdin." dediğinde çırpınmayı bırakmıştım. Ama sarılışına karşılık vermedim. Yanağımdan öpüp kulağıma yaklaştı.

"Oyun bitmedi. Bitemez."

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin