Muamele

40 0 0
                                    

"Hadi Simay kalk artık off"

Yaklaşık on beş dakikadır Tuğçe yanımda zırlıyordu.
"Ya gitsene uyuyacağım ben"
Yorganı üzerimden çekti. Ve beni kolumdan tutup kaldırmaya çalıştı.
İşte.. En nefret ettiğim şey. Yorganın üzerimden çekilmesi...
Sinirle yattığım yerden doğrulup Tuğçe'nin kafasına yattığım yastığı geçirdim.
Oda kanepedeki kırlenti kafama geçirince kahkaha attım.
Oda gülüyordu.
Yirmi gündür ilk defa bu denli mutluydum. İlk defa bu denli kuvvetli kahkaha atıyordum.
Yastık savaşımızı bitirdikten sonra ikimizde nefes nefese kalmış kendimizi yatağa atmıştık. Ama hala gülüyorduk.
Tuğçe hışımla yattığı yerden doğruldu.
"Kızım kalk hadi ya dışarı çıkıyoruz" diye sızlandı.
Ama ben onunla dışarı çıkmak istemiyordum.
Tuğçe fazlasıyla kararlı görünüyordu.
Yok üzgünmüşüm. Temiz havaya ihtiyacım varmış falan filan.
Tuğçe kafama bir yastık daha indirince sızlanarak yerimden kalktım.
Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki yansımama baktım.
Son iki gündür biraz toparlanmıştım. En azından daha az ağlıyor yemek yiyordum.
Ama çok uyuyordum bu aralar.
Gözlerimin altı şişmiş göz damarlarım belirginleşmişti.
Kendime biraz daha baktıktan sonra banyodan çıktım.
Tuğçe dolabımın önüne geçmiş birşeyler kurcalıyordu.
Onu umursamadan yatağımdaki telefonumu elime aldım.
Amacım saate bakmaktı ama bir arama görünce uyuşuk hareketlerle arayan kişiye baktım.
Eymen.
Neden hiç şaşırmamıştım acaba?
Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdikten sonra Tuğçe'ye döndüm.
Sade beyaz çok fazla kısa olmayan göğüs kısmında siyah şekiller olan bir elbiseyi eline almış bakıyordu.
Elbiseyi bana attıktan sonra tekrar dolabıma döndü.
Bende elbiseyi inceledikten sonra rahmetli babaannemin hediyesi olduğunu farketmiştim. Şuana kadar hiç giymemiştim. Ama güzel bir elbise olduğunu hatta dolabımda olduğunu bile yeni farkediyordum
Elbise giymeyi pek sevmesemde bunu beğenmiştim.
Tek sorun vardı ,askılıydı.
Ama hava güneşli görünüyordu. Bu yüzden sorun etmemiştim.
Beyaz üzerinde siyah kurdeleri olan babetlerimide tam kafama isabet ettirdikten sonra dolabı kapattı ve makyaj malzemelerimin olduğu bölüme yöneldi.
Üzerimdekileri çıkarıp elbiseyi giydim. Babetlerimide ayağıma geçirdikten sonra aynada kendime baktım. Çocuk gibi görünüyordum.
Masum küçük bir kız çocuğu...
Tuğçe elimden tutup beni sandalyeye oturttu ve gözaltlarıma kapatıcı sürdü.
Ardından kirpiklerime o rimel denilen şeyi sürdü ve gözkalemi çekti. Tüm suratıma pudra gibi birşey sürdü ve yanaklarımı hafif kırmızılaştırdı.
Eyeliner çektikten sonra dudaklarıma bakıp güldü.
Rujdan nefret ettiğimi biliyordu.
Sürdürmeyede niyetim yoktu.
Açık pembe rujumu alıp kapağını açtı.
"Ruj sürmek istemiyorum bu kadar yeterli" deyip oturduğum yerden kalkmaya çalıştım. Ama beni sertçe tutup geri oturttu.
Ve ruju dudaklarıma sürmeye başladı.
"Eğer silersen seni balkondan aşşağı sallandırırım" bu tepkisine gülerken aynadan kendime bakıyordum. Güzel olmuştum.
Minik siyah çantamıda aldıktan sonra odadan çıktık.
Saat beş olmuştu. Ve ben bu saate kadar uyumuştum. Dörtten beri Tuğçe beni zorla kaldırmaya çalışıyordu.
Beni bir arkadaşıyla tanıştırmak istiyormuş.
Bora olayını Tuğçe'ye anlatmıştım. Sürekli yanımda olmaya çalışmıştı.
Didem, Gülizar ve Serpil'lede kaç gündür konuşmuyordum.
Açıkçası umrumdada değillerdi.
Dolabı açıp birşeyler atıştırmak istedim ama Tuğçe orada yiyeceğimizi söyleyip beni çekiştirmişti.
Taksi durağına doğru yürürken telefonum çaldı.
Minik çantamın içinden telefonumu çıkardım.
"Efendim"

"Simay neden açmıyorsun şu telefonu"

"Müsait değildim Eymen. Bir sorun mu var?"

"Yok. Sadece seni merak ettim ama senin şu inadın.."

"İnat yapmıyorum"

"Öyle olsun bakalım."

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin