Cadı

44 1 0
                                    

Bora ile geçirdiğim iki saatin ardından eve gittim. Bu halde okula gidebileceğimi pek sanmıyordum. Bora beni bırakmayı teklif etsede onu reddettim.
Aramız biraz düzelmişti. Ne kadar istesemde ona uzun süreli kızamıyordum. Bir hareketiyle ya da bir sözüyle bana herşeyi unutturuyordu.
Bora beni sevemezdi. Bu imkansızdan bile daha imkansızdı ama benimle sadece eğlenmediğinide biliyordum. Öyle olsaydı aramızı düzeltek için bu kadar çaba sarfetmezdi. Hatta hiç farzetmezdi.

Bora benim için öyle birşeydi ki hayatımda hiç bunu yaşamamıştım. On birinci sınıfta yan sınıftaki Kutay'a aşık olduğumda asla böyle şeyler hissetmemiştim. Belkide Kutay.. Sadece hoşlantıydı ama ben içimden bir yerlerimden Bora'nın gerçek olduğunu biliyordum.
Kutay bana baksa bile hemen heyecanlanırdım ve bir günümü öylesine keyifli geçirirdim.
Ama şimdi..
Herşey çok farklı.
Bora var ve yok arasında, ne var, ne yok.

Yarın okul yoktu. Bu yüzden biraz Gülizar'la takılmayı düşünüyordum.
Telefonumu elime alıp Gülizar'ın numarasını aradım.
Telefon üç kez çaldıktan sonra açıldı.
"Efendim?"

"Naber?" dediğimde iç çekti.

"Eh işte. Senden?"

"Aynı. Bugün birşeyler yapalım mı?" dediğimde üç saniye ses gelmedi.

"Imm.. Tatlım ben babaannemlerdeyim. Ama yarın geliyorum. Yarın takılsak olur mu?" dediğinde anlayışla kabul ettim. Ve vedalaşıp telefonu kapattık.
Annem henüz eve gelmemişti. Zaten gelse neden eve erken geldiğimi sorup beni sıkardı ve ben soru yağmuruna tutulmaktan nefret ederdim. Bir süre tavana öylece baktıktan sonra dün Eymen'le kapının önünde konuştuklarımız aklıma gelmişti. Bana erkek arkadaşımın olup olmadığını sormuştu. Belkide beni birine ayarlamaya çalışacaktı..

Saçma düşüncelerimi yok edip Matematik kitaplarımı çıkardım ve oturup çalışmaya başladım.

Matematik testlerinden kafamı kaldırdığımda iki saatimi bu iğrenç üçgenlerle geçirdiğimi farkettim.
Her matematik çalıştığımda sanki beynime sancı giriyordu. Başımdaki ağrıyı umursamayarak lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve oradan banyoya geçtim. Saat üç olmuştu. Daha okuldan çıkmamışlardı. Eve on ikide gelmiştim.

Dolapları karıştırdığımda spagetthinin bana baktığını gördüm. Hızlıca onu kapıp suyu kaynatmaya başladım. Salçalı bir makarna yapıcaktım. Dolaba baktığımda salça kalmadığını farkettiğimde hayak kırıklığına ugradım. İçecek birşeyde yoktu.
Markete gitmek için kırmızı çizgili pijamamın altını çıkartıp kot pantlonumu üzerime geçirdim ve evden çıktım.
Markete doğru ilerlerken arabada müsaitsiz şeyler yapan çifti görmemeye çalışarak ilerlesemde görmüştüm.
Bir dakida bir dakika!
O!
Ohaa!
Arabanın içindekiler Didem ve Kağan'dı.
Sesli bir şekilde "omeygat" diye bağırdığımda etraftakiler bana bakmaya başladı ve bir süre sonra odak noktaları ben değilmişim gibi devam ettiler.

Didem yolcu koltuğunda, Kağan ise sürücü koltuğunda öpüşüyorlardı.
İkisininde odak noktası ben olunca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.
Didem bana bakıp alt dudağını dişlerken utandığını anlamıştım. Kağan ise başını geriye atmış sırıtıyordu.
Didem arabadan inip yanıma gelince bakışlarımı ona çevirip gülümsedim.
"Sen.. Bana neden söylemedin?" dedim ve omzuna yavaşca geçirdim.
"Bak anlatıcam zaten olaylar dün oldu hepsini anlatıcam da şimdi gitmem lazım. Sende git ve bizi görmemiş gibi yap." dediginde sırıtarak onu tekrar ettim.
"Anlatacaksın." dediğimde kafasını salladı ve arabaya geri döndü. Tedirgin görünüyordu. Birseyler konuşmaya başladılar. Bende onları görmemiş gibi yürümeye başladım. Yürürken sırıtmaya devam ediyordum.
Sonunda markete varabildiğimde salçayı ve kolayı alıp çıktım ve sağ salim eve döndüm.

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin