Pişman

83 0 0
                                    

İçimdeki çocuğun bitirmek istediğini söylemesi pekde birşey ifade etmiyordu aslında.
Çünkü içimdeki aptal veledi dinleyip kolay kolay ped edeceğimi zannetmiyordum.
Kolay kişiliğim vardır aslında. Çok kolay bir insanımdır. İnsanlar kolaylığımdan faydalanıp az canımı acıtmamıştı zamanında.
Çabuk inanırım.
Çabuk affederim.
Herşeyin çabucak olup bitmesini, uzamamasını isterim.

Peki ya değiştiysem?

Aşşağılanmak. Genellikle insanlar bunları üzerimde çok dener. Genellikle savunmasızımdır.
Kavga etmeyi pek beceremem, okulda çıkan sorunlarımda arkadaşlarımı götürürdüm. İnsanlar bu kolaylığımdan ve acizliğimden faydalanıp çabuk vururlardı beni.

Hep kötü olan tarafta ben çıkardım açıkçası. Aciz olan taraf.Ben ilk kez aciz olmak istemiyordum ya. Yine acizdim işte.
Ne kadar değişmek istesemde bu yapımı kaybedemiyordum.

Bora meselesine gelince; kafam çok fazla karışık yapmak istediğim şeyi bile bilemiyorum nedense.
Bora güçlü olan taraf.
Bora savunmalı olan taraf.
Bora kavgayı kazanan taraf.
Bora hep kazanan taraf.

Gerçekten haksız olduğu konular vardı ve o beni şaşırtarak bunu kabul etmiş hatta özür dilemem demesine karşın benden özür dilemişti.
Belki bu özürü Gülizar, Tuğçe, Didem, Selin veya Ezgi dileseydi pekde umrumda olmazdı.
Ama o Bora'ydı işte.
İkimizde herşeyin uzamamasını istiyorduk. Ama bir vazoyu yere attıktan sonra ondan özür dilesen tekrardan eski haline döner miydi sanki? Tabiki de dönmezdi.
Ama ben vazo değilim ki?

Kafamda bu denli karışık ve komik şeyler dönmesine karşı gülümsedim. Bora gülümsediğimi anlamış olacak ki çenemi tutup ona doğru çevirdi.

Hmm.. Anlatmamıştım değil mi?
Bora benden özür diledikten sonra affediğime dair birşeyler söylemiştim. Oda benimle uyumak istediğini söyleyip beni evine getirmişti.
"Ne var?" dedi Bora sahte bir kızgınlıkla.
"Ben var. Alır mısın?"
Bora kafasını geriye atıp kahkaha atınca kusursuz dişlerini daha yakından gördüm.
"Hmm bir düşüneyim." dedi Bora düşünme taklidi yaparken.
"Sanırım alırım"
Beni altına alıp öpmeye başlayınca karşılık verdim.
Kaç kez kırmıştı beni. Kaç kez yaralamıştı. Ama ben.. Ben yinede ondan uzak kalamıyordum işte. Üzsede dövsede olmuyordu.
Kendini yanıma attıktan sonra bana sarıldı.
O sırada Bora'nın arkasındaki duvar saatini görünce gözlerimi pörtleterek yataktan fırladım.
Bora anlamamış olacak ki ufo görmüş masum köylü gibi bana bakıyordu.
Saat tam tamına on ikiydi.
"Annem kesicek beni" bora bana bakmaya devam ederken pantlonumu üzerime geçirdim.
Bora'da yataktan kalkıp üstünü giyinmeye başlayınca bir onun kusursuz vücuduna bakmaya birde giyinmeye çalışıyordum.

Bora beni arabayla eve getirdiğinde onu bir kez öpüp arabadan çıktım.
Eve girdiğimde koltukta oturan bir çift anne görmeyi bekliyordum ve yanılmamıştım. Işıklar kapalıydı ve annemin üzerinde gecelikleri vardı. Kollarını göğsünde toplamış bir noktaya bakıyordu.
"Anne" dedim hem korku hem merakla.
Ben alt dudağımı dişlerken bana baktı. Bende ışığı açıp annemin yanına oturdum.
"Sorun geç kalmamsa özür dilerim. On ikide parti bitti Tuğçe'nin babası beni ve birkaç arkadaşı evimize bır-"

"Tuğçe'nin babası öyle mi?" dedi annem sakin görünmeye çalışırmış gibi.
"E-evet" lanet olsun ki kekelemiştim işte.
"Hala gözlerimin içine baka baka nasıl yalan söyleyebiliyorsun" dedi annem kısık bir sesle.
Alt dudağımı dişleyip anneme baktım.
"Tuğçe'lere falan gitmediğini biliyorum. Tuğçe'yi aradım. Partinin ne zaman biteceğini sordum. Ne partisi falan dedi bende bu gün sizde parti varmış Simay öyle söyledi deyince kıvırmaya başladı. Güya seni kurtarıcak ya. Hee evet vardı birazdan başlıyacak ne zaman biteceğini bilmiyorum dedi.  Telefona seni istediğimde lavaboda olduğunu söyledi. Şimdide seni akşam on iki den sonra başka bir adamın arabasıyla eve gelirken görüyorum. "
Annem hariç heryere bakıyordum. Annem akıllı bir kadındı bakışımdan bile neler düşündüğümü anlayabilecek bir kapasiteye sahipti. "Anne..."

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin