Yarın ola hayır ola

33 1 1
                                    

Okul çıkışı Gülizar'la çıkmıştık.
"Müzik dersine neden girmedin?" ani sorusuna hazırlıksız yakalanmıştım ve bir yalan bile düşünememiştim.
"Başım çok ağrıyordu. O cadı karının iğrenç sesini çekemiyecektim." dediğimde kıkırdadı.
"Haklısın." biraz daha yürüdükten sonra Gülizar heyecanla bana bakıp alt dudağını dişledi ona ne var? Bakışları yaparken "Arkana bak." diye fısıldadı.
Arkamda siyah bir araba birde arabaya yaslanmış telefonla uğraşan taş bir çocuk görüyordum.
"Ee?"

"Bu o gelmiş." dediğinde sabahki konuşma aklıma geldi. Ben onu unutmuştum.
Bana sarılıp "Gitmeliyim. Sonra görüşürüz." deyip yavaş adımlarla gitti.Arkalarından bakarken çocuk kocaman gülümsemeyle Gülizar'ı öptü. Fazla yakın değillermiydi.
Beni düşüncelerimden arındıran erkeksi ağır bir parfümdü.
Evet
Eymen önümden geçmişti. Koşarak ona ulaştım.
"Eymen." diye bağırdım.
Şaşkınca bana baktığında beni gördüğüne sevinmemiş gibi bir hali vardı.
"Ödeve ne zaman başlayacağız."
Elini ensesine koyup bana baktı.
"Aslında seninle onu konuşacaktım. Ödev yapmaya hiç niyetim yok Simay sen yap parası neyse veririm." deyip arkasını döndü.
"Eymen saçmalama. Madem yapmıyacaktın hocaya deseydin. Ayrıca ben parayla çalışmıyorum ve bu ödev iki kişi yapılacak. Gerçekten ciddi değilsin demi."
Oflayıp telefonunu çıkarttı.
"Telefon numaranı ver."

"Ne?"

"Hadi"
Bir süre ona bakıp telefon numaramı verdim.
"Aslında haklı olabilirsin. Bu ödevi ikimiz yapmamız gerekiyor." deyince gülümsedim.
"Sana evimin adresini mesaj atarım. Şimdi gitmeliyim 1 saat sonra bizde ol." deyince iyi bir fikir olduğu aklıma geldi. Saat 4 tü. 5 de buluşsak ve ödevin bir kısmını yapsak 8 e kadar filan sürer sonrada eve giderim. Diye düşünürken o çoktan gitmişti.

Eve geldiğimde çantamı üzerimden attım ve üzerimi hiç değiştirme gereği duymadan saate baktım adresi mesaj atmıştı 15 dakikada oraya varırdım.
Evde biraz oyalandıktan sonra kitaplarımı alıp evden çıktım. Ve bir taksiye bindim

Araba verdiğim adreste durunca parasını ödeyip çıktım. İki katlı güzel bir evdi. Çok lüks olduğu söylenemezdi ama yinede güzeldi.
İleride köpek kulübesi görünce acaba köpek var mı düşüncesine kapıldım.
Zile bastıktan sonra evi tekrardan dışarıdan incelemeye başladım ki Eymen kapıyı açtı.
"Gelsene" dediğinde tebessüm edip içeri girdim
Bana terlik uzattığında ayaklarıma geçirip yürümeye başladım.
Salona girdiğimizde ortadaki şeffaf masa salonu küçültüyordu onun haricinde duvara yapışık Televizyon ilgimi çekmişti çok fazla büyüktü.
"Atıştırmalık birşeyler getireyim." deyip gitti. Ve bende etrafı izlemeye devam ettim. O kadar sessizdi ki telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.

Gönderen: Platoniğimm

Eymen sapık piçin önde gidenidir. Simay. Dikkat et girerken ve çıkarken bana haber ver. Haberdar olmak istiyorum. Ödev dışında onunla fazla iletişim kurma ve sürekli gülme.

Öfkeyle cevapla butonuna tıkladım.

Gönderilen: Platoniğimm

Bak benim hiçbirşeyim seni ilgilendirmiyor. İstediğimi yaparım bana karışmaya hakkın yok. Hiçbirşey için seni haberdar etmek zorunda değilim."

Dedikten sonra telefonu tamamen kapattım. Eymen'de elinde bir tepsiyle geliyordu. Tepsiyi bıraktıktan sonra
"Başlayalım." dedim. Beni onaylayan birşeyler söylediğinde kitapları masanın üzerine koyup açtım.
"A-4 kağıdı var mı?" dediğimde
Gidip bana A-4 kağıdı getirdi ve başladık.

Saat 7 buçuk olmuştu başlayalı neredeyse 2 saat olmuştu ve çok güzel gidiyorduk. Ben Eymen'e yazması gereken yerleri gösteriyordum. Oda yazıyordu. Tabi bende yazıyordum.
Eymen'in yazısı kıskanılacak derecede güzeldi. Kusursuz bir çocuktu
Tek bir sivilcesi bile yoktu. Çok yakışıklıydı. Bora'da bile tek tük sivilce varken onda yoktu.
Arada benim bakışlarımı yakalayınca gülüp yazısına geri dönüyordu ve bense utançtan yerin dibine giriyordum.
"Resimleri ben hallederim. Bence bugünlük bu kadar yeter. Bir kaç gün sonrada sen bize gelirsin ve devam ederiz." dediğimde kafasıyla onayladı.
Ayaklandığımda oda ayaklandı ve beni kapıya kadar geçirdi
"Herşey için teşekkür ederim Eymen. Görüşmek üzere." deyip el salladım. Ve arkamı döndüm
"Simay?" ona döndüğümde bana bakıyordu.
"Evet?"

"Erkek arkadaşın var mı?" dediğinde kalbime bir sancı girdi.
Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken
"Hayır, neden sordun?" dedim.

"Merak, hadi görüşürüz." deyip güldü. Bu gamzelerini ikinci görüşümdü. Çok iyiydi yaa
"Görüşürüz." deyip el salladım. Ve taksi durağına yürüdüm.

(Bora'dan)

Bu kız neden bu kadar inatçı ki? Bir kerede dediğimi yapsa nolucak.
Eymen güvenilecek bir çocuk değil ve bir evde yanlız başlarına kalacaklar. Ona asla güvenmiyordum. Ve onların ödev yapmasına tamamen karşıydım. Hele o Simay'ın katır inadı varken hiçbir söz edemiyordum. Son mesajından sonra onu 4 kez aramıştım. Ama telefonu kapalıydı. Yine kapalıydı. İster istemez onun için endişeleniyordum. Neden endişelendiğimin farkında bile değildim. Ama okuldan sonra tek düşüncem Simay'dı. Katır inadı yüzünden başına birşey gelecekti. Ve onu kurtaramamaktan korkuyordum

Belkide çok fazla dert ediyordum. Sadece. Basit bir ödev. Evet sadece ödev
Derken o gün olanlar aklıma geldi.
Simay beni affedeceğe benzemiyordu. Bu uzun bir zamanımızı alacaktı. Ama bir şekilde onu eski Simay yapmalıydım.
Çok abartılı bir güzelliği yoktu. Ama yinede güzeldi.
Utanınca ve sinirlenince ayrı bir güzel oluyordu.
Ona aşık değilim. Belki öyle gibi düşünüyorum ya da öyle davranıyorum ama kendimden eminim ona aşık olmadığımı adım gibi biliyordum.
Telefonumun çaldığını duyunca heyecanla elime aldım ama ekranda yazan isim gözlerimi devirmeme neden oldu.

"Söyle"

"Bora bana gelir misin. Kötü hissediyorum."

"Noldu?"

"Bilmiyorum. Başım dönüyor. Midem bulanıyor. Gözlerim kararıyor. Bayılacak gibiyim." dediğinde gözlerimi biraz daha devirdim.

"Geliyorum bekle." deyip telefonu kapattım.
Yağmur gerçekten baş belası bir kızdı. Beni seviyordu ve yanımda olmak için her türlü yalana başvurabilecek kadar şeytan bir kızdı
Üstümü giyinip evden çıktım ve arabanın kilidini açıp içeri geçtim

Kapıyı çaldığımda Yağmur açtı. Korkunç gözüküyordu.
Boynuma sarılıp teşekkür etti.
Onu odasına çıkardıktan sonra ateşine baktım. Ateşi yoktu ama solgun görünüyordu.
"Hey. Noldu? Neyin var"

"Bilmiyorum sabahtan beri midem bulanıyor başım dönüyor." dediğinde
"Senin için ne yapabilirim." diye sordum.
Bana biraz daha yakaşıp dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu.
"Benim için yapabileceğin tek birşey var." dediğinde amacını anlamıştım. Utanmaz hemde çok utanmaz bir kızdı.
"Saçmalama Yağmur şu haline bak bir banyoya gir. Bende sana ıhlamur yapayım." deyip kalktığımda bileğimden tutup beni yatağına geri oturttu ve
"Lütfen buna ihtiyacım var" diye fısıldadı ve dudaklarıma yapıştı. Susuz kalmış çocuk gibi dudaklarımı emerken öpüşüne karşılık verdim ve güldü. Beni yatağa yatırıp üzerime çıktığında bu işte bir terslik olduğunu düşündüm. Genelde ilişkilerimde ben kızları altıma alırdım. Bu benim için ilk olmuştu. Beni çılgınlar gibi öperken pijamasını üzerinden sıyırdı ve sütyenle kaldı.
Onu üzerimden atıp ayağa kalktığımda şaşkın görünüyordu.
"Şu siktiğimin seksini yapmak için mi yoksa gerçekten hasta olduğun için mi beni buraya çağırdın." diye bağırdığımda ağlamaya başladı.
Yanıma gelip arkamdan sarıldı.
"Bana iyi geliyorsun." dediğinde ellerinden kurtuldum.

"Biliyor musun umrumda değil. Ben gidiyorum." dediğimde çıtını çıkartmadı bende kapıyı çarparak evden çıktım.
Arabayı çalıştırdığımda Simay'ı düşünüyordum. Acaba o Eymen denilen pisliğin evinden çıkmışmıydı. Çıksa bile asla bana haber verneyeceğini biliyordum. En kısa zamanda bensiz yapamayacağını anlaması lazımdı. Bunun için hain planlarım. Vardı.

Yarın ola hayır ola

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin