Gidiş

37 1 0
                                    

Yaklaşık olarak bundan bir yıl önce yani lise üçteyken 'asla ama asla reşit olmadan bir erkeği öpmem. Ona dokunmam.' demiştim.
Tabii Selin bunun saçmalık olduğunu ve reşit olmadan bir kez bunu tadacağımı söylemişti tabi bu arada küfürde etmişti.
Tabiikide ona inanmıyordum.
Erkek konusu geldiğinde kapatmaya çalışmışlığım bile olmuştur. Çünkü Selin fazlasıyla yavşak bir kızdı.
Yavşakdı mavşakdı ama kardeşimden ayırt etmezdim.

Şuan ise Bora'nın kucağında ona sarılıyorum.
Selin..
Off Selin
O gerçekten haklıydı.
Henüz 17 yaşındaydım reşit olmamıştım.
Ama öpüşmeyi bırakın ben kendi hormonlarıma engel olamayıp daha ileri gitmiştim.
Bora beni zorlamamıştı herşey kendi isteğimle olmuştu.
Belkide yanlış yoldaydım ?
Tabikide yanlış yoldaydım.
Bunu kendime sormam hataydı ama ben onu görmezsem nefes alamam ki
Ayrılamam ki ondan onu kendime bu derece bağlamışken bitiremem ki
Yaptığımın yanlış olduğunu herşeyden iyi biliyordum belkide Bora bana kendi içinden orospu diyordu?
Ama ne olursa olsun ona güvenmiştim. 17 yaşında neredeyse 3 hafta tanıdığım bir adama bekaretimi vermiştim
Belkide annem öğrense herşey daha kötü olurdu belki beni evlatlıktan reddederdi belkide sadece fazlasıyla kızardı.
Annem..
Evet o. O benim için, bizim için gece gündüz demeden çalışıyordu. Hem ekmeğini yiyip hemde ona ihanet ediyordum. Farkındaydım.
Kirliliğimin, ona layık bir evlat olmayışımın, yanlışımın farkındaydım.
Belkide..
Ondan biraz uzaklaşmalıydım.
Bunları bu pozisyonda değilde evde daha rahat bir pozisyonda düşünmem en doğrusuydu.

Bora'nın kucağındaydım. Yaklaşık yarım saattir buradaydık ve konuşmuyor sadece sarılıyorduk. Arada bir iç çekişlerimiz birde nefes seslerimiz duyuluyordu.
Sessizliği bozan ben oldum.
"Gidelim mi artık?"
Bora kıpırdanmaya başladığında kucağından indim.
Ensesini kaşıyıp kapıyı açtı ve ön koltuğa oturdu
Aynadan bana bakıp dudaklarını araladı
"Gelmiyor musun?" dediğinde kafamı kendime gelmek için iki yana salladım ve kapıyı açıp indim.
Yanındaki koltuğa oturunca bana kısa bir bakış atıp arabayı çalıştırdı.
Tekerlekler çığlık atınca iç çektim ve kafamı cama yasladım.

'Bu dudaklara benden başkasının dudakları deymeyecek'
'Anladın mı?'
Sesi kulaklarımın içinde yankılanırlen güldüm ve Bora'ya baktım bana 'ne var?' bakışları atarken kafamı iki yana salladım ve kafamı cama geri koydum.
Tabi biz doğru düzgün romantik bir an yaşayabilir miydik?
Tabikide hayır!
Bana o büyülü kelimelerini söylerken telefonu çalmıştı. Ardından büyük bir sinirle telefonu kulağından çekip fırlatmıştı.
Ne olduğunu sorsamda bana cevap vermeyip sadece sarılmak istediğini söylemişti. Hala ne olduğunu bilmiyordum.
Kafamı çevirdiğimde yerde parlayan birşey olduğunu gördüm. Arabanın içinde dört dönüp yerdeki şeyi alırken Bora bana meraklı gözlerle bakıyordu.
Elimdekinim Bora'nın telefonu olduğuna şaşırmamıştım.
Arabanın içinde bir yere fırlatmıştı.
Telefonu Bora'nın önüne bırakırken dik dik ona bakıyordum. Ona bakmayı sürdürürken bakışlarımı hissetmişti ama bakmıyordu.
En sonunda pes edip kafasını bana döndürdüğünde gözlerimi kısmış ona bakıyordum.
"Beni gözlerinle taciz etmeyi bırakacak mısın? Bu şekilde konsantre olamıyorum. Ayrıca düşünemiyorum." diye homurdandı.
"Ne düşünüyorsun ki?" dedim gözlerimi büyüterek.
Gözlerini tamamen yola çevirdiğinde cevap vermeyeceğini anladım ve tekrar konuştum.
"Bana ne olduğunu anlatacak mısın artık?" dedim sakin bir sesle.

Birden frene atılınca dengemi sağlayamayıp sendeledim ama Bora kıpırdamamıştı bile.
"Ne yapıyorsun delirdin mi?" diye bağırdığımda kafasını arkaya atıp yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Cehennemime dönüyorum" diye fısıldadığında önüme düşen saçlarımı arkaya ittirdim ve korkarak ona baktım.
"Ne? Anlamadım. Açık konuşur musun?" doğrulup bana baktı ve bana biraz yaklaştı.
Yolun ortasındaydık ama bir Allah'ın kulu yoktu.
"Uzun bir süre.. Buralarda değilim." deyince gözlerimi kırpıştırdım şaşkınlıkla.
"Ne? Nasıl? Neden?" üç soru üst üste sorunca benim bile aklım bulanmıştı.
Kafasını yeniden arkaya atıp bir süre düşündü ve doğrulup bana baktı. Çenemi ellerinin arasına alıp bana yaklaştı.
"Amcamın yanına, Mardin'e gidiyorum bir süreliğine. Babamda yurt dışından direk oraya gidicekmiş."
Kan beynime sıçramıştı.
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp ona baktım ve gözlerimi kaçırıp boğazımı temizledim.
"Ne kadarlığına gidiyorsun?"
O bana bakıyordu. Bense önüme
"Bir ay filan"
Gözlerimi ona çevirip "gitme" diye fısıldamak istedim. Ama bir yanım buna izin vermedi.
Sanırım..
Gurur.
"Neden cehennem dedin? Bora istemiyorsan gitmek zorunda değilsin sanki zorla gidiyor gibisin"

Sadece Sen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin