02. I let you treat Me like that

673 49 10
                                    

İyi okumalar...


"Dur." dedi nefes nefese kısa boylu. Jungkook'un dudakları boynunu hedef aldı bu sefer. Barın dar tuvalet kabininde, kapağın üzerine oturan Jungkook'la çok hızlı gelişmişti her şey.

Kurduğu cümleye yutkunmuştu çocuk. Ardından göz göze geldiklerinde gerçekten bunu yaparsa ne kaybedeceğini düşünmüştü diğeri. Jungkook'u elinden tutup sürüklerken onun arkadaşı olduğunu tahmin ettiği barmen hala şaşkındı. Ardından tuvalet kabinlerinden birine sokmuştu iri yapılı çocuğu. Kapalı klozet kapağına oturmasını sağlamış ve kucağına yerleşmişti. Eh, yaklaşık 3 dakikadır da bu halde öpüşüyorlardı.

"Ne oldu?" diye sordu Jungkook onun duraksadığını fark ettiğinde. Büyük gözler aşağıdan kendisini izlerken burada bırakamazdı, değil mi? Yeniden onun dudaklarını kavradı ve çocuğun tavşan dişleri hafifçe gülümsediği için diğerinin dişleriyle çarpıştı. Ensesindeki saçlardan sertçe çekilince acıyla inledi. Başı arkaya yatmıştı. "Ah!"

"Burada yapamam." Çocuğun adem elmasına dilini sürttü bir kez. Jungkook hissettiği zevkin etkisiyle gözlerini yummuştu. Keskin çenesinin hemen altını emdiğinde orada bir iz bırakacağını biliyordu. Kalçasına sarılan parmaklar sıkılaştı. Bedenini altındaki sertliğe daha çok bastırırken yeniden konuştu. "Burada olmaz, bana gidelim."

"Ah, çok geç. Hiçbir yere gidemem. Çıkar şunu." Onun pantolonunun önünü buldu Jungkook'un eli ancak anında engellenmişti.

"Olmaz dedim, kalkalım hadi." Parmaklarını kucağındakinin ensesine sarmış, onun dudaklarını koparırcasına kavramıştı Jungkook. Yeşil saçlı onun öpüşüne erirken üst bedenlerini birleştirdi. Dilini Jungkook'un ağzının içine itti usulca. Nefes nefese ve zorlukla koptu onun dudaklarından. "Benimle gel."

Kabinden çıkarılırken bu sefer itiraz etmedi Jungkook. Önünde oluşan çadırı uzun gömleği gizliyordu ancak umursayacağı da yoktu doğrusu. Kimin hakkında ne düşündüğünü pek sallamazdı, onu tanıyan herkes düzenli ilişki yapmayacak biri olduğunu bilirdi. Kalanlarsa ne isterse düşünebilirdi. Barın önünden geçerken hala bileğinden tutuluyordu. Yugyeom'la bakışları kesiştiğinde göz kırptı. Onun bardan biriyle ayrılmasına alışkın arkadaşı bu sefer şaşkındı, bu garip geldi Jungkook'a. Yürüyen bedeni duraksadı.

"Bir dakika beni dışarıda bekleyebilir misin? Hemen geleceğim." dedi çocuğun bileğini tutmasından yararlanıp kendine yaklaştırırken. Bir baş onayı aldı ve bileği bırakılmıştı. "Sorun ne?"

"Anlamadım?" Müşterilerden birine tekila tepsisini uzatıp ona baktı Yugyeom. Kaşlarından biri kalkmıştı.

"Sorun ne Gyeom? Bana o bakışı atmanın bir sebebi vardı. Fark etmedim sanma." Arkadaşı omuz silkti.

"Sadece, onunla gitmek istediğinden emin misin? Yani yargılamıyorum ama senin ilişkilerini biliyorum Jungkook. Daha önce hiç bir erkekle yattın mı ki?" Jungkook'un gözleri kısıldı.

"Ne demeye çalışıyorsun? Bu yargılamamak mı oluyor?" Yugyeom onun uzanabildiği tek yerine, parmaklarına dokundu hafifçe.

"Ya neden yargılayayım Kook? Sadece bilmiyorsun, adamın nasıl biri olduğunu bile bilmiyorsun. Birden ortaya çıkıp sevgilin olduğunu söyledi millete. Bana pek normal gelmedi bu." Dövmeli çocuk sırıttı.

"Yavrum, beni o kızlardan kurtardıysa ve gecenin sonunda yatağıma girecekse açıkçası bu işten zararlı çıkan ben değilim. Takma sen beni kafana, barın öbür ucundan tekila istiyorlar bak. Hadi öptüm."

Yugyeom'a el sallamış, mesleki deformasyonundan dolayı onu siparişini tahmin ettiği müşteriye doğru yönlendirmişti. Çıkışa elleri ceplerinde ilerliyordu. Birkaç kızla göz göze gelse de kapının önünde onu bekleyen minik dudaklıyı öylece bırakamazdı. Onunla işi bitmeliydi önce, herif Jungkook'u sertleştirip bardan çıkmak istemişti. Bunun intikamını o altına girince alabilecekti ancak. Kapıya çıktı ama beklediği bedeni göremedi. Etrafına bakınırken bir araba kornası yankılandı sokakta. Biraz gerideki siyah aracın ön camından onu gördü.

Drunk on You ~ YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin