İyi okumalar...
Sessizlik... Salon duvarlarında asılı yalnızca iki tablo, yerdeki beyaz-gri halı, koyu renk köşe koltuk, ona nispeten daha açık bir gri tonundaki tekli, balkona çıkan taraftaki pek suya ihtiyacı olmayan bitkiler ve simsiyah ekranından evi yansıtan televizyon. Sessizlik sayesinde yavaş nefes alışverişleri duyulmasa evdeki bitkiler onlardan daha çok hayattaydı. Köşe koltuğun iki ayrı ucundan birbirini izliyordu şimdi evin hareket edebilen canlıları. Tüm bilyelerini dökmüş, oyuna katılmayı istemeye istemeye oynatılmış ve hepsini kazanana kaptırmışlardı. Birbirlerine rakip olma çabalarının ne kadar boş olduğunu yeni görüyorlardı. Adaletsiz savaşlarında kendilerini kaybedene dek cepheye sürülmüşlerdi. Birbirlerini kaybetmenin nasıl bir bedel olduğu şimdi çıkıyordu ortaya.
Jungkook yerinden gram kıpırdamayan Yoongi'nin aksine elini kolunu nereye koyacağını bilememişti ona olanları anlatırken. Göğsünde taşıdığı yükü onun önüne bırakmaktan çok korkmuştu. Onun elini tutmuş, hissiz gibi görünen parmaklarını kendi göğsüne bastırmaktan gocunmamıştı. Sadece o dokunursa geçmiş gibi geliyordu, geçmişte bırakmayı onunla tanışana dek başaramamıştı. Aynı günü, her ona uzanan elde tekrar tekrar yaşayan bilinci Yoongi ona ilk dokunduğu an kendini kapatmıştı işte. O olduğu sürece bedeni bir alarma geçmiyordu, sanki kendisiydi parmaklarını göğsüne değdiren. Kendinden onu nasıl ayırırdı? Onu bilmiyordu anlatırken, şimdi yüzüne gözlerini diktiğinde kendini dünyanın en aptal adamı gibi hissediyordu.
Prodüktörün sesi ilk defa titremişti. Hayatta en değer verdiği kişinin hastanelik olduğu anı, onu neredeyse bırakıp gideceği o lanet geceyi yaşarken en dipte olduğunu sanırdı. Kendisi ölümün kıyısından dönmüştü ama o an bile Jimin'e bir şey olmamasıydı tek düşündüğü. İnsanlardan kendi isteğiyle uzak duruyordu. Şimdi karşısında oturan çocuğa sadece bir ders vermeyi dilemişti, ondan etkilendiği gerçeğini kendine itiraf etmesi bile epey zamanını almıştı. O dövmeli çocukla uğraşıyordu, onu sinirlendirmeyi ve delirişini izlemeyi sıradan hayatında bir eğlence unsuru olarak görüyordu. Üzerine bir an düşünmeden dokunduğu derinin önünde koca bir zırh belirmişti şimdi.
Fanus, diye düşündü Yoongi. Hep bir fanusun içinde yaşamıştı. Jimin'i, ona en yakın olan kişiyi bile bu fanusun içine almayacaktı, çevresindeki kimse fanustan haberdar değildi. Hayatında ilk defa, o yaşadıklarını anlatırken görünür oldu o fanus. Jungkook elini ona uzatmıştı ama temas ettiği cam yüzünden havada asılı kalmıştı eli. Eğer görmeseydi ve Jungkook bunu ona söyleseydi inanmazdı. Elinin belli bir mesafeye dek ilerlediğini ve titreyerek öylece kaldığını, kendisine hiç dokunmadığını birebir görmüştü. Jungkook onun fanusundan haberdar olduğunu ilk defa böyle kanıtlamıştı.Havadaki ele bakarken ne ara ağlamaya başladığını dahi bilmiyordu. Kollarını ona saramadığı için kemikleri kırılsın istemişti Jungkook. Tüm kemikleri kırılsaydı ona sarılmamak için bir bahanesi olacaktı. Şimdi tüm kırılma seslerini kulağında duyarken, tüm kemikleri iliğine dek sızlarken nasıl tek parça halinde durabiliyordu? Kesik bir nefes aldı, kaburgaları acımıştı. Karşısındaki adamın doğru düzgün tek bir nefes dahi almadığını biliyordu.
Prodüktörlüğü seçmesinin sebebi daha netti artık. Orada insanlar yoktu, sadece müzik vardı. Kimseyle iletişimde kalmasını gerektirmiyordu. Müziği düzenliyor, piyasaya sürülmesi için en büyük emek verenlerden biri oluyor ama göz önünde durmuyordu. Yalnızca adı yazıyordu albümlerde. Tanınıyordu ama işiyle, onun yüzünü çoğu kişi bilmiyordu bile. Bardaki ilana başvurup anında çalışmaya başlamasını hatırladı Jungkook. O işini severdi, içkiler ve insanlarla konuşmak onu rahatlatıyordu. Kafasını dağıtmanın yolu bir şey yaratmaktan geçiyordu, başkalarının yüzlerindeki lezzetli bir şey içme ifadesini görmek için yapıyordu bu işi. İçkilere parasını yatıran birine değdiğini göstermekti dileği. Ancak onu mutlu eden şey, Yoongi'nin ciğeri sökülene dek ağlamasının ana sebeplerinden biriydi. Adam ölesiye kaçtığı duruma nasıl bu kadar katlanabilmişti?
![](https://img.wattpad.com/cover/295379953-288-k993053.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drunk on You ~ Yoonkook
FanfictionAlkol, gece hayatı, güzel kızlar... Hayatından daha memnun olamazken tüm düzene taş koyan geceyi tek seferlik sanıyordu. Ta ki en yakın arkadaşının sevdiği adam yeşil kafalıyla çıkıp gelene dek... Song for You'nun yan çifti Yoonkook'un hikayesidir.