07. The things I did

386 43 9
                                    

İyi okumalar...


"Hayır hyung anlamıyorum. Bana daha bir hafta önce demedin mi okullar tatilde ve bar yoğun olacak diye? Neden birdenbire kapatıyoruz barı?" Namjoon deftere birkaç yazı karalayıp ayağa kalktı.

"Çoğu kişi gelecek kar fırtınasını konuşuyor Jungkook. Neredeyse tüm potansiyel müşteriler ailelerin yanına, memleketlerine döndüler. Birkaç gün sonra gidemeyecekleri için şimdiden boşalttılar bölgeyi. Geleceklerini sanmıyorum. Hem bar açıldığından beri ailemi görmeye yalnızca bir kez gittim. Hepimiz tatilimizi yapalım, bir hafta sonra geri döneriz işte." Telefonu çaldığında susmuştu. Cihazı yanıtlayıp kulağına götürdü. "Efendim Yoongi?"

Tanıdık ismi duyunca bakışları kısıldı Jungkook'un. Bara bugün gelmemişti kısa boylu. Onu aramayı denememişti ama içindeki merakı da engelleyemiyordu. Bir hafta önce dudaklarına yapıştıktan sonra tıpkı bir önceki öpüşmeleri gibi çekip gitmek istemiş, çalışması gerektiğini anımsayınca onu bara yaklaşan Seokjin'le tanıştırıp işine devam etmişti. Bir haftadır gerçekten de Namjoon'un tahmin ettiği gibi yoğundu bar, günden güne azalan bir yoğunluktu bu. Onunla öpüşmeleri veya aralarında önceden olanlar hakkında hiç konuşmamıştı. İstemiyordu da. Jungkook bu tarz konuları asla konuşmazdı ve böyle de sürdürmek istiyordu hayatını mümkünse. Ona tutulması yeterince ağırdı.

"Ben çıkıyor... Kimle konuşuyorsun?" Seokjin Namjoon'un telefonda olmasını umursamadan odaya dalıp ona seslendiğinde işaret parmağını kaldırarak beklemesini işaret etmişti patron. Telefon sonunda kapandı ve Namjoon'un kısık gözleri onları buldu.

"Yoongi aradı da Jungkook'u almaya geliyormuş. Kook, hazırlan istersen. Beş dakikaya oradayım dedi." Seokjin kaşlarını kaldırdığı an lafa girdi dövmeli çocuk.

"Nereye gidecekmişiz? Onu da söyledi mi?" Başını iki yana sallayarak reddetmişti gamzeli mekan sahibi. Jungkook'sa yanındakini bu sefer durduramadı.

"Ne o? Aranızda bir şeyler mi dönüyor?" Anında çatılan kaşlarıyla karşıladı onu çocuk. Seokjin bu bakışı umursamadan Namjoon'a çevirdi dikkatini. "Geçen gün uyuyakalmış barda bu. Uyandırayım dedim, rüya görüyordu sanırım. Sonra bir baktım, Yoongi diye sayıklıyor."

"Ne sayıklaması be? Saçmalama. Azarlıyorumdur ben onu rüyamda, ondan." Namjoon tıpkı Seokjin gibi sırıtarak süzdü çocuğu.

"Barda işini gayet iyi yapıyor gibi görünüyor Kook, neden azarlayasın ki? Cidden aranızda bir şeyler mi var?" Jungkook da onu taklit ederek kollarını önünde bağlamış, çenesini dikleştirmişti.

"Bilmem, sizin aranızda bir şeyler var mı peki?" Yakışıklı muhasebecisine yandan bir bakış atarak homurdandı patron.

"Saçmalama Jungkook, mümkün mü öyle bir şey? Neyse hadi hazırlan sen. Çok konuşma." Seokjin onu eşyalarını koydukları odaya kadar takip etti. Jungkook'un kullandığı dolabı açmış, çocuğun çantasına yedek iç çamaşırlarından birini atmıştı.

"Hyung, ne yapıyorsun acaba?" Seokjin elini onun omzuna koydu.

"Sonuçta Yoongi'yle nereye gideceğin belli değil. Çamaşıra falan ihtiyacın olur, seninki kirlenir. Neden riske atasın, değil mi?"

Jungkook bir an onun bir şey bildiğinden şüphelendi. Ama sanmıyordu. Sadece aralarındaki elektriği hissetmiş olmalıydı yaşça ondan büyük çocuk. Uzaktan hissedilebilen bir titreşim yayıyorlardı sanki Yoongi'yle. Hatta birkaç müşteri bile onunla aralarında ne olduğunu sormuştu hafta boyunca. Jungkook bu soruyu anlamazdan gelirken Yoongi kendisini bulan tüm sorulara gülmüştü, onun kahkahasını barın gürültülü müziğinde nasıl ayırt edebildiğini bilmiyordu çocuk. Zihninin yeniden Yoongi'ye döndüğünü çok geç fark etti. Beline sarılan kolla irkilmişti.

"Duyuyor musun beni?" Tanıdık ses tonu irkilerek bakışlarını sağına çevirmesine sebep oldu. "Jungkook? İyi misin sen?"

"Sen ne zaman... Jin hyung nerede?" Kendi lafını kendi bölerek afalladığını ona fazlasıyla belli etmişti. Diğeri hafifçe gülümseyip arkasında kalan kapıyı gösterdi.

"Namjoon'un yanına gitti. Hazırsan çıkalım." Kolu kavrandığında duraksadı Jungkook.

"Nereye gidiyoruz tam olarak? Birdenbire nereden çıktı bu birlikte takılma mevzusu?" Yoongi acelesi varmış gibi kapıya bakmıştı. "Bana bir açıklama yapmadığın sürece gelmiyorum yeşil kafa. Ne dönüyor?"

"Tatile gidiyorum Jungkook. Bu bir haftalık boşluğu tatile giderek değerlendireceğim ve senin de benimle gelmeni istiyorum." Kaşlarını çattı uzun boylu.

"Bekle. Neden seninle geliyorum?" Gözlerini tavana dikti yeşil saçlı. Sanki söyleyecek bir sebep arıyor gibiydi ama konuştuğunda bunun sadece bir yanılsama olduğunu gördü Jungkook. Yoongi ne söyleyeceğini fazlasıyla düşünmüş olmalıydı.

"Bilmiyorum. Sadece birlikte zaman geçirelim istiyorum. Bak, çok farklı bir aşamadan başladık farkındayım. Ama bir haftadır her gece yan yanayız ve ben bu aramızda dönen şeyi çözmek istiyorum artık." Ellerini onun yanaklarına yasladı. "Kaçamak öpüşmeler ve bakışmalar bizlik değil. Sen ve ben bundan daha iyiyiz. Baş başa zaman geçirirsek ve kimse bizi bölmezse çok daha açık olabiliriz, haksız mıyım?"

"Duyduğum en mantıklı konuşmaydı bu." diye itiraf etti Jungkook. Yanaklarındaki elleri bileklerinden kavrayıp indirdi yavaşça. "Ama ben bilmiyorum. Aramızın tuhaf olmasını istemiyorum. Yoongi ben ilişki insanı değilim yani kimseye bağlılık yemini falan edemem. Ve sen de bir aseksüelsin. Bu şey hiç olmayabilir de. Bir hafta sonra birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İkimiz için de durumu..." Kısa ve kuru bir öpücükle bölündü lafı.

"Durumu garipleştirmeyi ben de istemiyorum. Sadece bir tatil Jungkook. İstersen aynı odada bile kalmayız. Yeter ki baş başa zaman geçirelim kısa bir süreliğine. Bunu anlamanın başka bir yolu gelmiyor aklıma. Bizim için bulabildiğim tek çözüm bu ve Namjoon'un bir hafta tatil izni de uygulamak için önümüzdeki en iyi zaman."

Sırt çantasını omzuna attı dövmeli çocuk. Yoongi kaşlarını kaldırınca bir baş onayıyla yetindi. Yeşil saçlı elini kavradı bu sefer ve Jungkook onun kendisini dışarıdaki arabaya sürüklemesine izin verdi. Bir hafta demişti yalnızca, bu hafta bir karar varacaklardı. Sonucun ne olacağını, onunla öpüşme ve yatak olmadan anlaşıp anlaşamayacağı bir muallaktı ancak Jungkook kalbinde büyüyen kıvılcımın iç içe geçmiş parmaklarından Yoongi'ye iletildiğini biliyordu.


Bu hikaye yüksek doz ahlaksızlık içerecektir, şimdiden uyarayım ben...

Drunk on You ~ YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin