Yeni bir başlangıcın ilk günündeyim. Lisenin ilk gününde.
Hava ılık fakat heyecanımdan her yerimden terler akıyor. Bahçede bekliyor okulumu inceliyorum.
Okulum baya büyük. Acaba kaç öğrenci var? 4 katlı bir bina. Açık mavi. En sevdiğim renk.
Bahçesi de oldukça büyük. Basket sahasının yanında ufak bir voleybol sahası var. Futbol sahası ise bahçenin sol tarafında kalıyor.
Tahminimce okulun arka tarafında da banklar var. Çünkü çoğu arkadaş grubu arka tarafa gidiyor bir daha da dönmüyor.
Okuldan hiç kimseyi tanımıyorum. Sanki ben hariç herkes birbirini tanıyor gibi. Ortalıkta bir gürültü var. Herkes birbiriyle sohbet ediyor, kahkaha atıyor.
Neyse ki bir kadının el işaretiyle bütün okul sıralara girmeye başladı. Sanırım müdürümüz bu kadın.
Çok asil bir duruşu vardı. Kısa, dalgalı, kumral saçları, ela gözleri, giydiği beyaz gömlek, siyah pantolon ve üzerindeki blazer ceketle aşırı şık görünüyordu.
Hemen yanında 35 yaşlarında ufak tefek bir adam vardı. Sanırım bu da okulun hademesi. Çok komik görünüyordu. Başında külahıyla pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.
Bi ses işittim fakat tam anlaşılmıyordu. Sonra bahçedeki nöbetçi hocalar bizlere seslenerek "Hadi siz de sıralarınıza girin" dedi.
Okulumun ilk günü. Hangi sıraya geçeceğimi bilmiyordum ki.
Hocaların yönlendirmeleriyle sıramı buldum. Sınıf arkadaşlarım da bunlar olmalıydı.
Sınıfım yaklaşık 20 kişi kadardı. Kalabalık olmadığımıza sevindim. Aynı sınıfta 50 kişi ile ders çalışmak kadar zor olmayacaktı.
Öncelikle sınıflara girdik. Sınıfımızda yaklaşık 20 tane dolap vardı. Sanırım öğrenci dolapları. Dolap dediğime de bakmayın, hepsi içine yaklaşık 5 kitap sığabilecek büyüklükte. Ne varki sınıfta da oldukça yer kaplamıştı.
Cam kenarında en arka sıraya oturdum. Sanırım yeni arkadaşlarımla tanışmak için en kötü yeri seçmiştim. Fakat ne yapabilirdim ki, nefes darlığım yüzünden pencere kenarına oturmak zorundaydım.
Ders zili çaldı. Heyecanımız oluşan gürültüden belli oluyordu. Bazıları şimdiden kaynaşmışlardı bile.
İlk dersimize sınıf hocamız Ali Bey geldi. Hocamız oldukça yaşlı fakat çok cana yakın biri. Daha ilk günden bir abi bir baba hissiyatını vermişti bana. Tek tek isimlerimizi ve nereden geldiğimizi sordu.
Aklımda kalan isimler; Kartal, Hazal ve Naz. Kendimi tanıtmayı unuttum.
Ben Sedef. Açık kahverengi, hafif çekik gözlerim, uzun, dalgali kahverengi saçlarım ve 1.60 boyum ile ben Sedefim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi
Teen FictionBelimden tutuyordu. Ben ise bileğimle başını kavramıştım. Aşağıdan ona korkuyla bakarken bana çok garip bakıyordu. " İlk öpücüğümü burada alabilir miyim? " " Ne? " " Anlaşılan hazır değilsin " Tek hamlede beni tekrar yukarı kaldırdı. Dans ediyorduk...